Dünya ‘Topyekün Savaş’a mı gidiyor?
Cumhuriyet Gazetesi’nde ekonomi sayfası editörü ve köşe yazarı olarak göreve, dünya ekonomisinin yeni bir yola girdiği 1982 yılında başladım. 1980’li yıllar dünyada ve Türkiye’de tarihe damga vuracak kapsamlı bir ekonomik dönüşümün ve değişimin yaşanmakta olduğu yıllardı. O dönemde dünya ekonomisinde yaşanmakta olan büyük dönüşümün ekonomi tarihinde yeni bir dönemin başlangıcı olduğu iddia ediliyordu. Bu döneme damgasını vuracak olan sözcük “küreselleşme” idi.
O dönemde kapitalizmin küreselleşmesinin dünya tarihinde yeni bir sayfa açarak savaşların değil ekonominin belirleyici olacağı bir dönemi başlatacağını iddia eden kişi ise Francis Fukuyama adındaki Japon siyaset bilimci oldu. Onun yazdığı senaryonun gerçekten de etkili olduğu ve dünyanın savaştan çok ekonomiyi, ticareti, teknolojiyi ve ekonomik kalkınmayı konuştuğu bir döneme girildi. Küreselleşmenin dünya ekonomisinin gelişimini hızlandırdığı ve birçok ülkenin ekonomisini geliştirmesine yol açtığı görüldü. Dijital devrim ve onu izleyen teknolojideki gelişmeler de bu sürece katkıda bulundu.
Topyekün Savaş dönemi hortluyor mu?
Şimdi yıllar sonra 2024 yılı biterken dünyayı meşgul eden ve insanlığın geleceğinin yeni tehditlerle karşı karşıya bulunduğunu gösteren gelişmeler birbirini izliyor. 2024 yılının sonu yaklaşırken dünyanın yeni umutlarla değil yeni kaygılarla baş başa kaldığı dikkat çekiyor.
ABD’nin önde gelen siyasi dergilerinden biri olan Foreign Affairs’in son sayısında Mara Arlin’in imzasını taşıyan önemli yazının başlığı şöyle: “Topyekün Savaş’ın Geri Dönüşü.” ABD’nin 11 Eylül 2001’de uğradığı korkunç saldırının herhangi bir devlet tarafından yapılan bir saldırı olmadığını hatırlatan Mara Arlin son yıllarda birbirini izleyen önemli savaş girişimlerinin ise önemli devletler tarafından başlatıldığına dikkat çekiyor. Rusya’nın Ukrayna’ya savaş ilan etmesinin ve Çin’in, İran’ın ve Kuzey Kore’nin bu savaşa destek vermesinin hiç de hayra işaret sayılamayacağına dikkat çekiyor.
Kapitalizm demokrasi için tehdit mi?
Foreign Affairs’de yer alan “Kapitalizm Demokrasi için bir tehdit haline mi geldi?” başlığını taşıyan başka bir yazıda da teknolojideki atılımları bir araç olarak kullanan büyük kapitalist şirketlerin, orantısız bir sermaye birikimi sağlayarak rekabeti öldürdüğüne de dikkat çekiliyor. Bu yöndeki adımların piyasa sistemine zarar vererek toplumda tepki yarattığı vurgulanıyor. Aynı yazıda ABD’nin büyük şirketlerinin bunca yıl sonra ikinci bir yaldızlı dönem yaşadığına ve yaşattığına dikkat çekiliyor. Tüm bu gelişmelerin Trump’ın seçilmesine ve demokrasinin yozlaşmasına yol açtığı da vurgulanıyor.
Yapay Zeka çağında Savaş ve Barış
Henry Kissinger ve Eric Schmidt gibi ünlü isimlerin imzasını taşıyan “Yapay Zeka çağında Savaş ve Barış” başlıklı yazıda da, yapay zekanın savaş alanlarında yaygın biçimde kullanılmasının, insanlığın en yararlı ve zararlı tezahürlerini ortaya dökebileceği belirtiliyor.
Bütün bu yazdıklarımız dünyanın 2025 yılına hiç de rahatlatıcı ve barışın destekleneceği bir ortamda girmeyeceğini gösteriyor.