Dövizi nereden bulduk, nereye harcadık?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Geçen yılın ilk ayları... Pandemi yüzünden döviz gelirinin düşeceği belli, vatandaşın altına hücum etme ihtimali yüksek, yabancının kaçması şaşırtıcı değil. Bunlara karşı önlem almak yerine, adeta bu durumu körükleyecek politikalar uygulamak...

✔ Sonuç ortada; Merkez Bankası rezervi erimiş, swapa muhtaç olunmuş. Bu politikayı bir şirket CEO'su uygulasa patron ne yapardı dersiniz...

Hep konuşuluyor, yazılıyor; “Şuradan şu kadar döviz geldi, şuraya şu kadar harcandı" diye... Döviz gelir giderinin detayını ortaya koyan resmi veri seti Merkez Bankası’nın oluşturduğu ödemeler dengesi olduğuna göre gelin bu sefer bu verilere odaklanalım; acaba dövizi nereden buluyor, nereye harcıyoruz, ona bakalım...

Bir kere şunu öncelikle vurgulayalım. Döviz gelir-gider dengesi, yani cari denge geçen yıl önceki yıla göre çok bozuldu. On bir aylık veriler elimizde ve görüyoruz ki 2019’da döviz geliri giderken 9.6 milyar dolar fazlayken, geçen yıl gider gelirin 35.2 milyar dolar üstünde oluşmuş. Yani fazladan açığa geçmekle 45 milyar dolarlık bir olumsuzluk yaşanmış.

Açığı körükleyen üç kalem

2020’nin ilk on bir ayında 35 milyar dolar cari açık verilmesinin temelde üç nedeni var:

Altın ithalatındaki artış ile taşımacılık ve seyahat gelirlerindeki gerileme.

Net altın ithalatı geçen yıl on bir ayda 2019’a göre tam 12.6 milyar dolar arttı.

Seyahat gelirleri 16.7 milyar, taşımacılık gelirleri de 8.7 milyar dolar daha düşük gerçekleşti.

Bu üç kalemdeki olumsuzluk 38 milyar doları buldu. Cari işlemler dengesinin diğer tüm kalemlerindeki bozulma ise yaklaşık 7 milyar dolar oldu ve cari açıktaki bozulma toplamda 45 milyara yaklaştı.

TİCARET AÇIĞININ YÜZDE 70’İ ALTIN

Pandemi yüzünden turist gelmeyecekti, bu bahar aylarında zaten belli olmuştu. Pandemi ticareti de etkiliyordu ve taşımacılık gelirleri de azalacaktı. Bu iki olumsuzluk için yapılabilecek pek bir şey yoktu.

Ama ya altın? Türkiye on bir ayda 23.1 milyar dolarlık altın ithal etti. Altın ihracatı 2.6 milyar dolar oldu ve böylece net ithalat 20.5 milyar doları buldu. On bir aydaki 34.5 milyarlık dış ticaret açığının yüzde 70’i altından kaynaklandı.

Çok mu gerekliydi Türkiye'nin bu dar günlerinde altına böylesine döviz ödemesi! Tabii ki değildi. Ama şu yanlış politikalar yok mu!

Tamam, her kriz döneminde olduğu gibi geçen yıl da vatandaşın altına olan talebi arttı ama bu talebi kamçılayan başlıca etkenin faizleri çok düşük tutma sevdası olduğu da ortada. TL’den kaçan vatandaş ya altına gitti, ya dövize...

İşte sonuç ortada... Bin bir zorlukla elde edilen döviz, ölü bir yatırıma bağlanmış oldu.

DÖVİZİ NEREDEN BULDUK?

Ödemeler dengesinin temelde iki kalemi vardır.

Cari işlemler hesabı ve bu hesapta genellikle açık oluştuğu için bu açığın finanse edildiği kalem olan finans hesabı.

Geçen yıl on bir ayda cari açığın 35.2 milyar dolar olduğunu belirttik. Normalde bu açık kadar döviz bulmuş olmamız gerekir. Hem zaten bu döviz bulunamamış olsa açık verilmez. “Önce açık verelim, sonra döviz buluruz” diye bir durum olmaz. Dolayısıyla “Ya cari açığı finanse edemezsek” şeklinde bir görüş de hiçbir anlam ifade etmez.

Ödemeler dengesi tablosuna bakıyoruz; ocak-kasım döneminde 35 milyar açık var, 38 milyar da döviz bulmuşuz, sorun yok!

Ama gelin biraz detaya bakalım; bu dövizi nereden bulmuşuz?

Doğrudan yatırımlar, portföy yatırımları ve diğer yatırımlardan oluşan brüt finans hesabından ne kadar giriş olmuş; “tam” 457 milyon dolar. Dişimizin kovuğuna yetmez! Para nereden bulunmuş peki; Merkez Bankası ne güne duruyor... Merkez Bankası rezervinden 39 milyar dolara yakın kullanım gerçekleşmiş.

Brüt finans hesabı adını verdiğimiz kalemin detayı da ilginç. Yabancılar portföy yatırımı olarak 11 milyara yakın döviz götürmüş. Ama imdada swap yetişmiş. Hani tabloda “efektif ve mevduatlar” diye görünen kalem var ya, o ağırlıkla swap yoluyla elde edilen dövizi gösteriyor ve o kalemden 17 milyarlık giriş olmuş.

CEO ÇOKTAN KOVULMUŞTU!

Bir özet yapalım...

Yılın ilk ayları... Pandemi yüzünden döviz gelirinin az olacağı kesin. İlk olarak ne yaparsınız; döviz giderinde tasarruf etmenin ve geliri artırmanın yollarını ararsınız.

Vatandaşın kriz kaygısıyla altına hücum edeceğini görmemek mümkün mü? Vatandaş böyle yapmasın diye alternatif bir alan açar ve faizi artırırsınız. Biz ne yaptık; tersini!

Bu tür dönemlerde yabancı gelişmekte olan bizim gibi ülkelerden kaçar. Bunu önlemek için ne yaparsınız; faizi artırırsınız. Biz ne yaptık; tersini!

Sonuç? Altın ithalatına net 20 milyar dolar ödedik; yabancı çıktığı için onlara 10 milyar dolar ödedik; etti 30 milyar.

Bunun için Merkez Bankası rezervini 39 milyar erittik, ayrıca swap adı altında 17 milyar topladık.

Tek döviz gideri tabii ki altın ve yabancı çıkışı değil, harcadığımız dövizin kalanını da diğer açıklara kullandık.

Ama o altına giden 20 milyarın en az yarısını tasarruf edebilir, yabancının çıkmak yerine gelmese bile kalmasını sağlayabilirdik.

Bu bilançoyu ortaya koyan bir şirketin CEO’su olsaydı patron tarafından çoktan kovulmuştu...

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar