Dünyada 2020’ye ilişkin beklentiler düzeliyor
2020’de dünyada genel olarak işlerin 2019’dan daha iyi geçeceği yönünde bir iyimserlik hakim. Tabii, ben reel ekonomiden ve büyüme oranlarından söz ediyorum. Yoksa, 2019’da menkul değer piyasaları rekor getiriler elde ettiler. MSCI’ın global hisse senetleri endeksi yüzde 27 prim yaparken, S&P 500 de yüzde 28 artış gösterdi. (Mamafih, bu sene bu kadar iyi getiriler olmasının istatistiki bir sebebi de 2018’in son 2 ayında borsalarda güçlü bir satış dalgasının görülmüş olmasıydı.) Öte yandan, gelişmekte olan ülkeler bu ralliye pek de katılamadılar. Bu sene MSCI Gelişen Piyasalar endeksi yüzde 15 prim yapabildi. (BİST’in primi ise yüzde 10.5 civarında – dolar bazında).
2020’nin geçen seneden en önemli farkını Fed’in para piyasası kurulu (FMOC) üyelerinin politika faizi öngörülerinin bir sene önce ve bugünkü durumuna bakarak görebiliriz. 2018’in son toplantısında Fed üyeleri 2020 için ortalamada yüzde 3 bir faiz öngörürken, geçen haftaki 2019’un son toplantısında 2020 için tahminleri yüzde 1.75 seviyesindeydi. Sene içerisinde Fed’in radikal bir şekilde rota değiştirmiş olması ve senenin 2. yarısında arka arkaya 3 kez faiz indirmesi piyasalara güçlü bir ivme vermiş durumda. Bunun yanı sıra, tabii bir de Fed’in bilanço küçültmekten çark etmesi ve bilançosunu yeniden 4 trilyon doların üzerine taşıması durumu söz konusu. Her ne kadar bu repo piyasalarındaki likidite sorunu nedeniyle alınmış bir tedbir olsa da Fed’in bilançosunun yeniden genişlemesi gerçeğini değiştirmiyor.
Gene sene başında Çin-ABD ticaret savaşları belirsizliğini korumaktaydı. Trump neredeyse her gün gümrük vergilerinin alanını ve oranını artıran kararlar alıyordu. Bugünlerde bu konunun imzalanmakta olan 1. faz anlaşma ile az biraz soğumakta olduğunu söyleyebiliriz. Buna paralel olarak dünya ticaretinde bir miktar toparlanma olacağı beklentisi ile emtia piyasalarında da bir hareketlilik görüyoruz. (Emtia endekslerinde en büyük ağırlığa sahip olan petrolün fiyatının son dönemde daha çok OPEC kısıntıları nedeniyle artmakta olduğunu da akılda tutmak lazım.) Emtia fiyatlarındaki artış genel olarak emtia ihracatçısı olan gelişmekte olan ülkeler için iyi haber. Bu her ne kadar bizim için iyi haber değilse de, ihracat yaptığımız piyasaların toparlanması bize ticaret kanalından fayda sağlayacaktır.
Daha muallak olan (ve bizi de özellikle ilgilendiren) ise Avrupa ekonomisinin durumu. 2018 ortasından beri zayıflayan büyüme son 3 aydır durulmuş gözüküyor, ama aralık ayı itibariyle de bulunduğu yer 50.6 öncü bileşik üretim (Flash Composite Output) PMI değeri ile resesyonun bir gıdım üstü! Hizmetler sektörü 52.4 ile ayakta kalmaya devam ederken imalat sanayinin PMI değeri 45.9 ile son 86 ayın en düşük seviyesinde. Gelen verilerdeki tek iyimser nokta siparişlerde hafif bir artış olması. Öte yandan, ticaret savaşlarındaki yumuşama Avrupa ekonomisinde de önümüzdeki süreçte bir miktar toparlanma sağlayacaktır. Tabii, bu toparlanmanın boyutu yeni AMB Başkanı Lagarde’ın vurguladığı gibi üye devletlerin maliye politikalarına ne kadar ağırlık vereceğine de bağlı olacaktır.
Son olarak da şunu vurgulamak gerekiyor: Evet önümüzdeki seneye ilişkin beklentiler biraz düzelmekte ancak bu dünya ekonomisinin temel problemlerinin çözüldüğü anlamına hiç gelmiyor. Gelişmiş ülkelerin “iyi” diye nitelendirdiğimiz büyüme oranları tahminleri ABD için 2.1, AB için 1.1 ve Japonya için 0.4 civarında. Gelir eşitsizliği, yüksek borçluluk, çok düşük verimlilik artışları ve küresel ısınmanın artık giderek görünür bir hal almaya başlayan maliyetleri dünya ekonomisinin üzerinde kara bulutlar olarak kalmaya devam edecek.