Dünya nereye şekilleniyor?
Dünya genelinde önce ülke kamplaşmasıyla oluşan bloklar, sonrasında nükleer silahlanma için atılan adımlar, yeni bir dünya savaşının altyapısının kurgulandığını ortaya çıkarıyor. İşin kötüsü, bölgesel çatışmalar arasında bu büyük tehlikenin göz ardı edilmesi. Nitekim BM‘nin 5 Eylül günü başlayacak olan 77. dönem çalışmaları içinde “nükleer tehlikenin önlenmesi” konusunda tek bir gündem başlığı yer almıyor.
22-24 Ağustos tarihleri arasında Güney Afrika’nın ev sahipliğinde Johannesburg’ta yapılan 15. BRICS Zirvesi, kamplaşmanın hangi boyutlara vardığının çok iyi işaretini verdi. Beş ülkenin oluşturduğu ne ittifak, ne birlik, ne de bir örgüt olan oluşum, birdenbire NATO’ya alternatif bir savunma örgütünün altyapısı konumuna dönüşüverdi.
BRICS aslında sanal ortamda, bir akıl yürütmenin sonucu ortaya çıkmış bir oluşum.
2001’de Golden Sachs’ın bir iktisatçısı ‘’2050’de dünya ekonomisine egemen olacak beş ülke‘’ olarak bu ülkeleri sıraladı ve onların baş harflerinden BRİCS sözcüğü oluştu. Gel zaman git zaman, bu ülkeler aralarında buluşmalar yapmaya başladı, iş yıllık olağan zirvelere dönüştü. 2012’de “Yeni Kalkınma Bankası”nı kurdular. Bu yılki zirvelerinde şaşırtıcı bir karar çıktı. Dünya sahnesinde politik varlığı tartışmalı 6 ülke BRICS’e katılmak için davet aldı.
BRICS cephesi böyle şekillenirken, ABD’de boş durmuyor: Başkan Biden, Kore ve Japonya liderleriyle baş başa görüşüyor. Neler vaat edilip, karşılığında neler istendiğini bilmiyoruz ancak liderlerin bu buluşmadan memnun ayrıldığı bir gerçek.
Her şey 1. Dünya Savaşı öncesini anımsatan bir cepheleşme içinde. Bilkent Üniversitesi’nde görev yapan tarihçi Profesör Norman Stone’ın “Günümüz şekillenmelerini merak edenler 1. Dünya Savaşı öncesini incelensin” sözünün yerindeliğini anlatıyor.
Rakamlar savaş tamtamlarını doğruluyor. Rusya’nın 6000, ABD’nin 5000, Çin’in yaklaşık 1500 nükleer başlığı var.
Olay, ilk atom bombasının yapımcısı Robert Oppenheimer’in ‘’Zincirleme etkiler tüm dünyayı tahrip eder!‘’ dediği noktaya doğru emin adımlarla yürüyor. İşin kötüsü, tüm uluslararası kuruluşların böyle bir olgu yokmuşçasına başlarını toprağa gömmeleri.
GÜNÜN NOTU:
Türkiye Kadın Milli Voleybol Takımı’nın başarısı, her işin altyapıdan ve sabırlı uzun bir çalışmadan geçtiğini bir kez daha kanıtlıyor.