Dünyayı Musk ve Trump mı kurtaracak?
Dünyayı yönetme iddiasındaki kişilerin çok boyutlu bir çıkmazda bocaladıkları görülüyor. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres Mısır’da sürmekte olan COP 27 İklim Zirvesi’nin açılışında yaptığı konuşmada, “İklim cehennemine giden yoldayız ve ayağımız hala gaz pedalında, ya BM üyesi bütün ülkelerin gereken adımların atılması için işbirliği yapmasını sağlayacağız ya da hep birlikte yok olacağız”, diyerek şu anda gelinen noktayı özetledi.
Rusya’nın Ukrayna’ya savaş açması sonrasındaki ilk G-20 liderleri zirvesine evsahipliği yapacak olan Endonezya’nın Devlet Başkanı Joko Vidodo, Rusya Devlet Başkanı Putin’in zirveye katılmayacağını bildirdi. zirveye katılması beklenen Çin lideri Şi Jinping ile ABD Başkanı Joe Biden arasındaki görüşmenin ise son anda kesinleşeceğini açıkladı. Bu ortamda G-20 Zirvesi’nden dünyadaki gerilimi azaltacak bir sonuç beklemek çok zor.
Küreselleşmenin yerini ülkeler arasında çok boyutlu bir hesaplaşmya bıraktığı ortamda, yükselen enflasyon dalgasının küresel boyutta bir stagflaslona yol açması olasılığının arttığını vurgulayan ünlü ekonomist Nouriel Roubini, dünyanın “bütün zamanların en büyük krizine” gireceğini iddia eden bir kitap yayınladı.
Dünyayı kim kurtaracak?
Şimdi gelinen noktada bir çıkmaz sokağa girmiş görünen dünyada birbirini tetikleyen olumsuz gelişmeler bir kurtarıcı arayışını gündeme getirdi kaçınılmaz olarak. Böyle dönemlerde kendilerini bu rolü oynayacak kişi olarak gören ve dünyayı kurtarmaya heves edenler çıkar her zaman. Bunlardan ikisinin adı çok duyuluyor son günlerde. Her ikisi de ABD’de yaşıyor ve son marifetlerini sergiliyor.
Hemen belirteyim ki kendilerini dev aynasında gören ve hoşlanmadıkları herkesi aşağılamaktan büyük zevk alan bu iki şahsiyetin öne çıkması ve ilgi görmesi ve geniş bir kitlenin rol modeli haline gelmesi beni ve benim gibi düşünen insanları fevkalade rahatsız ediyor. Onlardan söz ederken tarafsız olmadığımı baştan söyleyeyim.
Şöhret manyağı Elon Musk
Son hamlesiyle dünyanın gündemini bir kez daha meşgul eden kişi, en etkili sosyal medya ağlarından biri olan Twitter’ı ele geçiren Elon Musk. Bir süredir “dünyanın en zengin adamı” olarak anılan ve kendinden söz ettirmek için her şeyi yapabilecek karakterde olan Musk, şirketi ele geçirince ilk iş olarak Twitter’ın 7,500 çalışanını kovduğunu açıkladı. Bunların çoğunun kovulduğunu medyadan öğrendiği anlaşılıyor. Twitter’ın yeterince kar etmediğini vurgulayan Musk’ın ciroyu ve karı artırmak için hangi yöntemlere başvuracağını da yakında göreceğiz her halde.
Kendisiyle boy ölçüşemeyecek konumdaki insanları aşağılamaktan büyük zevk alan Musk böylece bir kez daha kendinden söz ettirdi. Bana öyle geliyor ki bir hafta boyunca hiç kimse Musk’dan söz etmez ve onu manşetlere çıkartmazsa mutlaka yeni bir çılgınlık yapıp kendinden söz ettirmeyi başarır Musk, başaramazsa da aklını kaçırabilir.
Twitter’ı siyasete alet eder mi?
Günümüze damgasını vuran otoriter-popülist yönetimlerin “elit” diye damgalayarak aşağıladığı, entelektüel birikime sahip kesimin yaygın kullandığı Twitter’ın Musk’ın elinde ne hale geleceğini, hangi amaçlar için kullanılacağını göreceğiz. Bu amaçlar içinde siyasetin gidişatını etkileme hedefinin öne çıkması kimseyi şaşırtmayacak. Eski ABD Başkanı Trump’ın 2020 Başkanlık seçimi öncesinde kuruluşu kendi amaçlarına alet etmek istediği için Twitter hesabının dondurulması, Musk’ın gözünü Twitter’a dikmesine yol açan nedenlerden biri olabilir. Twitter’in ABD’de başkanlık yarışının yeniden gündeme geldiği bir dönemde Musk tarafından ele geçirildiği de bir gerçek.
Trump ara seçimde zafer kazanırsa
ABD’de dün yapılan ara seçimlerde Donald Trump’ın damgasını taşıyan Cumhuriyetçi Parti’nin iktidardaki Demokrat Parti’yi ağır bir yenilgiye uğratarak hem Temsilciler Meclisi hem de Senato’da çoğunluğu ele geçirmesi bekleniyordu. Başkan Biden’ın partisi olan Demokrat Parti’nin bir sürpriz yaparak seçimi daha az zararla atlatabileceğini ileri sürenler de vardı ama ibre Trump’dan yana görünüyordu. 2020’de Trump’ı yenilgiye uğratarak başkanlığı kazanan Joe Biden’ı başarılı bulanların oranının çok düşük olması da bu izlenimi güçlendiriyordu.
Bu beklenti gerçekleşir ve Cumhuriyetçi Parti Kongre’nin her iki kanadında da çoğunluğu ele geçirirse Biden yönetimi için çok sıkıntılı bir dönem başlamış olacak ve ABD’de demokrasinin geleceği de yeniden tartışılmaya başlanacak.
Biden yönetimi felç olabilir
Trump’ın partisinin ara seçimde beklediği zaferi kazanması halinde Biden yönetiminin ABD’deki gelir dağılımı eşitsizliğini azaltmak, tekel konumundaki şirketlerin aşırı karlarının vergilendirilmesini sağlamak, eğitim sistemindeki adaletsizliği azaltacak ve öğrenci borçları sorununa çözüm getirecek eğitim reformu programını uygulaması olanaksız hale gelecek.
Kongre’nin her iki kanadının Cumhuriyetçi Parti’nin eline geçmesi halinde Biden yönetiminin reformist ekonomi programını uygulaması da çok zorlaşacak. Muhalefet bütçe tavanını aşağı çekerek hükümeti iflas noktasına getirebilecek. Bu ortamda geniş bir toplum kesimi sıkıntıya düşecek ve yönetime karşı tepkiler artacak. İktidar ile muhalefet arasındaki sürtüşmenin sonunda ekonominin tökezlemesine yol açması da hesaba katılması gereken bir olasılık.
Umarım dünya Elon Musk ve Donald Trump gibilerin damga vurduğu bir dünya olmaktan çıkar, bunun sevincini yaşamak da bize düşer.