Dönüşüm için ‘Deprem Fonu’ oluşturalım, kaynağı Emlak Vergisi’nden sağlayalım

Vahap MUNYAR
Vahap MUNYAR İŞ DÜNYASINDA DİYALOG

Vehbi Koç Vakfı (VKV) Genel Müdürü Oğuz Toprakoğlu’ndan mektup ve beraberinde bir kitap geldi:

  • Deprem Dirençli Kentler, Bir Yol Haritası (Editör: Prof. Naci Görür)

Oğuz Toprakoğlu, mektupta 6 Şubat 2023 Pazarcık ve Elbistan merkezli asrın felaketine dönüşen depremleri anımsattı:

- Koç Holding’in kamu ve sivil toplum kuruluşları işbirliğiyle afetin yaralarını sarmak, bölge halkına umut olmak amacıyla başlattığı, 20 bin kişiye barınma imkanı sağlayan “Umut Kentler” projesine Vakıf olarak biz de önemli destekler sağladık.

Koç Topluluğu çalışanları ve şirketleri tarafından eşlenerek büyüyen “VKV Afet Fonu”na işaret etti:

- VKV olarak yapılan bağışlar ile dayanışmanın önemli sonuçlarını ortaya koymayı sürdürüyoruz.

Kuruluşundan buyana “Bilim Akademisi”nin destekçisi olduklarını belirtti:

- Bilim Akademisi tarafından hazırlanan ve Prof. Naci Görür’ün editörlüğünde yayımlanan “Deprem Dirençli Kentler: Bir Yol Haritası” kitabına da destek olduk.

Kitabın deprem dirençli kentlerin inşa edilmesine dair bilimsel çözüm önerileri sunduğunu vurguladı:

- Kitap, afetlere karşı güçlü bir toplum yaratmanın yollarını gösteriyor. “Depremde yıkılmak kader değil, bilimle önlenebilir” mesajı kitabın temelini oluşturuyor.

Prof. Naci Görür, kitabın “Deprem Dirençli Kentler İçin Bir Yol Haritası” bölümünde önce şu tanımı ortaya koydu:

  • Depremler sırasında afet boyutunda can ve mal kaybı vermeyen, deprem sonrasında kısa sürede günlük yaşama dönebilen kentlere “deprem dirençli” diyoruz.

Yapılabilecek tek şeyin ülkemizdeki yerleşim alanlarını “deprem dirençli” hale getirmek olduğunu kaydetti:

- Kentleri deprem dirençli hale getirirken en pahalı ve zor konu kentin yapı stokunu güçlendirmek veya yenilemektir. Özellikle ekonomik durumu yeterli olmayan aileler için bu konu çok zordur.

Evini yeniden yapacak veya güçlendirecek olanlara uygun kredi olanağının sağlanması gerektiğinin altını çizdi:

- Ülkenizdeki uygun faiz ve süreler ile bunu yapabilirler. Bankaların bu işlevi yerine getirebilmesi için ise ülke çapında bir “Deprem Yapı Fonu” kurulmalıdır.

Fonun devlet ve Merkez Bankası garantisi altında çalışması gerektiğini savundu:

- Fon, bankaların gayrimenkul ipoteklerini bono, tahvil gibi değerli kağıtlar haline getirerek yurtdışı yatırımcıların hizmetine sunabilir. Yurtdışı yatırımcıların bu tür garantili yatırımlara uzak durmayacağını düşünüyoruz.

Prof. Naci Görür, fon konusunda kitabın ODTÜ İktisat Bölümü öğretim üyeleri Prof. Erol Taymaz, Prof. Ebru Voyvoda, Kadir Has Üniversitesi Ekonomi Bölümü öğretim üyesi Prof. Erinç Yeldan ve Koç Üniversitesi Ekonomi Bölümü öğretim üyesi Prof. Kamil Yılmaz’ın kaleme aldığı “Deprem Fonu ve Depreme Dirençli Ekonomi” bölümünü adres gösterdi.

Bu bölümde “Deprem Fonu” konusundaki öneriler şöyle özetlendi:

  • Doğrudan merkezi ve yerel yönetimler tarafından yönetilen bir “Deprem Fonu” oluşturulmalı, kentlerin depreme hazırlık süreci bu fon ve devletin diğer kaynaklarıyla beslenen düşük faizli uzun dönemli kredilerle desteklenmelidir.
  • “Deprem Fonu”, var olan yapıların güvenli hale getirilmesi kadar riskli bölgelerden düşük riskli bölgelere taşınmayı finanse etmek için de kullanılabilir.
  • Bu fon mutlaka şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleriyle işlemelidir.
  • “Deprem Fonu”nun en doğal kaynağı Emlak Vergileri olacaktır.

