Düşük faiz, güçlü Türk lirası ikilisi sürdürülebilir mi?
Dünya borsaları ABD hisselerinde sürpriz yükselişin verdiği moralle haftaya başlıyor. Wall Street gazetesinde yayınlanan “Fed aralık ayında frene daha az basmayı tartışıyor” iddiası piyasalardaki iyimserliğin arkasındaki temel gerekçe. Beklentilerden güçlü şirket karları da olumlu havayı destekliyor.
Fed gerçekten faiz adımını aralık toplantısında küçültecek mi? Fed vadelilerine göre aralık ayında 75 baz puan faiz artış ihtimali son bir haftada yüzde 70’den yüzde 29’a geriledi. Ancak geçmişte her iki yönde de büyük oynaklık yaşandığı için uzak tarihli zımni fiyatlamaları iskonto ile değerlendiriyoruz.
Fed’in politika değişikliğine gidip gitmeyeceğine yönelik daha sağlıklı bir değerleme için 2 Kasım’daki FOMC toplantısında yapılacak açıklamayı, 4 Kasım’daki “tarım dışı istihdam” ve 10 Kasım’daki “enflasyon” verilerini görmemiz gerekiyor.
Ancak 1970 ve 1980’lerin tecrübesi iyimser olmamızı engelliyor. Geçmiş veri Fed’in büyük enflasyon şokları karşısında genelde kısa vadeli faizleri enflasyonun üstüne çıkardığını ve ekonominin durgunluğa girdiğini gösteriyor. Bu kez de farklı olmasını beklemiyoruz.
Türkiye olarak gündemimizde böyle konular yok. Dünya rekor enflasyonla mücadele için faiz adımını büyütürken biz ekonomi yavaşlamaya başlıyor diye faiz indirim adımını büyüterek cevap verdik. Kasım ayında da durum değişmeyecek. Benzer bir adım ile Merkez Bankası politika faizini yüzde 9’a indirecek.
Alınan önlemler sayesinde piyasalarda neredeyse hiç bir tepki yok. Türk lirası dolara karşı emin liman konumunda. Son bir ayda yüzde 1 kayıpla istikrarlı bir seyir izliyor. Uzun vadeli Türk lirası tahvil faizleri bankaların zorunlu alışları ile yüzde 10 civarına geriledi. Biraz daha zorlarsak döviz ve Türk lirası tahviller aynı getiriyi sağlayacak.
Mevcut politikanın sürdürülebilir olduğuna inanmıyoruz. Türk lirası yılın ilk dokuz ayında reel olarak gelişmiş ülke paralarına karşı yüzde 20, gelişmekte olan ülke paralarına karşı yüzde 9 değer kazandı. Ekim ayında daha da artacak bu oran orta vadede Türkiye’nin rekabet gücünü tehdit etmeye başlar.
Ankara’dan gelen sinyal yeni doğal gaz rezervi bulunduğu ve orta vadede bunun kuru aşağı çekeceği yönünde. Uzak gelecekteki belirsiz nakit girişi yakın gelecekteki nakit çıkışı karşında çözüm olabilir mi? Zor gözüküyor. Ama serde iyimserlik var. Mucizelere inanmak istiyoruz.