Döngüsel ve iyi işlerin içinde olmak istiyoruz
“Sizi siz yapan öz değerlerinize sahip çıkın. Çünkü onlar sizi bir ağacın kökleri gibi ayakta tutacaktır.”
Bu sözler, Türk sanayisinin duayenlerinden merhum İbrahim Bodur’a ait. İnsanı hayatın merkezine koyan, “insan doğduğu toprakta doymalı” inancı ile doğduğu topraklarda değer yaratmayı hedef edinen, 21 yaşında iş hayatına atılan ve hayırseverlik kavramının sanayide yaygınlaşmasına liderlik eden Kale Grubu Kurucusu İbrahim Bodur beş yıl önce aramızdan ayrıldı. Kale Grubu, kuruluşunun 64’üncü yılında, kurucusu İbrahim Bodur’un değerleri ile “daha iyi bir dünya için üretme” yolculuğuna devam ediyor. “Öze dönmek, odaklanmak ve köklenmek” kavramları ile özetliyor Kale Grubu Başkanı ve CEO’su Zeynep Bodur Okyay bu yolculuğu.
Temellerini bu üç kavram üzerine kuran ve gençleri de yanına alarak, sadece “iş veren değil, değer veren” olmayı hedefl eyen Kale’yi şöyle anlatıyor Zeynep Bodur Okyay:
Kökleri koruyarak evrilmek gerekiyor
“Dünyada eşitsizlikler, göçler, dolu dizgin teknoloji ve bunun getirdiği hazırlıksızlık gibi şikayet edecek çok fazla sorun var. Umutsuz olmak kolay, ama ben umudu beslememiz gerektiğini düşünüyorum. 64 yaşında bir kurumuz. İlk günden itibaren üretime odaklandık; çünkü o dönemin ‘yoklar’ ülkesini, ‘var’ etmek gerekiyordu. O günlerde refah; üretmek, üretimi Anadolu’ya yaymaktıysa, bugün bunun bir kısmı hala geçerli. Amacımız, doğduğun ve doyduğun topraklara değer katmak oldu. İnsanların ve kurumların bir amaç doğrultusunda çıpalanması gerekiyor; çünkü değer kaybolunca kök yok oluyor. Her tarafa savrulmaya başlıyorsunuz. Sorunlar da kök nedenden, iyi şeyler de kök nedenden çıkıyor. Dolayısıyla, sizi ayakta tutan, sizi siz yapan değerleri bilmek, fabrika ayarlarına dönmek lazım. Ama tabii ki değişim de kaçınılmaz. Değişimi kabul etmek ve kök nedeni her zaman koruyarak, evrilmek gerekiyor. Biz geçmişten veya bugüne ait iyi örnekleri öne çıkarmayı; bu örneklerle geleceğe ışık tutmayı hedefl iyoruz.”
Lider iyiye doğru gelişimi sağlamalı
“Liderlik dün de bugün de çok farklı değil. İbrahim Bodur, sanayi mayasını Anadolu’da tutturmak için çalıştı; çünkü herkes doğduğu yerde doysun istiyordu. Kooperatif kurdu, herkesin kendi bahçesi olsun istedi. Bugün geldiğimiz noktada, geriye göç yaşanıyor. Büyük şehirler boşalıyor. İnsanlar daha küçük yerlerde, daha küçük yaşamları tercih etmeye başlıyorlar. ‘Kalkınma üreterek olur’ dedi. Bugün, katma değerli üretimin önemini, kendine yeten bir ülke olmak zorunda olduğumuzu görüyoruz. İnsan ruhunun da beslenmesi gerektiğine inandı; sanatla, müzikle ilgilendi. Şiir yazdı, beste yaptı. Bugün, iyi yaşam kavramı her alanda yükseliyor. Dolayısıyla ‘yeni nesil liderlik’ tanımına katılmıyorum. Liderin önceliği; her dönem fikir üretmek, iyiye doğru gelişimi sağlamak ve bunun için cesur, kararlı ve kapsayıcı olmak olmalı. Sorundan değil, sorumluluktan beslenmeli. Aynı zamanda, eylem ve söylem birliği çok önemli, aksi takdirde, güven ve itibar sağlamak da mümkün olmuyor. Sonuç olarak öze dönmek, odaklanmak ve köklenmek gerek. Yani varoluş değerlerini belirlemek, ne istediğine karar vermek ve bunu mümkün olduğunca çok insana dokunacak şekilde yaymak gerek.”
