Duygusallık ve gerçekçilik
Otellerin tesislerini ücretsiz olarak depremzedelere açması takdir ediliyor. Bu arada bunun geçici çözüm olduğu daha uzun süreli ve gerçekçi bir formülün ne olabileceği tartışılıyor.
Otelciler, depremde yıkılan ya da hasar gördüğü için oturulamayacak duruma gelen evlerdeki milyonla ifade edilecek kişinin evsiz kaldığı dikkate alındığında soruna ilk andaki kişisel yardım çabalarının ötesinde bakmak gerektiğini söylüyor. Sektörde şu değerlendirmeler yapılıyor:
Depremzedelere açılan otellerin bir bölümü zaten kış mevsimi olduğu için ya kapalı ya da düşük kapasite ile çalışıyor. Bu durumda kapılarını depremzedelere açmaları kolay.
Peki yüksek sezona girildiğinde ne olacak?
Depremzede otelden çıkarılacak mı, hayır.
Ama oteller de bir işletme. Dolayısıyla sorun yalnız kişisel yaklaşım ve duygusallıkla çözülmeyeceği gerçeğini görmek gerekir.
Bu durumda Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Maliye ve Hazine Bakanlığı otellerle görüşerek yalnız gönüllük temelinde ve kısa süreli değil, gerçekçi temelde bir çözüm geliştirilmeli. Örneğin her tesis kapasitesinin belli bir bölümünü, maliyeti kamu yönetimi tarafından karşılanmak üzere depremzedelere ayrılması bir çözüm olabilir.
Böylece kamu yönetimi sorumluluğunu yerine getirirken oteller de depremzedelere yardımlarını işletme kârlarından özveride bulunarak bu hizmeti vermiş olurlar.
Bu konuda İspanya’nın emekliler için uyguladığı İmserso sistemi örneği veriliyor. İspanya’da uygulanan İmserso sistemi ile kamu yönetimi sübvansiyonuyla deprem gibi bir felaketin olmadığı ortamda 2.5 milyon emeklinin tatil yapması sağlanıyor.
İspanya’da emeklilere tatil yaptırmak için uygulanan sistem Türkiye’de depremzedelerin konut sorunu çözülünceye kadar yaşamsal bir gereksinim olan barınmayı sağlayacak uygulama haline getirilebilir.
Bu arada mart ayında kıyı bölgeleri için mevsim başlarken kayak bölgelerinde sezonun kapandığı dikkate alınarak; Palandöken, Erciyes, Uludağ, Sarıkamış, Ilgaz, Kartepe ve diğer bölgelerdeki otellerin depremzedelere açılması sağlanmalı.