Dünya Fikri Mülkiyet Günü’nde yaratıcı ve yenilikçi kadınlar sahnede!
Av. Mutlu Yıldırım KÖSE [email protected]
Av. İrem Girenes YÜCESOY [email protected]
Her sene Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü’nün (WIPO) kuruluşunu temsilen, fikri mülkiyet alanındaki farkındalığı arttırmak amacıyla, 26 Nisan tarihinde kutlanmakta olan Dünya Fikri Mülkiyet Günü’nde bu kez tema yaratıcı ve yenilikçi kadınlar. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin önemi her alanda olduğu gibi fikri mülkiyet alanında da karşımıza çıkıyor. Tarih boyunca kadınların tüm zorluk ve engellere rağmen bilime, sanata ve teknolojiye olan katkıları yadsınamayacak boyutta.
Günümüzde de kadınların gerek iş yaşamlarında maruz kalabildikleri cam tavan sendromu gerekse gündelik yaşamlarında erkeklere oranla sahip oldukları imkanların kısıtlılığı hala mevcudiyetini sürdürse de en önemli buluşların, yeniliklerin ve tasarımların arkasında mutlaka bir kadın bulunuyor. Ülkelerin kalkınmasında önemli rol oynayan bilimin, teknolojinin ve yaratıcılığın gelişmesi ise fikri ve sınai mülkiyet haklarının küresel boyutta korunabilmesine ve fikri mülkiyet alanında toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanabilmesine bağlı.
TÜİK verilerine göre ülkemizde kadınlar nüfusun %49,9’unu oluşturuyor. Kadın ve erkek nüfusu oranı birbirine çok yakın, ancak bu birbirine neredeyse eş değerde olan oran iş dünyasına veya fen, teknoloji, mühendislik ve matematik (STEM) bölümlerinde okuyan öğrencilere ya da bu akademik bölümlerdeki öğretim görevlilerine bakıldığında oldukça farklılaşıyor. Nitekim yine TÜİK verilerine göre kadınların istihdam oranı erkeklerin yarısından daha az. Benzer şekilde en çok buluş yapma imkânına sahip olunabilecek üniversitelerde görevli profesörler içinde kadın profesör oranı %33,2. Erkekler gerek iş dünyasında gerekse mühendislik, teknoloji, bilim gibi alanlarda kadınlara oranla oldukça ön planda. Kadınlar ise yenilikçi ve yaratıcılık özelliklerini bir kenara koyup, daha çok hizmet sektörüne yönelik alanlarda yer alıyor. İstatistiksel oranları bir kenara bırakırsak tarih boyunca ve günümüzde hala bilim, buluş, mucit, yaratıcılık ve girişimcilik kelimeleri duyulunca toplumun büyük kesiminde akla ilk erkekler geliyor. En basit hali ile İngilizcedeki “scientist” kelimesi herhangi bir cinsiyet barındırmadığı halde bu kelime dilimize “bilim adamı” olarak geçmiş. Türk Dil Kurumundan “bilim adamı”nın sözlük anlamına bakıldığında ise bilim kadınını da kapsayacak şekilde “bilimsel çalışmalarla uğraşan kimse, bilim kadını, bilim insanı, bilgin, âlim” ifadelerine yer verilmiş. Son yıllarda toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin dildeki yansımalarını ortadan kaldırmak için bilim adamından bilim insanı kullanımına geçiş söz konusu. Ancak bilim adamı kavramı tam olarak ne zaman toplumsal olarak düşüncelerimizde bilim insanına dönüşebilecek ve önyargılarımız ortadan kalkacak?
Bunun en yakın örneklerinden biri de tüm dünyayı büyük tehdit altına alan koronavirüs salgın hastalığına karşı aşıyı geliştiren ve aynı zamanda kanser araştırmalarında da önemli çalışmalar yürüten çok değerli bilim insanlarından Sayın Dr. Özlem Türeci ve Sayın Dr. Uğur Şahin hakkında yapılan bazı gazete haberlerinde veya röportajlarda Dr. Özlem Türeci’nin Dr. Uğur Şahin’in eşi sıfatıyla anılması. Tüm bunlar tarih boyunca kadının birey olarak kendi başına bilime ve teknolojiye katkı sağlayamayacağı önyargısına dayanıyor. Halbu ki sağlık alanındaki buluş ve çalışmalardan, evlerimizde ya da iş yerlerinde kullandığımız alet ve makinelere kadar her alanda karşımıza buluşçu ve yenilikçi kadınlar çıkıyor. Radyoloji biliminin kurucusu Marie Curie, bilgisayar programcılığının öncüsü Grace Murray Hopper, ilk daire testereyi icat eden Tabitha Babbitt, araba camı sileceği üreten Mary Anderson ve daha birçok örnek saymak mümkün.
