Dünya öldü, yaşasın dünya*
"Kral öldü, yaşasın kral!" sözü, ilk defa 1422'de Kral VI. Charles'ın ölümünden sonra oğlu VII. Charles'ın Fransa Kralı ilan edildiğini duyurmak için kullanılmış.
Dünyanın içinden geçtiği sarsıcı dönemler, tarihte sıklıkla gök hareketleriyle sembolize edilmiş. Geçmiş uygarlıklarda gezegenlerin döngülerini, liderlik değişimlerini, imparatorlukların yükseliş ve çöküşünü, ekonomik ve toplumsal dönüşümleri anlamak için kullanmış.
Siz de astrolojik döngüler üzerinden gelecek öngörüsü yapmaya var mısınız?
Tam 10 yıl olmuş, Astrolog Hakan Kırkoğlu’yla her yıl Aralık ayında gelecek yılı konuşmuşuz. Kırkoğlu, ekonomi-tarih-astroloji eğitimi almış küresel meslek örgütlenmelerinde liderlik üstlenmiş, astroloji dünyasında önemli ismi olan uluslararası saygınlığı olan bir Türk. Uzun uğraşlarla çıkardığı yıllık astroloji haritalarıyla enteresan bir perspektif çiziyor. Malum yeryüzünde sevince hasretiz, sorunlar içinde boğuluyoruz, dozu artan vahşet karşısında sinmiş bekliyoruz ki, barış gelsin. Kırkoğlu’nun deyimiyle “göklerin bilgeliği” dünyevi yaşantımıza ışık olur mu bilmem ama kişisel olarak aklıselim bir hayat diliyorum.
Bu röportaj, küresel siyaset, ekonomi, teknoloji, toplumsal dinamikler ve bireysel yaşam alanlarına uzanan geniş bir yelpazede 2025 ve ötesine dair öngörüleri aktarıyor. Hatırlatmadan geçemeyeceğim, 10 yıldır konuşmalarımız Birleşmiş Milletler ajandasından daha zengin. Liderler bizim ciddiyetimizde sorunları ele almış olsalardı, dünya güllük gülistanlık olurdu. Aşağıda, bu sohbetin ana hatlarını bulabilirsiniz, geniş versiyonuna medya platformumdan ulaşabilirsiniz.
“Ground Zero” ne demek?
2025’i tek bir sloganla özetleyecek olsak ne derdiniz diye sorduğumda aldığım yanıtı paylaşıyorum; “Ground Zero! Çünkü 2025: Yeni Dünyanın Temel Atma Yılı:” Eski düzenin sona erişini ve yerine yenisinin inşa edilmeye başladığı bir noktayı anlatıyor. Ground Zero, her şeyin sıfırlandığı, zemin katın yeniden inşa edildiği bir dönüm noktası anlamına geliyor. Bu tarih, geçmişle geleceği birbirine bağlayan, özellikle Jüpiter, Satürn, Neptün, Uranüs ve Plüton gibi ağır hareket eden gezegenlerin eşzamanlı burç değiştirmeleriyle olağandışı bir döneme işaret ediyor. 2025, yeni liderliklerin, yeni teknoloji dalgalarının, yeni ekonomik modellerin kendini göstermeye başladığı yıl.
2020-2030 tarihin hızlanan nabzı
On yıllık perspektifi şöyle değerlendiriyor Kırkoğlu; “2020 yılı, Jüpiter ve Satürn’ün Kova burcundaki birleşmesiyle sadece bir pandemi başlangıcı değil, aynı zamanda devrimsel bir döngünün tohumlarını attı. Bu döngü, tarihte kimi zaman yeni kralların ve güç odaklarının, kimi zaman yeni sosyo-ekonomik eğilimlerin sahne aldığı 20 yıllık periyotlardan biri.”
Kırkoğlu’na göre, tarihin “hızlanma” dönemlerine özgü bu devinim, 2025’in Haziran ayı gibi kritik bir eşikte ivme kazanacak. Bu tarihe yaklaşırken dünya, siyasal güç dengelerini yeniden tartışacak, ekonomik modelleri dönüştürecek ve toplumsal değerlerini sorgulayacak. Böylelikle 2030-31 gibi ileri tarihlerde meyvelerini toplayacağımız geniş çaplı bir “teknoloji ve vizyon rönesansı”nın tohumları bugünden atılıyor.
