Dünya ekonomisinde kriz alarmı
Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Örgütü’nün (UNCTAD) yıllık raporu yeni yayınlandı. Rapor, 2023 yılında hemen herkesi etkileyebilecek çok boyutlu bir krizin gündeme gelebileceğini belirtirken hayli karamsar bir tablo çiziyor. UNCTAD raporunun dikkate değer saptamalarının başlıcaları şunlar:
- 2033 yılına girilirken dünya ekonomisi tırmanan ve yayılan bir krizin etkisi altında bulunuyor
- Hemen bütün ülkelerde büyüme hızı düşüyor
- Hayat pahalılığı sorunu hem gelişmiş ülkelerde hem de gelişmekte olan ülkelerde hanehalkının çoğunluğunu etkiliyor
- Pandemi sürecinde darbe yiyen küresel arz zincirlerinin kırılganlığı devam ediyor
- Birçok ülkede devlet bütçeleri, izlenmekte olan maliye politikalarının ve oynaklık gösteren tahvil piyasalarının baskısı altında bulunuyor
- Dış borç ödemekte zorlanan düşük gelirli ülkelerin yarıdan fazlası ve orta gelirli ülkelerin üçte biri boçlarını ödeyemez hale gelmek üzere
- Finans piyasaları özellikle bazı yatırım araçlarının güvenilmezliği nedeniyle sıkıntılı günler yaşıyor
- Covid cephesinde de tablo iç açıcı değil, aşı üretiminde beklenen artış sağlanamazken salgının alevlenebileceği ülkelerdedeki kırılganlık sürüyor
- İklim krizinin olumsuz etkilerinin hissedildiği ülkelerde çaresiz bir bekleyiş sürüyor ve bu durum zaman zaman tepkiye dönüşebiliyor
- Birçok ülkede geniş bir kesimin geçinme sorunları hızla artarken hükümetlerin bu çok boyutlu kriz tablosuna çare bulmakta aciz kalması toplumsal huzursuzluk yaratıyor ve siyasal istikrarsızlığa yol açıyor.
Gelişmiş ülkeler bencil davranıyor
UNCTAD raporu 2022 yılında 2021’e göre hayli kötü bir yıl geçirmekte olan gelişmiş ülkelerin özellikle enflasyondaki yükselişe karşı çok duyarlı olmalarının başta ABD Merkez Bankası (Fed) olmak üzere bu ülkelerin merkez bankalarını hızla faiz artırmaya zorladığını belirtiyor. Bu politikayı destekleyenler faiz artışlarının hissedilir bir resesyona yol açmayacağını ve dünya ekonomisinde ciddi bir stagflasyon yaşanmayacağını iddia ediyor ama bunun tersini savunan ekonomister de var. Yükselen dolar faizinin dolarla borçlanmış olan ülkelerde bir borç krizine yol açabileceğini ileri sürenler de seslerini yükseltiyor. Bu tartışmanın önümüzdeki dönemde sürmesi bekleniyor.
Enflasyonda karanlık ülkeler
UNCTAD raporunda yer alan renkli dünya haritasında bütün ülkeler halen yaşamakta oldukları yıllık enflasyon oranına göre farklı renklere boyanmış. Ülkelerin çoğunun açık renklere boyandığı bu haritada koyu siyaha boyanmış iki ülke fena halde sırıtıyor. Tahmin etmesi zor değil aslında, yıllık enflasyonu %60 ile %100 arasında bulunan bu iki ülke Arjantin ve Türkiye. Kara madalya kazanmakta rakip tanımayan iki ülkeden biri Türkiye. Rapora göre dünyada çift haneli enflasyon yaşamakta ülke sayısı ise yalnızca 23.
Dünya Bankası’nın Küresel Stagflasyon raporu
Dünya Bankası’nın geçen hafta yayınlanan Küresel Stagflasyon Raporu da 2022-2024 döneminde yaşanabilecek üç senaryo üzerinde duruyor.
Gerçekleşme olasılığı en yüksek olan baz (temel) senaryoya göre büyüme ve enflasyonda beklenen gelişmeler gerçekleşirse bir küresel stagflasyon yaşanması söz konusu olmayacak. Bu senaryoda uygulanan parasal sıkılaştırmanın enfasyonun beklenen oranda düşmesine yetmemesi riski var.
Enflasyon beklentisinin güçlenmesinin parasal sıkılaştırmanın dozunu artıracağı varsayımına dayanan “keskin yavaşlama” senaryosu 2023 yılında dünya ekonomisinde ciddi bir yavaşlamanın yaşanacağını öngörüyor ama bu yavaşlamanın ancak 2024’de bir stagflasyona dönüşebileceği tahmin ediliyor.
“Küresel resesyon” öngören üçüncü senaryo ise faizlerdeki yükselişin sürmesi halinde finans piyasalarında ciddi boyutlarda bir yeniden fiyatlamanın yaşanacağını ve dünya ekonomisinin 2023 yılında resesyona gireceğini öngörüyor.
Dünya Bankası raporu önümüzdeki dönemde uygulanacak olan ekonomi ve para politikalarına yön verecek olanların bütün bu olasılıkları değerlendirerek doğru kararı vermek için hayli zorlanacağını düşündürüyor.
2023 kritik bir yıl olacak
Bu iki önemli rapor 2023 yılının dünya ekonomisi için kolay bir yıl olmayacağını gösteriyor. Bu yazıda başta jeopolitik gerginlikler olmak üzere fazla sözünü etmediğimiz ekonomi dışı faktörleri de hesaba kattığımızda 2023 yılının yalnızca dünya ekonomisinin değil dünyanın geleceği açısından da kritik bir yıl olacağını söyleyebiliriz.