Kadınlar yalnızca bilim ve teknoloji alanındaki buluşları ile değil; aynı zamanda yine fikri mülkiyet içerisinde yer alan marka, tasarım, faydalı model gibi sınai haklar içerisine giren çalışmaları ve fikir ve sanat eserleri alanında yarattıkları eserler ile de öne çıkıyor. Bu noktada halen Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin yazı işleri müdürü olarak görev yapan Sayın Esin Öney’in başarılı ve dinamik hayat hikâyesi birçok kadına ilham olabilecek nitelikte. Öney’e görev yaptığı mahkemede karşılaştığı tasarımcılar, hayallerini gerçekleştirmesi yönünde esin kaynağı olmuş. Dava dosyalarıyla birlikte sanatın dallarını, sanatçının fikir ve eserlerinin nasıl korunduğunu öğrenmesi ile birlikte Sayın Öney, İstanbul Tasarım Merkezi’nde Endüstriyel Tasarım ve Stilistlik eğitimlerine başlamış ve eğitimi sırasında tasarladığı çocukların oyun esnasında giysisine eklenip ayrılabilen, hareketinde kısıtlama ve rahatsızlık yaratmayan çanta ve yelekten oluşan bir çantalı giysi tasarımı ile yalnızca tescil almakla kalmamış; Güney Kore’nin Seul eyaletinin ev sahipliğini yaptığı Uluslararası KIWIE Kadın Buluşçular Yarışması’nda Kadın Buluşçu kategorisinde almış olduğu gümüş madalya dahil birçok tasarım ödülüne de layık görülmüş.[1]
İşte bu noktada sorulması gereken en önemli sorulardan biri kadınların ortaya koydukları fikirlerin, ürettikleri ve tasarladıkları ürünlerin fikri ve sınai haklar ile koruma altına alınması konusunda ne kadar farkındalığa sahip olduğu. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi yazı işleri müdürü Esin Öney gibi haklarının farkında olan ve yarattıkları tasarımları, buluşları koruma altına alan kadınların sayısı gün geçtikçe artmakla birlikte gerek dünya çapında gerekse ülkemizde, kadınların fikri mülkiyet sistemlerini kullanma oranının erkeklere göre çok daha az olduğu bilinen bir gerçek.
WIPO verilerine göre ülkemizde uluslararası patent başvurusunda bulunan Türk kadın mucitlerin sayısı son on yılda %17.8’den % 34.2’ye ulaşmış durumda. Yine WIPO tarafından uluslararası patent başvuru sistemi PCT hakkında yayınlanan “PCT Yearly Review 2022” raporunda başvuru sahiplerinden en az biri kadın olan uluslararası patent başvurularında %24.2 kadın oranı ile Türkiye, İspanya’dan sonra ikinci sırada yer alıyor. [2] Bu sayılar her geçen gün artmakla birlikte, sayıların erkeklere oranla çok daha düşük olduğu açık. Kadınların özellikle üniversitelerin akademik çalışmalarındaki ve kurumsal şirketlerin Ar-Ge departmanlarındaki varlığı arttıkça bilim ve teknoloji alanındaki başarılarının her geçen gün arttığı ise verilerle sabit.
Kadınların ekonomiye katkısının artabilmesi, fikri mülkiyet alanında da kadınların güçlenmesi ve haklarının korunması, bu alanda farkındalık yaratılması ve kadınlara yönelik teşvik çalışmalarının yürütülmesi ile mümkün olabilecektir. Bu çerçevede, 11. Kalkınma Planı (2019-2023) kapsamında hazırlanan ‘Kadının Kalkınmadaki Rolü Özel İhtisas Komisyon Raporu’nda kadınların teknolojinin üretilmesi ve kullanılması açısından önemli olan araştırma-geliştirme, marka-patent geliştirme ve inovasyon alanlarında daha aktif faaliyet göstermesi amacıyla çeşitli teşvikler mevcut olduğu ve her yıl düzenlenen Türk Patent Ödülleri'nde de en çok buluş yapan kadın buluşçulara özel bir kategori ayrıldığı belirtmiş.[3] Fikri mülkiyet alanında toplumsal cinsiyet eşitliği için bu teşviklerin kadınlara ulaştırılması, WIPO’da yürütülen çalışmalara benzer şekilde Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde yapılan patent, faydalı model, tasarım ve marka başvurularında kadın erkek oranlarını gösterir verilerin tutulması ve bunun yıllar içerisindeki dengesinin verilerle takip edilmesi gerekmektedir. Her alanda olduğu gibi fikri mülkiyet alanında da toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanacağı günlere en kısa zamanda ulaşılması hedefiyle, bu yıl yaratıcı ve yenilikçi kadınları tema alan Dünya Fikri Mülkiyet Günü kutlu olsun!
[1] https://www.essin.com.tr/kategori/essinin-hikayesi.html
[2] https://www.wipo.int/edocs/pubdocs/en/wipo-pub-901-2022-en-patent-cooperation-treaty-yearly-review-2022.pdf
[3] https://www.sbb.gov.tr/wp-content/uploads/2020/04/KadininKalkinmadakiRoluOzelIhtisasKomisyonuRaporu.pdf