E-ticarette kurallar değişti: Yeni yükümlülükler, ağır yaptırımlar!
Küresel salgın sonrasında en fazla öne çıkan sektör e-ticaret oldu. Daha önce uzaktan satış konuları ikinci plana atılırken salgınla beraber elektronik ortamda alışveriş yapmak tek seçenek olarak karşımıza çıktı. Buna bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler de eklenince sektör ciddi anlamda bir büyüklüğe ulaştı. Nitekim e-ticaretin genel ticarete oranı 2020 yılında %15,7; 2021 yılında ise %17,7 olarak gerçekleşti. Her geçen yıl da bunun artacağı bekleniyor.
Genel ticarette önemli büyüklüğe yükselen bu sektörde Aracı Hizmet Sağlayıcılar (AHS) bünyesinde satış yapan işletmelere bakıldığında bir aracı şirketin 2021 yılı verilerine göre pazarın %75,91’ine hakim olduğu görülüyor. Buna en yakın şirketin pazar payı ise %12,68. Buna rağmen sektörde satıcıların büyük bölümünü mikro ve küçük işletmeler oluşturuyor. Ticari anlamda finans, lojistik, bilgi-iletişim gibi alanlarda dikey/yatay entegrasyon da dikkate alındığında bu alanda yeni düzenlemelere ihtiyaç olduğu anlaşılıyor.
Bu bağlamda e-pazaryerleri ve e-ticaretin günümüzde geldiği nokta gerek dünyada gerek ülkemizde kamu otoritelerinin gündemini uzun süredir meşgul ediyordu. Rekabet Kurumu’nun yakın zamanda yayımladığı “E-pazaryerleri Platformları Sektör İncelemesi Nihai Raporu” sektördeki rekabetçi sorunları ortaya koyarken, konu hakkında Ticaret Bakanlığı nezdinde de yoğun bir çalışma yürütüldüğü biliniyordu. Yapılan çalışmalar neticesinde sunulan kanun teklifi 01.01.2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edildi ve 07.07.2022 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’da sektörü baştan aşağı değiştirecek önemli değişiklikler yapıldı.
Biz de bu konunun uzmanı ile konuşalım istedik. Haksız rekabet hukukunda şirketimizde (EY Türkiye) engin bir uzmanlık ve tecrübe birikimine sahip olan Kıdemli Müdür Cihan Bilaçlı ile kısa bir röportaj gerçekleştirdik.
Tanımlar kısmında önemli değişiklikler oldu diye görüyorum. Sizce en öne çıkan tanımlama hangisi?
Kanunda dikkat çeken ilk husus “net işlem hacmi” ve “ekonomik bütünlük” tanımları. Bu tanımlar metinde sıklıkla geçiyor ve bunlara önemli sonuçlar bağlanıyor. “Net işlem hacmi” kavramı günlük yaşantımızda e-pazaryeri olarak bildiğimiz aracı hizmet sağlayıcıların bu mecrada düzenlenen fatura veya fatura yerine geçen belgelerin toplamını ifade ediyor. Madde gerekçesinde de net işlem hacminin nihai fatura veya fatura yerine geçen belge değerlerinin tüm vergi, fon, harç ve benzeri dahil toplamını içerdiği belirtiliyor. Dolayısıyla aracı hizmet sağlayıcıların söz konusu Kanunun uygulamasında esas alınacak işlem hacimleri, kendi komisyon gelirlerinin çok ötesinde bir meblağı temsil edecek.
Aracı hizmet sağlayıcıları bakımından kendisine önemli sonuçlar bağlanan diğer yeni kavram ekonomik bütünlük ise bir kişinin, bir ticaret şirketinde doğrudan veya dolaylı olarak paylarının en az %25’ine sahip olmasını ya da onu kontrol etmesine yarayacak pay miktarına veya yönetim hakkına sahip olmasını ifade ediyor. Dolayısıyla, bu tanım Kanunda öngörülen yükümlülükler, yaptırımlar, net işlem hacmi hesaplanması için aynı gruba veya kişiye ait ticari şirketleri tek bir çatı altında kabul edilmesine yol açıyor. Gerekçede verilen örneğe göre, X kişisinin tamamen farklı konularda faaliyet gösteren farklı tüzel kişiliklere sahip A ve B şirketlerinin tek yönetim kurulu üyesi olması halinde söz konusu şirketler ekonomik bütünlük içinde kabul ediliyor.
Haksız ticari uygulamalar tanımı neyi içeriyor?
