Dünyayı sarsan, Trump’ı bitiren 12 ay

Osman ULAGAY
Osman ULAGAY DÜNYA GÖZÜ

Ünlü Davos toplantılarını düzenleyen Dünya Ekonomik Forumu 2021 Küresel Risk Raporu’nu dün açıkladı. Yapılan açıklamaları dinlerken birden tam bir yıl öncesini, Dünya Ekonomik Forumu’nun 2020 yıllık toplantısının açılış gününü hatırladım ve o günden bu yana ne kadar müthiş bir 12 ay geçirdiğimizi düşündüm. Dünyayı sarsan, hemen her ülkede neredeyse herkesin yaşam tarzını etkileyen, 2 milyondan fazla insanın hayatına malolan COVID-19 pandemisinin damgasını taşıyan bir 12 ay geçirdik. Bu sarsıcı dönemin en önemli kazancı ise kendisini dev aynasında gören Donald Trump’ın Beyaz Saray’daki saltanatını sona erdirmesi oldu. Yeni ABD Başkanı Joe Biden bugün göreve başlıyor.

12 ay önce Davos’ta

Bir yıl yerine 12 aydan söz ediyorum çünkü anlatacağım olay tam 12 ay önce, 21 Ocak 2020 günü Davos’ta, Dünya Ekonomik Forumu’nun yıllık toplantısının açılış gününde yaşandı. Yıllık toplantının saat 11’deki resmi açılış oturumundan önce yapılan sabah ilk oturumda bizi bekleyen sürpriz, iklim değişikliği sorununu dünya gündemine yerleştiren 17 yaşındaki Greta Thunberg’i dinleme fırsatını bulmamız oldu.

Küçük bir salonda Greta’yı dinleyip bu gencecik insanın olgun tavrına ve yalın ifade gücüne hayran kaldıktan sonra, yıllık toplantının açılış oturumunun yapıldığı büyük salonda baş konuşmacı olarak, iklim değişikliği sorununu reddeden ABD Başkanı Donald Trump’ı dinlemek zorunda kalmamız ise Greta’nın olumlu etkisini bir anda yok etti. Başkan Trump, iktidara geldiktan sonra yaptıklarıyla övünen ve kendisinin ABD tarihinin gelmiş geçmiş en büyük başkanı olduğunu iddia eden, palavralarla dolu bir megalomani gösterisi sergiledi. Sanki 3 Kasım 2020’de yapılacak ABD başkanlık seçimi kampanyasını Davos’ta, küresel elitlerin karşısında başlattı Trump ve dinleyicilerin bir bölümünü de etkiledi bu ilkel şov.

Davos'un talihsiz seçimi

Dünya Ekonomik Forumu’nun Davos’ta yapılan yıllık toplantılarını 1999’dan beri izleyen bir gazete yazarı olarak bu toplantılara katılmış olmanın bana çok şey öğrettiğini, son çeyrek yüzyılda dünyada yaşanan büyük dönüşümü farklı boyutlarıyla kavramamı sağladığını inkar edemem.

Ancak özellikle 2008-2009 krizinden bu yana dünya dengeleri değişirken ve başta Çin olmak üzere ‘Yükselen Pazar’ ülkelerinin dünya ekonomisindeki rolü artarken ve Batı dünyasının belirteyici rolü azalırken Dünya Ekonomik Forumu da biraz bocalamaya başladı. Batı ülkelerinin temel direğini oluşturan orta sınıfların önemli bir bölümü özellikle 2008-2009 krizinden sonra eski rahatlarını ve güvencelerini kaybetmenin umutsuzlüğuna kapıldı. Sonunda da ABD’de Trump, İngiltere’de Boris Johnson gibi küreselleşmeye karşı cıkan ve geçmişe dönüşü savunan siyasetçiler iktidara geldi.

Küresel elitleri bir araya getirmekle övünen Dünya Ekonomik Forumu da iklim değişikliği tehdidini Davos gündeminin başına aldığı 2020 yılında, iklim değişikliğini reddeden Donald Trump’ı açılış oturumunun başkonuşmacısı yapmakta sakınca görmedi. Bu tercihin nedenleri aşikar ama son yıllarda Trump’ın temsil ettiği değerlere tamamen karşı olduğunu vurgulayan, daha adil bir dünya düzenini ve “paydaşlar kapitalizmi”ni savunan Dünya Ekonomik Forumu’nun Trump tercihinin ne kadar yanlış olduğunu anlamak için Donald Trump’ın son 12 ayda yaptıkları yeter zaten.

Şimdi Biden zamanı

Şimdi umutlar bugün göreve başlayacak olan yeni ABD Başkanı Biden’da. ABD’de kendine özgü bir krallık rejimi kurmak isteyen Trump’ın, demokrasinin direncini kanıtlayan bir sürecin sonunda seçimi kaybetmesi dünya için de bir dönüm noktası olabilir. Son 12 ayda pandeminin dünyada yarattığı büyük sarsıntı, aslında birçok bakımdan südürülebilir olmadığı belli olan COVID-19 öncesindeki düzeni değiştirecek adımların atılması için büyük bir fırsat yaratmış görünüyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar