E-ticaret unicornları artık yok, acaba iklim teknolojisi unicornumuz olur mu?
Geçen akşam dünyanın birçok yerine yazılım işi yapan bir şirketin patronu arkadaşım anlatıyordu: “Mülakat yaptığımız bir yazılımcı dedi ki, benim etik değerlerim çok yüksektir, mesai saatleri içinde 2’den fazla işte kesinlikle çalışmam.” Birkaç hafta öncesine kadar yazılımcı kıtlığının dünyada ve Türkiye’de bizi getirdiği noktayı anlatan bir anekdot. Birkaç hafta diyorum, çünkü ABD ve Avrupa’da internet şirketleri bozulan pazar ve düşen finansman imkânlarına koşut olarak hızla işten çıkarmalara başladı. ABD’de internet şirketlerinde işten çıkarılan kişi sayısı 220 bini bulmuş. Bu dalganın yakında Türkiye’yi de etkileyeceğini, geçen sene decacorn olan e-ticaret şirketlerinin bu sene sonu zamlarını az tutarak yazılımcılara fiilen kapıyı göstereceğini tahmin ediyorum. Bu sefer yazılımcılar için “haydi Hollanda’ya gidelim” deme şansı da pek yok. Çünkü çoluk çocuk taşındıktan birkaç hafta sonra yine işten çıkarılabilirsiniz ve oturum vizeniz de iptal edilebilir.
Yazılımcılar aynı anda 2-3 işte çalışmayı hak olarak görmeye başladı Durumlar tatsız. Ancak her işte de bir hayır vardır. Şu anki birçok önemli internet şirketi, mesela Uber ve Airbnb, aslında 2008 finansal krizi sırasında kurulmuştu. Bol para döneminde kalifiye elemanları bulmak, bulsanız bile çalıştırmak zor oluyor. Cebinde parası olan şirketler bir gün işe yarar diye çok yazılımcı aldığı için iyi fikri olup yeterince parası olmayan şirketler iş yapamıyor. Yazılımcılar da birçok işte bulunmayan, esnek çalışma, hatta aynı anda 2-3 işte çalışabilme gibi imkânları avantaj değil de hak olarak görmeye başladıkları için işin tadı kaçıyor. Başlayan kriz, bu trendi tersine çevirdiği için, yeni girişimler için bulunmaz bir fırsat.
2021’de iklim teknolojilerine 100 milyar dolar yatırım yapıldı Peki 2023’te iş kurmak için hangi alanlarda bereket var? Ben iklim teknolojilerinin iyi bir fırsat olduğuna inanıyorum. Bu açıdan batarya teknolojilerinden hidrojen yakıta, elektrikli araçlardan karbon yakalamaya ve bunların yazılımlarına kadar geniş bir yelpazeden söz ediyoruz. 2021’de bu alana dünya çapında 100 milyar dolara yakın yatırım yapılmış.
İklim teknolojilerinin bu kadar yatırım almasının bir nedeni de Paris Anlaşması çerçevesinde iklim değişikliği finansmanına ayrılan resmi kaynakların bir bölümünün buraya yönelmesi. Nitekim ABD’de bu sene çıkan “Enflasyonla Mücadele Yasası”nın ana hedeflerinden biri 9 Eylül’de yazdığım gibi iklim teknolojilerini finanse etmek. Ancak ABD sadece kendi ülkesinden çıkan işlere yatırım yapıyor. 2020-21’de dünyada toplam girişim sermayesi yatırımlarının üçte ikisi Kuzey Amerika ve Avrupa’ya giderken, iklim teknolojilerinde bu oran %86 olmuş. Yani Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler bu pastadan yeterince pay alamıyor.
Türkiye iklim teknolojilerinin sunacağı fırsatları kullanmalı
Oysa karbon azaltımıyla ilgili Türkiye kadar fırsatın bol olduğu ülke azdır. Üretim sürecinde karbon salınımını yeterince azaltamazsak, yakında ihraç ürünlerimiz Avrupa kapılarında kalacak. TOGG gibi elektrikli araç konusunda lider bir milli projemiz var. Biraz önce anlattığım gibi yakında yeni iş arayan birçok teknoloji sektörü çalışanı da olabilir. Bunların bazı becerileri (görüntü işleme, Sanayi 4.0, yapay zekâ, hatta hızlı büyüyen şirket yönetimi) de doğrudan iklim teknolojisi işlerinde kullanılabilir olacak.
Geçen hafta Facebook’un baş teknoloji yöneticisi (CTO) bile işten ayrılıp iklim teknolojisine girdiğini açıkladı!
İklim teknolojisi fırsatını kullanmak için atmamız gereken iki adım var: Birinci adım, bu alana yatırım yapan fon sayısını hızla artırmak. Çünkü yabancı fonlar Türkiye’ye girerken hem konuyu hem de ülkeyi bilen yerli ortak yatırımcılar arıyor. Benim bildiğim bu konuda ciddi yatırım yapan tek fon Girişimcilik Vakfı ile Türkiye Bilişim Vakfı’nın kurduğu FounderOne. İkinci adım ise hem Türkiye’de hem başka ülkelerdeki iklim teknolojisi şirketlerinin ürünlerini deneyebileceği kontrollü ve basit çalışan oyun alanları (sandbox) oluşturmamız lazım. Mesela Karadeniz’e tarımsal atık depolayıp karbon azaltımı yapmak isteseniz acaba kaç devlet dairesinden izin almanız lazım? Tarım Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Sahil Güvenlik, Dışişleri… Belki aklıma gelmeyenler de vardır. Eğer iklim teknolojisi uygulamalarına öncü olursak, bu alanda bilgi birikiminin önünü açıp dünya çapında şirketler de çıkarabiliriz. Fırsat var, bakalım kullanabilecek miyiz?