Rusya, Avrupa ve yeni liderlik arayışları
Yine doğrudan Kırkoğlu’ndan alıntılıyorum; “…Neptün ve Satürn’ün Koç burcuna geçişi, tarihsel olarak Rusya merkezli önemli dönüşümlere işaret ediyor. 1700’lerin başından 20. yüzyıla, Bolşevik devriminden Sovyetler’in çöküşüne dek Rusya’yı doğrudan etkileyen bu astrolojik döngüler, 2025-26 yıllarında yeniden devrede olacak. Bu durum, Rusya’nın jeopolitik konumunun yeniden tartışılacağı, muhtemel liderlik değişimlerinin yaşanacağı bir döneme işaret ediyor…
Avrupa’nın kaygılı bekleyişi, ekonomik durgunluk ve artan aşırı sağ hareketler de bu geçişin parçaları. Batı dünyası, küresel güç dengesinde kendi konumunu yeniden tanımlamaya çalışırken, Orta Doğu’dan Asya-Pasifik eksenine uzanan pek çok coğrafyada belirsizlik, uluslararası ilişkilerin ana rengi olacak. Liderlik kavramı da dönüşecek, eski liderlerin yerini yeni vizyoner isimlere bırakması muhtemel…”
Türkiye’nin profili: Bölgesel inisiyatif, jeopolitik sorumluluklar
“…Türkiye açısından bakıldığında, Plüton’un Oğlak burcundan çıkışının yarattığı sınır baskısı nispeten azalırken, Koç burcuna geçecek Satürn ve Neptün, ülkenin uluslararası profilini yeniden şekillendirecek. 2025-26 döneminde Türkiye, coğrafi konumu gereği, askeri ve diplomatik açılardan daha fazla sorumluluk üstlenebilir. Suriye sınırından Rusya ile ilişkilerine, Avrupa ile diplomasisinden yeni güç boşluklarına kadar pek çok konu, Türkiye’yi bir karar verme sürecine itebilir. Bu süreçte askeri konular, güvenlik temaları ve bölgesel inisiyatifler öne çıkarken, Temmuz-Ağustos 2025 gibi tarihler kritik gelişmelere sahne olabilir…”
Bireysel yaşamlar: Hayaller ve gerçekler
“…Neptün’ün Koç burcuna geçmesi bir yandan hayalleri sınırlandırırken diğer yandan onları daha somut bir vizyonla harmanlama fırsatı yaratıyor. Bu dönem, bireyler için “kendine dürüst olmak” vurgusunu güçlendiriyor. Gerçekçi hedefler belirlemek, kişisel yeteneklerin farkına varmak ve eğitim, öğrenme veya kariyer alanında uzun vadeli adımlar atmak önemli hale geliyor. Her ne kadar belirsizlikler artsa da 2025 Haziran ayından itibaren istikrara doğru atılacak adımlar, bireysel düzeyde de yeni fırsatlar sunabilir…
Finansman -Kariyer
“…Yatırım, finans ve kariyer açısından ilk yarısı dalgalı geçebilecek 2025 yılı, Haziran sonrası daha uzun vadeli planlamalara izin veriyor. Teknoloji odaklı sektörler, yapay zeka, inovasyon ve dijitalleşme gibi alanlar öne çıkarken, bireylerin kendilerini bu alanlarda geliştirerek geleceğin ekonomik düzeninde yer bulmaları mümkün…”
Eski dünya kapandı, yeni bir dönem başlıyor
“…Tüm bu döngü ve geçişler, eski dünyadan kopuşun, yeni bir düzen arayışının habercisi. 2025 ve devamında hızlanan değişim, 2030’lara doğru daha net biçimde ortaya çıkacak. Bu süreçte krizleri fırsata çevirmek, belirsizlikleri cesur adımlarla karşılamak ve kısmet ile niyeti birleştirerek yeni bir yol haritası belirlemek gerekli. Tarihsel döngüler, gezegensel transitler ve siyasi-ekonomik göstergeler, insanoğlunu yeniden şekillenmeye zorluyor…”
2025’i önceki yıllardan ayıran ne?
