Durum, sorun ve çözüm önerisiyle konaklama

Fehmi KÖFTEOĞLU
Fehmi KÖFTEOĞLU BU AÇIDAN

Seyahat endüstrisinin iki ayağından biri havayolu ulaşımı, biri de konaklamadır. Ülkelerin turizmdeki konumu ise ana hatlarıyla üç grupta toplanabilir.

Almanya ve İngiltere gibi ülkelerde tur operatörlüğü turizm ağırlıklı olarak halkın yurt içinde ve yurt dışında tatil yapma, seyahate çıkma temeli üzerine yükseliyor. Bu gibi ülkelerde turizm tur operatörlüğü merkezlidir. İletişim teknolojisindeki gelişmeler üzerine klasik tur operatörlüğü bitiyor. O ayrı bir konu.

Dubai benzeri ada vb. konumdaki ülkelerde turizmde belirleyici olan havayolu ulaşımıdır.

Aralarında Türkiye’nin de olduğu turizmi yurt dışından ziyaretçi alma, konuk karşılayıp ağırlamaya (incoming) dayalı ülkelerde sektörün lokomotifi konaklamadır. Türkiye’de konaklama sektöründe yatırım, işletme ve yönetim büyük oranda yerli firma ve kişilerin elindedir. Türkiye’de konaklama alanındaki yatırımlar rakip ülkelere göre daha yeni, tesisler daha gençtir.

Bu özellikleriyle konaklama Türkiye’nin turizmde yaşanan krizlerden daha az zararla çıkmasında önemli rol oynadı.

Konaklama kesiminin bu avantajlarının yanında sorunları da var. Bu sorunlardan biri, belki de ilki Türkiye’nin konaklamada genç yatırım ve yeni tesislere sahip olma avantajının zayıfl ama sürecine girmesidir.

Uluslararası alanda genel kabul gören standartlara göre turistik tesislerin bölümler halinde 10 yılda bir yenilenmesi gerekiyor.

Türkiye’de yılda ortalama 150 yeni otel hizmete girerken, işletmede olan otellerden çok daha fazla sayıda otelin yenileme yatırımı yapması gerekiyor.

Ama pandemi öncesinden başlayıp hâla devam eden işletmelerin düşük kâr ve yer yer zararla çalışmaları nedeniyle yenileme yatırımları için bütçe ayrılamıyor, zamanı gelen yenileme yatırımları yapılamıyor.

Kayhan Taner Özen’in araştırmasına göre Türkiye genelinde bakanlık belgeli 287 tesiste yenileme yatırımı yapılması gerekiyor. Buna bir de belediye belgeli tesisleri eklemek gerekir.

Yenileme yatırımları Türkiye’nin rakiplerine karşı elindeki önemli rekabet üstünlüğü avantajını sürdürmesi için gereklidir. Yenileme yatırımları için gerekli finansmanı işletmeler kendi dinamikleriyle yapamıyor, yatırımcılar da bunu öz kaynaklarından karşılayamıyor. Gerekli kaynağı günümüz koşullarında 70 Cent’e muhtaç durumdaki kamu yönetiminin karşılaması da mümkün değil.

Bu durumda yapılması gereken yenileme yatırımları için kaynak nereden nasıl karşılanacak?

Bu konuda bir “turizm fonu” düşünülebilir. Mülkiyeti kamuya ait tahsisli araziler üzerine kurulu tesislerden değeri 16 milyar Euro olarak hesaplanan Türkiye Varlık Fonu (TVF)’ye devredilen 46 tesis var. Bunların Varlık Fonu’na devrinin ne kamu yönetimi ne de sektöre bir yararı olmadı.

Bu tesisler Varlık Fonu’ndan alınıp oluşturulacak turizm fonuna devredilebilir.

Turizm fonu bu varlıklar (asset) üzerinden uluslararası yatırım fonlarına hisse satışı karşılığında finansman sağlayabilir. Turizm fonu, sektörün lokomotifi konaklama kesiminin her gün biraz daha büyüyen taze kaynak gereksiniminin çözümünde kullanılabilecek araçlardan biri olabilir.

Öte yandan Avrupa’da en çok konaklama tesisine sahip ilk 10 ülke listesinde 16.766 tesis ile 6. sırada olan Türkiye’de uygulamada olan arazi tahsis ve yatırım teşvik sistemi sektör gerçeklerine uygun hale getirilmelidir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Over tourism, Quo vadis? 27 Ağustos 2024
Şu çılgın Türkler! 15 Temmuz 2024
Madalyonun öteki yüzü 01 Temmuz 2024