Döviz sorunu ve çözüm tedbirleri
Beşir Acar
Bankacı
Ekonomide cari açık, İhracatın, İthalattan az olması halinde oluşan fark olarak tarif edilmiştir. Ülkemiz ekonomisindeki cari açık, turizm gelirleri, müteahhitlik hizmetleri görünmeyen kalemler Swap anlaşmaları vs.’den elde edilen gelir ve işlemlerin katkısıyla dengelenmektedir. Yabancı paralar arasındaki pariteler, yani fiyatlar ülkelerin ekonomilerindeki bu dengelerin oluşumuna ve ekonomik gücüne göre oluşmaktadır. Son yıllarda Cumhuriyet tarihinde görülmemiş, gün geçtikçe büyüyerek yüksek rakamlara ulaşan ihracat gelirleri, Cari Açık farkını, görünmeyen işlemlerin katkısıyla tolere edilebilir bir seviyeye getirmiştir. Hal böyle iken, ülkemiz parası ekonomik kurallar dışında neden sürekli değer kaybetmektedir. Açık bir ifadeyle 2008 yılında 1.29 seviyesinde seyreden TL/Dolar paritesi bugün neden yaklaşık on beş kat bir değer kaybına uğramıştır. Oysa bu süre zarfında Convertibl para piyasasında işlem gören hiçbir ülkenin parası, bu şekilde bir değer kaybına uğramamış ve uğramamaktadır.
Ülkemizde, sokaktan geçip içeri giren her kişiye, bankalar yabancı para üzerinden hiçbir sınırlamaya tabi olmadan hesabı açar ve kişinin döviz alma talebini yerine getirirler. Hattta müşteri kazanmak adına dövize yatırım yapmaya yönlendirdikleri de bilinen bir gerçektir. Merkez Bankası’nın geçen haftaki verilerine göre, bugün ülkemiz bankalarında, şirket ve şahısların toplam iki yüz yirmi üç milyar dolar dolayında yabancı para mevduatları bulunmaktadır. Bu mevduat sahipleri, yurt dışına İhracat yaparak mı bu hesaplara sahip olmuşlar sorusunu sorarsak, hayır cevabı alırız. Bankalardaki yabancı para mevduatlarının büyük çoğunluğu, bir ticari faaliyet olmadan, karşılığında Türk Lirası ödenerek bankalardan veya döviz bürolarından temin edilerek oluşturulmuş mevduatlardır. İşte yıllardan beri kartopu gibi katlanarak büyüyen bankalardaki yabancı para mevduatları, Türk Lirası’nın yıllardan beri katlanarak değer kaybını meydana getiren önemli unsurlardan biri olmuştur. Bugün bankalarımızda iki buçuk trilyon Türk Lirası mevduat, üç buçuk trilyon dolayında yabancı para mevduat bulunmaktadır. Türkiye bütçesinin bir katı kadar kaynağı yabancı ülke paralarında atıl bir şekilde bağlı durmakta ve ekonomimize hiçbir katkısı bulunmamakta ve Ekonomimize zarar vermektedir.
Başta İngiltere, Fransa ve Almanya olmak üzere birçok Avrupa ülkelerinde bankalar, yatırım işlemleri yapmak amacıyla başvuran müşterilerine kendi milli paraları dışında yabancı para hesapları açmazlar. Hesap açmak istediğiniz zaman, eğer yabancı bir parayla alış veriş yapılması için geçerli bir ticari faaliyetiniz yoksa mazeretsiz olarak red edilirsiniz ve açılması için zorlayabileceğiniz hiç bir kurum veya kuruluş da yoktur. Gene hiçbir Avrupa ülkesinde ülkemizde olduğu kadar döviz bürosu da yoktur.