2020, pandemiyle somutlaşan küresel bir reset dönemiydi; bu reset, aslında binlerce yıllık döngüleri besleyen bir tarihselliğin yeni tohumlarını da attı. 2025, 2020’de ekilen bu tohumun filiz verdiği, toprağı delip yüzeye çıktığı, yani hangi tür ağaca dönüşeceğinin anlaşılmaya başlandığı tarih olarak tanımlanabilir…”
“…Yeni liderler, eski düzenleri sarsacak, vizyoner ancak aynı zamanda sert kararlar alabilecek isimler öne çıkabilir. Bu dönem, toplumsal isyanların, protestoların, hak arayışlarının da yükseldiği bir zaman dilimi. Eski liderler ve yönetim modelleri tökezlerken, yeni jenerasyonlar sahne alacak…”
Önemli tarihler
Kırkoğlu, 2025 yılında özellikle Haziran ayını kritik bir eşik olarak işaret ediyor. Jüpiter-Satürn karesinin nihai aşamaya geldiği 2025 Haziran’ı, siyasal dengelerin yeniden tanımlandığı, ekonomik yönelimlerin berraklaştığı, toplumsal dalgalanmaların zirve yaptığı bir periyot olabilir. Bu dönem, dünyada yeni liderlerin ortaya çıkışının, eski rejimlerin gerilemesinin, Rusya başta olmak üzere küresel güçlerin pozisyonlarının yeniden tartışılacağı bir “temel atma” sürecine işaret ediyor. Temmuz – Ağustos belirleyici…”
Riskli dönemler
“…2024 son çeyreğinden itibaren çatışma, kutuplaşma, komşu ülkelerin sınır sorunları, Orta Doğu’daki jeopolitik gerilimler, Avrupa’nın ekonomik durgunluğu ve ABD’deki liderlik belirsizliği gibi konuların 2025’e taşınacağı öngörülüyor. 2025’in ilk yarısında ekonomik dalgalanmalar, finansal belirsizlikler ve siyasi kırılmalar devam edecek; Haziran sonrası uzun vadeli stratejik hamleler gündeme gelebilecek…”
Dünya turu: “Ne olacak?”
Orta Doğu: 2025 ve sonrasında coğrafyada güç boşlukları ve dengeler yeniden kurulacak. Suriye, Irak ve İran merkezli gelişmeler, Türkiye’nin bölgesel profilini güçlendirebilir. Süreç sancılı olacak, diplomasi ve askeri girişimler iç içe geçebilir.
Avrupa: Ekonomik durgunluk, aşırı sağın yükselişi, belirsizlik ve milliyetçi tepkiler Avrupa’yı zorluyor. 2025 Haziran’ıyla beraber Avrupa, yeni bir eksene oturabilir, öncesi kararsızlık, iç çekişmeler ve AB içi farklılaşmalarla dolu bir dönem.
ABD ve Trump: ABD’de liderlik krizi devam ediyor. Trump’ın durumu 2025’te de sallantılı olabilir, sağlık ve siyasi tehditler gündemde kalabilir. ABD’nin küresel hegemonyası, 2025 sonrasında yeni bir düzenleme, yeni bir liderlik anlayışı arayışına girebilir.
İsrail: Şimdilerde avantajlı görünen İsrail için 2026 ve sonrası zorlu geçebilir. Şiddete dayalı stratejilerin uzun vadede istikrar getirmeyeceği, çok boyutlu bir dengesizlik yaratabilir. 2025, İsrail açısından riskli kararların alındığı ve sonuçlarının 2026’ya taşındığı bir yıl olabilir.
Türkiye: Türkiye’nin yükselen burcunun Yengeç olması, sınır ve güvenlik konularını her daim gündemde tutuyor. Plüton’un Oğlak’taki konumunun sona ermesi, sınır baskısını hafifletse de bu kez Koç enerjisiyle Türkiye, uluslararası arenada daha aktif ve inisiyatif alan bir role bürünebilir. 2025’te özellikle ilk yarı askeri ve diplomatik konularda çok hareketli; Temmuz-Ağustos gibi dönemler Türkiye’nin uluslararası gündemini şekillendiren kritik tarihler olabilir.
Yeni kitap: “Kısmet ve niyet”te ne var?
Kırkoğlu, Alfa Yayınları’ndan çıkan “Kısmet ve Niyet” kitabında bireyin hayatına yönelik astrolojik perspektifi farklı bir açıdan ele alıyor. Tarihsel döngülerin büyük resmini anlamaya çalışırken, her bireyin kendi yaşamında karşılaştığı “kısmetleri” ve bunlarla ne yapacağını belirleyen “niyeti” tartışıyor.
Meraklısına; 10 yıllık Hakan Kırkoğlu Söyleşilerinde Neler Konuşulmuş;
2010’lar başı: Batıda yükselen milliyetçilik, ABD-Çin gerilimi, Orta Doğu’da karışıklıklar ve Arap Baharı…
2014-2020: Türkiye’nin içeride yeni anayasa tartışmaları, toplumsal kutuplaşma, özgürlük-güvenlik ikileminde sıkışma; dışarıda ise komşularla gerilim, Suriye sorunu, Avrupa Birliği’yle belirsizlikli ilişkiler ve ABD ile dalgalanan diplomasi…
2020 sonrası: Teknolojik atılımlar, dijitalleşme, yapay zekâ temelli düzen… iklim krizleri ve jeopolitik gerilimler