Dünya kupası maçları döviz müdahalesini engeller mi?

Fatih ÖZATAY
Fatih ÖZATAY EKONOMİDE UFUK TURU

Haziran 2002: Dünya Kupası finalleri. Türkiye de yer alıyor. Sadece ‘kupa süsü’ olarak kalmıyor; gruptan çıkıyor, üçüncülük maçına kadar gidiyor ve üçüncü oluyor. Futbolseverler için çok heyecanlı günler. Sadece futbolseverler için mi? Türkiye’nin başarıları futbolla pek ilgili olmayanları da televizyon başına, maç izlemeye çekiyor.

Ocak 2002: Tüketici enflasyonu zirvede: Yüzde 73.2. ‘Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı’ uygulamada. Programın eninde sonunda meyvelerini vermesi bekleniyor. Enflasyonda baş aşağıya bir gidiş olacağı öngörülüyor. Bu nedenle yılın başında açıklanan yılsonu enflasyon hedefi yüzde 35. TCMB’nin 2 Ocak 2002 tarihinde yayınladığı ‘2002 Yılında Para ve Kur Politikası ve Muhtemel Gelişmeler’ raporunun altıncı bölümünün ikinci ve üçüncü paragraflarından bir alıntı:

“… yıllarca hüküm süren bozuk iktisadi yapının oluşturduğu yabancı para cinsinden mali varlık edinme alışkanlığına ek olarak, karamsar bekleyişler nedeniyle oluşan köpüğün yarattığı ek dolarizasyonun, bu köpüğün bekleyişlerin iktisadi temellerin hak ettiği düzeyde oluşmasıyla ortadan kalkacak olması nedeniyle tersine dönmesi beklenmelidir. Nitekim, son aylarda yaşanan olumlu gelişmeler köpüğü patlatmış, kamuoyuna bu köpüğün patlayacağı yönünde yapılan uyarılar haklı çıkmıştır.

Bu ek dolarizasyon olgusunun tersine dönmesi, yerleşiklerin portföylerinde daha fazla Türk Lirası cinsinden mali varlıklara yönelmeleri anlamına gelmektedir. Diğer bir deyişle, önümüzdeki dönem, 2001 yılına kıyasla Türk Lirası talebinin ve döviz arzının artış göstereceği bir dönem olmaya adaydır. Böylelikle, döviz kurunun daha istikrarlı bir yapıya kavuşması mümkün olacaktır…”

İlk aylarda işler yolunda gidiyor; TCMB duyurusunda değinilen gelişmeler sürüyor. Dolar kuru Ekim 2001’de 1.6 lira düzeyindeyken Nisan 2002’de 1.3’e kadar düşmüş durumda. Enflasyon da beklendiği biçimde gelişiyor. Mayıs enflasyonu zirvenin 27 puan altında: Yüzde 46.2. Ancak, Mayıs ayında zamanın Başbakanı rahmetli Bülent Ecevit hastalanıyor ve hastaneye kaldırılıyor. Siyaset karışıyor; koalisyon hükümetinin geleceği hakkında endişeler artıyor. Dolayısıyla, uygulanmakta olan programın sürdürülebilirliği hakkında soru işaretleri yaygınlaşıyor. Dolar kuru artma eğilimi gösteriyor ve Haziran sonunda 1.64’e kadar çıkıyor. Açık ki, ekonomi programı sürdürüldüğü sürece bu döviz kuru hareketinin ekonomi temelleri ile bir ilgisi yok. Ayrıca, siyasetteki karışıklıklar bir miktar yatışıyor.

O koşullarda TCMB döviz satım müdahalesi yapmaya karar veriyor. Hatırladığım, heyecanlı bir maç nedeniyle döviz piyasasında pek bir derinliğin kalmadığı ve müdahale gününün ertelendiği. Hatta bir seferinde on ikinci kattaki müdahale salonundan tekrar odama dönüp maç seyrettiğimi anımsıyorum. Neyse, birkaç gün sonra tek haneli milyon dolar düzeyinde bir döviz satışı yeterli oluyor. Yapılan müdahale elbette kamuoyuna duyuruluyor. Zaten siyasetin göreli olarak sakinleşmesiyle de dolar kuru, yılın kalanının büyük kısmında Haziran ayı sonunda çıktığı düzey etrafında küçük salınımlar gösteriyor. Temmuz ayında TCMB döviz alım programı açıklıyor ve bu ihalelerde satın aldığı dövizle yıl içinde döviz rezervini sınırlı da olsa yükseltiyor.

Yirmi yıl sonra yine bir Dünya Kupası finali var. Bu sefer Türkiye yok. Ne döviz alma ihaleleri var ne de bu ihalelerin gerçekleştirileceği koşullar. Var olan şu: O zaman siyasi belirsizlik nedeniyle sıçrayan kura karşı yapılan birkaç milyon dolarlık satış müdahalesinin yerine kamuoyuna açıklanmayan nerdeyse her gün yapılan yüklü miktarda döviz satışları.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Verimlilik yazıları (7) 12 Kasım 2024
Asgari ücret 31 Ekim 2024