Dünyada faizler zirveye yaklaştı mı?
Dünyanın önde gelen ekonomilerin neredeyse hepsinin ideali enflasyonu yüzde 2 seviyesine çekebilmek. Sadece önde gelen değil, arkadan gelenler de enflasyonu yüzde 2 civarında istikrara kavuşturmak olmayı isterlerdi ama onların durumu biraz daha farklı. An itibariyle gelişmiş ekonomilerde enflasyonun mevcut düzeyleri yüzde 2’lik hedefin oldukça uzağında bulunuyor. Halen enflasyon ABD’de yüzde 8,5, Avrupa’da yüzde 10,7, İngiltere’de yüzde 10,1 ve Japonya’da ise yüzde 3 dolayında seyrediyor. Hal böyle olunca enflasyon kaygısıyla gelişmiş merkez bankaları bir süredir faiz artırıyorlar. Tüm ekonomileri etkileyen faiz artırım sürecinin daha ne kadar süreceği kritik önem taşıyor.
Faiz artırımı etkisini teknik olarak farklı kanallardan belirli bir gecikmeyle gösteren bir süreçtir. Şu ana kadar yapılan artırımların etkisi de henüz tam olarak görülebilmiş değil. Dolayısıyla şu ana kadar yapılan yüklü faiz artırımlarının etkisinin belirli bir gecikmeyle enflasyon üzerinde görülmeye başlanmasının ardından merkez bankalarının faiz artırımında hız kesmeye başlamaları beklenebilir. Özellikle yaklaşan resesyon riski karşısında gelişmiş merkez bankalarının katı tutumlarını biraz daha yumuşatmaları sürpriz olmayacaktır.
Bu nedenle dünyada bir süredir devam eden güçlü faiz artırım dalgasının sonuna gelinmese bile bazı ekonomilerde zirveye yaklaşılmış gibi görünüyor.
Fed yeni aşamaya geldi
Amerikan Merkez Bankası Fed en son geçen hafta 75 baz puanlık bir faiz artırımı ile fonlama oranını yüzde 3,75 - 4 aralığına yükseltti. Bu Fed’in arka arkaya yaptığı dördüncü 75 baz puanlık artıştı. Şu ana kadar enflasyon ve talep üzerinde net ve sert bir etki henüz gözlenmedi. ABD’de hem enflasyon yükselmeye devam ediyor, hem de Amerikan halkı harcamaya devam ediyor. Ancak yukarıda da dediğim gibi faiz artırımlarının talep ve enflasyon üzerindeki etkisi belirli bir gecikmeyle görülür. Dolayısıyla gelinen noktada Fed bekleyip, etkiyi görmeyi tercih edebilir ya da hala enflasyonun kontrol altına alındığına inanmıyorsa 75 puan yerine daha düşük oranlı bir kaç artış daha yapabilir. Nitekim Fed Başkanı Powell da faiz artırım sürecinin son bulacağı noktanın şu anda gelinen seviyeden daha yüksek olabileceğini söyledi. Yani Fed faiz artırımında henüz sona gelmedik. ABD eski bakanı Larry Summers gibi “Fed faizi yüzde 6’nın üzerine çıkarsa şaşırmam” diyenler bile var. Piyasalardaki hakim beklenti ise Aralık toplantısında yarım puanlık bir artış olabileceği ve 2023 sonuna kadar Fed fonlama faizinin yüzde 5’i göreceği şeklinde. Fed yetkililerinin kendi tahminleri ise yüzde 4,6 gibi bir orana işaret ediyor. Dolayısıyla faiz artırımları son bulmasa da her koşulda Fed’in son dört hamlesindeki kadar sert artışları artık görmeyeceğiz demektir.
AMB resesyona rağmen artırıma devam edecek
Avrupa Merkez Bankası (ECB) son dört ayda politika faizini yüzde -0,5’ten 1,5’e kadar yükseltti. ECB’nin yaptığı iletişimde hem resesyon hem de enflasyon vurgusu yer alıyor ama ana düşman olarak yüzde 11’e yaklaşan enflasyon öne çıkıyor. Bu demektir ki; banka yaklaşan resesyona rağmen enflasyon hedefine ulaşabilmek için faiz artırım sürecine devam edecektir. Nitekim bankadan gelen sinyaller de bu yönde. ECB’yi böyle davranmaya yönelten en büyük neden ise yaşanacak resesyonun çok şiddetli ve çok uzun süreli olmayacağı beklentisi. Oysa birçok ekonomist Euro bölgesindeki 19 ekonominin en azından önemli bir bölümünün resesyona doğru sürüklendiğini ve bunun ECB’yi faiz artırımına son vermeye yönelteceğini düşünüyor. Ancak ECB’den gelen sinyal resesyon riskine rağmen parasal sıkılaşmanın devam edeceği yönünde. ECB’nin Aralık ayında da yarım puanlık bir artış yapacağı beklentisi var. Artışlar düşük oranlı devam etse de Avrupa’da faizlerin ulaşacağı seviyenin ABD’deki kadar yüksek boyuta ulaşması zor görünüyor.
İngiltere MB güvercin moduna geçiyor
İngiltere’de Merkez Bankası en son toplantısında Fed gibi 75 baz puanlık bir faiz artışı ile politika faizini yüzde 3’e yükseltmişti. Merkez Bankası’nın aynı hızla faiz artırımına devam etmesi zaten kırılgan olan İngiltere ekonomisini derin bir resesyona sokabilir. İngiltere Merkez Bankası bu riski göze alamayarak faiz artırımında frene basma yoluna gidecek gibi görünüyor. Nitekim banka son zamanlarda faiz artırım sürecinin şiddetinin piyasaların beklediğinden daha zayıf olabileceğinin sinyalini veriyor.
Japonya’da bile enflasyon var
Japonya’da ise merkez bankası ayrı bir duygu ve düşünce hali içinde. Merkez bankasının şimdiki başkanı dokuz yıl önce bu göreve enflasyona değil deflasyona son verme taahhüdü ile gelmişti. Şansı yaver gitti, küresel emtia fiyatları attı, jeopolitik gerilimler oldu ve deflasyondan enflasyona geçildi. Ancak bu defa da enflasyon yüzde 3 ile yüzde 2’lik hedefin üzerine çıktı. Hatta biraz daha da yükselecek gibi görünüyor. Japonya Merkez Bankası’nı asıl kaygılandıran enflasyondaki artıştan çok ücret düzeylerinin artıyor olması. Çünkü böylesi bir maliyet artışı enflasyonu artırabileceği gibi ihracata dayalı Japon ekonomisinin dış rekabet gücünü olumsuz etkileyebilir. Bu endişe ile Japon Merkez Bankası yıllardır uyguladığı “gevşek” para politikasını sıkmaya başlayabilir. Şu anda Japonya Merkez Bankası tam anlamıyla “bekle-gör” modunda. Analistlerin dediği gibi zaman kazanmaya ve diğer merkez bankalarının ne yapacağını görmeye çalışıyor.