Uzun yıllardan beri bankalar tarafından kontrolsüz bir şekilde, hesap sahiplerine Döviz satışı yapılmış ve yapılmaya devam edilmektedir. Gene uzun zamandan beri kurları kontrol altında tutmak için faizler arttırılarak denge sağlanmaya çalışılmış, en son Kur Korumalı Mevduat hesapları açılarak bu kontrolün sağlanması hedeflenmiş fakat arzu edilen kontrolün sağlanamadığı görülmektedir.
Vatandaşların Bankalardan döviz alma taleplerine en başta, gerekli ticari kriterlere sahip, Döviz kazandırıcı faaliyetleri olmayan kişilere hesap açılmasına sınırlama getirilmesinden başlanarak, ister bireysel ister kurumsal olsun, satılan dövizlerden gelecekte oluşacak lehte kur farklarından caydırıcı oranda vergi alınmalıdır. Bu bağlamda bankalardaki mevcut Döviz Mevduatlarına da, uygulamanın başlatılacağı tarihten itibaren, oluşacak lehte kur farklarına vergi uygulaması başlatılarak mevduatların çözülmesi sağlanmalıdır. Türkiye bütçesinin yaklaşık bir katına ulaşmış Yabancı Para mevduatları korunarak Dövizin artışı durdurulamaz. Talep serbest ise, arz ile karşılamak zorunda kalınır. Bu ülkede üretimi olmayan, Devletin sağladığı İhracat destekleri ve zorluklarla elde edilmiş Döviz kaynaklarını, Serbest Piyasa Ekonomisi vardır, insanların para kazanması engellenemez düşünce ve anlayışıyla bankalarda Mevduat olarak atıl bir şekilde tutulamaz. Vatandaşına kendi milli parası dışında geçerli bir nedeni bulunmayan kişilere hesap açmayan Avrupa ülkelerinde serbest piyasa ekonomisi yoktur denilebilir mi?
Bu kadar serbest bir uygulama içinde, medyada bir de İnsanları adeta dövize yönlendirmeyi teşvik etmek için, döviz yükselecek bankadan kredi alın Döviz alın tavsiyesinde bulunan yorumlar yapılmaktadır. Bu Medya yorumcularına karşı yetkili kurumlar gereken müeyyideler uygulamalı ve bu kişilerin Medyalarda yorum yapmalarına izin verilmemelidir. Yıllarca yaşadığım dünyanın finans merkezi Londra’da, Medyalarda piyasaları açık bir şekilde, doğru veya yanlış yönlendirecek yorumlar yapan bir Ekonomiste rastlamadım. Eğer bir ekonomist yaptığı yorumun aksi şekilde bir durum meydana gelir ve yatırımcı bir şekilde zarara uğrarsa, yatırımcılar adına yetkili kurumlar o kişiye bir bedel ödeterek, bir daha o mesleği yaptırmazlar. Döviz yükselecek bankadan kredi alarak döviz alın şeklinde insanları adeta provoke eden açıklamalar yapmak gerçek bir Ekonomistin yapacağı bir hareket değildir. Zaten döviz, yorumcuların sözleriyle düşüp yükselmiyor. Cari ekonomik kıstaslar sayesinde yükseliyor veya düşüyor. Yorumlar, dövizin yükselme aşamasında, hitap ettiği kesimdeki yatırımcıyı iştahlandırarak yükselmeye ivme kazandırmasına yardımcı olur. Yorumu yapan dahil, tüm ülke dövizin spekülatif yükselmesinden zarar görmektedir.
Bankalarda atıl duran Döviz mevduatları, yukarıda izah etmeye çalıştığımız lehte kazançlara vergi uygulamasıyla çözülmesi sağlanarak ekenomiye kazandırılmalı, Döviz bir yatırım aracı olmaktan çıkarılmalı ve dövizi bir yatırım aracı olarak görmek ülke gündeminden çıkarılmalıdır. Ülkenin tasarruflarının bankalarda atıl bir şekilde Dövizde duran varlıklar olarak tutulmasının ne kısa, ne de uzun vadede, ne yatırımcıya nede ülkeye hiçbir katkısı ve faydası yoktur.