Prof. Naci Görür, kitabın önsözünde Türkiye’de depremlerin büyük yıkımlara yol açmasının önüne geçebilecek bilgi birikiminin olduğunu irdeledi:

- Bu bilgiyi kullanarak depreme dayanıklı kentler inşa edebiliriz. ABD (California), Japonya, Tayvan, Endonezya, Çin, İtalya, Şili gibi ülkeler “deprem dirençli kentler”e sahip oldukları için büyük yıkımlar yaşanmıyor.

“Deprem Dirençli Kentler, Bir Yol Haritası” kitabını okuyup, her kesimin gerekli dersleri çıkararak aksiyon almasında yarar var…

İyi bayramlar…

Türkiye’deki Emlak Vergisi, OECD ülkeleri ortalamasının çok altında

Prof. Erol Taymaz, Prof. Ebru Voyvoda, Prof. Erinç Yeldan ve Prof. Kamil Yılmaz, “Deprem Dirençli Kentler, Bir Yol Haritası” kitabının “Deprem Fonu ve Depreme Dirençli Ekonomi” bölümünde önderdikleri“Deprem Fonu”na kaynak oluşturacak Emlak Vergisi konusunda şu noktanın altını çizdi:

  • Türkiye’de uygulanan Emlak Vergisi, OECD ortalamasının çok altındadır. OECD ülkelerinde uygulanan Emlak Vergisi ortalamada milli gelirin yüzde 1’i kadar olmasına karşın Türkiye’de 2022’de yüzde 0.12 olarak gerçekleşti.
  • Ayrıca Emlak Vergisi bir evi olana da 10 evi olana da aynı oranda uygulanıyor. Önerimiz iki veya daha çok gayrimenkul sahibi olan kişi ve kurumlardan kademeli olarak artan vergi alınması ve ek olarak alınan vergilerin “Deprem Fonu”na aktarılmasıdır.

Emsal artışlarıyla ilgili de şu öneri ortaya konuldu:

  • Ek Emlak Vergisi dışında düşük katlı yapılaşmanın olduğu, gelir durumu düşük bazı bölgelerde yapılabilecek emsal artışı ile elde edilen gelirler de “Deprem Fonu”na aktarılabilir.
  • Örneğin, 5 kat sınırı olan bir bölgede, yüzde 20 emsal artışı ile 6 kata izin verilmesi halinde ortaya çıkacak değer artışının vergilendirilmesi dönüşümün önünü açabilir.

 

Lojistik depo ve stokunun yüzde 90’ı İstanbul ve Marmara Bölgesi’nde

Vehbi Koç Vakfı’nın desteklediği Bilim Akademisi’nin Prof. Naci Görür editörlüğünde yayınladığı “Deprem Dirençli Kentler, Bir Yol Haritası” kitabında TÜSİAD Başkanı Orhan Turan’ın bir yazısı da yer aldı.

Orhan Turan, TÜSİAD’ın 2021 yılında yayınladığı bir çalışmaya dikkat çekti:

  • Söz konusu raporda 5 kritik sektörün (enerji, bilgi ve iletişim teknolojileri, ulaştırma ve lojistik, tarım ve gıda, sigorta ve finans) direnç noktaları, kırılganlıkları ve güçlendirilmesi gereken alanları ele alınmıştı.
  • Raporda, lojistik depo ve stokunun yüzde 80-90’ının büyük bir depremin beklendiği İstanbul’da ve Marmara Bölgesi’nde olmasının kırılganlıklardan birisi olarak öne çıktığına dikkat çekilmişti.

Prof. Erol Taymaz, Prof. Ebru Voyvoda, Prof. Erinç Yeldan ve Prof. Kamil Yılmaz, kitabın “Deprem Fonu ve Depreme Dirençli Ekonomi” bölümünde bu konuda şu önerileri ortaya koydu:

  • Yeni bölgesel cazibe merkezleri oluşturulmalı,
  • Sanayinin ve istihdam yaratan iş kollarının İstanbul gibi deprem riski olan bölgelerde toplanmasının önüne geçilmeli ve farklı illere dağıtılmalı,
  • Bankaların merkez ofislerinin deprem riski düşük bölgelerde kalmaları özendirilmeli.

 

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
VAHAP MUNYAR YAZDI 26 Mart 2025