Sektörde e-pazaryerleri ve burada satış gerçekleştiren şirketler arasındaki sözleşme koşulları, ticari uygulamalar gibi uyuşmazlıklar zaman zaman gündeme geliyordu. Bu durumların giderilmesi için Kanunda elektronik ticarette haksız ticari uygulamada bulunulması yasaklanıyor. “Haksız ticari uygulama” e-pazaryerlerinin, satıcıların ticari faaliyetlerini önemli ölçüde bozan, makul karar verme yeteneğini azaltan veya belirli bir kararı almaya zorlayarak normal şartlarda taraf olmayacağı bir ticari ilişkinin tarafı olmasına sebep olan uygulamalar olarak tanımlanıyor. Kanun, bununla birlikte bazı ticari uygulamaların her halükârda haksız ticari uygulama sayılacağını söylüyor ve bunları şöyle sıralıyor:
a) Mal veya hizmet satışı karşılığında elektronik ticaret hizmet sağlayıcıya yapılması gereken ödemenin, en geç satış bedelinin elektronik ticaret aracı hizmet sağlayıcının tasarrufuna girdiği ve siparişin alıcıya ulaştığı tarihten itibaren beş iş günü içinde eksiksiz yapılmaması
b) Elektronik ticaret aracı hizmet sağlayıcı tarafından satış fiyatında tek taraflı değişiklik yapılması dahil olmak üzere, elektronik ticaret hizmet sağlayıcının kampanyalı mal veya hizmet satışına zorlanması
c) Elektronik ticaret hizmet sağlayıcıyla olan ticari ilişkinin koşullarının, yazılı şekilde veya elektronik ortamda yapılan aracılık sözleşmesiyle belirlenmemesi ya da bu sözleşmenin açık, anlaşılır ve elektronik ticaret hizmet sağlayıcı tarafından kolay erişilebilir olmasının sağlanmaması
d) Elektronik ticaret hizmet sağlayıcının aleyhine olacak şekilde aracılık sözleşmesi hükümlerinde geçmişe yönelik veya tek taraflı değişiklik yapılması ya da buna imkân sağlayan herhangi bir hükme aracılık sözleşmesinde yer verilmesi
e) Herhangi bir hizmet verilmediği veya verilen hizmetin türü ve hizmet bedelinin tutar ya da oranı aracılık sözleşmesinde belirtilmediği halde elektronik ticaret hizmet sağlayıcıdan bedel alınması
f) Aracılık sözleşmesinde herhangi bir nesnel ölçüte yer verilmediği halde ya da kamu kurumlarına veya adli mercilere başvuruda bulunulduğu gerekçesiyle elektronik ticaret hizmet sağlayıcının sıralama ya da tavsiye sisteminde geriye düşürülmesi, elektronik ticaret hizmet sağlayıcıya sunulan hizmetin kısıtlanması, askıya alınması veya sonlandırılması
Yükümlülükler konusunu açabilir miyiz?
E-ticaretin nasıl düzenleneceği dünyada Avrupa Komisyonunda ‘Digital Markets Act’, İngiltere’de ise “Digital Markets Unit” yasaları çerçevesinde uzun süredir tartışılıyordu. Türkiye’de de Rekabet Kurumu’nun hazırladığı rapor temel endişeleri paralel şekilde ortaya koyuyordu. Kanunda bu tartışmaların yansımaları açık şekilde görülüyor. E-ticaret alanında faaliyet gösteren şirketler için yüksek yaptırımlar öngören ve şirket büyüklüğüne göre kademeli şekilde artan önemli yükümlülükler getiriliyor. Ayrıca, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan ve aynı tarihten itibaren altı ay içinde bu Kanuna uygun hale getirilmeyen aracılık sözleşmelerinin ilgili hükümlerinin geçersiz olacağı da düzenleniyor.
Aracı hizmet sağlayıcılar ve bu sağlayıcılar için getirilen yükümlülükler kısaca şöyle özetlenebilir:
Sizce şirketler ne yapmalı?
6563 sayılı Kanun’da yapılan değişiklikler yalnızca aracı hizmet sağlayıcıları ve hizmet sağlayıcıları değil, bu şirketlerle aynı ekonomik bütünlük içinde bulunan finansal kuruluşlar, ödeme kuruluşları, e-para kuruluşları, lojistik firmaları, fason üreticiler gibi pek çok firmayı da etkiliyor. İlgili düzenlemelerin büyük bir kısmının yürürlük tarihinin 01.01.2023 olduğu dikkate alındığında, Kanun’a tabi firmaların gerekli uyum süreçlerini en kısa sürede başlatması yararlı olacaktır.