Eleştirmeyelim, mücadele verelim
“COVID-19 için ‘reset’lenme deniyor, ama aslında konfor alanından çıkış anlamına geliyor. Biz video konferans sistemlerini 11 sene önce kurmuşuz ama sadece yurtdışı ile kullanmışız. COVID-19 bize ‘bunu her zaman kullan’ dedi. Yeniliklere kendimizi biraz daha adapte etmemizi sağladı. Bu hayatın kalıcı olduğunu herkesin kabullendiğini görüyorum. Eleştirmeyelim mücadele verelim diyoruz, çünkü yaşadığımız bu salgın son derece kötü olsa da, anlamlı bir dönüşüme evrilebilir. Bu süreçten hiç değişmeden çıkmak sıkıntı olur. İnsanın insana muhtaç olma durumu ortaya çıktı. Dolayısıyla bir ekosistem lazım. Egoist insan, ‘başka türlü düşünmek de gerek’ dedi. ‘Hem kendine, hem çevrene, hem topluma iyi geleceksin, umut aşılayacaksın’ demeye başladı. Bu da, dayanışmayla, kapsayıcılıkla, toplumun ihtiyaçlarına öncelik vermekle, birbirini dinlemekle olacak. Egosistem kısır döngü yaratırken, ekosistem insan odaklı, fayda odaklı döngüler yaratıyor. Bir bütünün parçası olmayı kabul etmek, etki yaratmak gerekiyor. Hiç kimse tek başına çare üretemez, güç birliği, gönül birliği gerekiyor. İş modelimiz olarak da bunu anlatmaya çalışıyoruz. Döngüsel ve iyi işlerin içinde olmak istiyoruz.”
Olumlu ve anlamlı değişim için “İYİ BAK DÜNYANA”
“Dünyayı daha iyi bir yer yapma noktasında özümüze dönerek içimize baktık. "İyi Bak Dünyana" yaklaşımıyla kendi dünyalarımızda başlatacağımız küçük değişimlerin birleşerek, dünyayı iyileştiren anlamlı bir dönüşüm haline geleceğine inanıyoruz. Herkesin değişime kendinden başlaması gerek. Sonrasında her birimizin ailesinde, işinde, mahallesinde, şehrinde, ülkesinde fark yaratabileceğine inanıyorum. Değişimi kendi dünyamızda gerçekleştirip bunda istikrarlı olursak, her bir parça toplandığında bütünden büyük olacaktır. Pozitif etki yaratacak iyi örnekleri çoğaltarak, insanlara umut vermek, rol model olmak mümkün. Tabii ki sorunların farkındayız, ama bunlara karşı panzehir geliştirmeyi ve böylece toplumu dengede tutmayı hedefl iyoruz. Sürdürülebilir ekosistemler için neler gerekiyorsa biz bunu iş modeline, aksiyona döndürelim diye yola çıktık. Bu sürecin dalga dalga yayılmasını istiyoruz.”
Biz egosistemle büyüdük, gençler ekosistemle büyüyorlar
“İşyeri yaşayan bir organizma ve gençler de çok önemli bir zenginlik. Benim dönemim ‘elalem ne der dönemi’ idi, bugün gençler kendilerini gerçekleştirmeye odaklanıyor. Eskiden boş verme riskini alamazdık, bugün gençler deneyiminin peşinden gidiyorlar. Biz egosistemle büyüdük, onlar ekosistemle büyüyorlar. Sürekli iletişimde ve etkileşimdeler. Dünyanın içinde bulunduğu durumda, çözüm üretmek konusunda ortak paydamız çok fazla. Birbirimizi anlamamız gerekiyor. Biz de bu anlamda, gençlerden beslenmeye önem veriyoruz. İhtiyaçlarını, beklentilerini anlayacak çalışmalar yapıyoruz. Bizi sorgulamalarını, bize meydan okumalarını istiyoruz. Karşılıklı sorumluluk alıyor ve karşılıklı besleniyoruz. “Baş olun ama isterseniz soğan başı olun” derdi babam. Gençlerin kendi etki alanlarında değişim öncüsü olmaları için destek veriyoruz. Hayat akışkan ve biz de akışkan enerji ile yola devam etmek istiyoruz.”
Sosyal girişimciler bana birçok küresel liderden daha fazla ilham veriyor
“İbrahim Bodur, sosyal girişimcilik ruhunu barındıran bir insandı. STK etkinliği çok yüksekti, yerel kalkınma hayatında çok önemliydi, göç problemini görmüş ve doğduğu yerde değer yaratmaya öncelik vermişti. Tüm bunları alt alta yazdığımızda, bugünün dünyasında bu bakışın sosyal girişimcilik olduğunu gördük. İbrahim Bodur'un anısını ve değerlerini yaşatmak amacıyla bu yıl beşincisini düzenleyeceğimiz İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik Ödülleri ile dünyaya iyi gelen işleri yapan insanlar can suyu verelim, sayılarının artmasını sağlayalım istedik. Ödül verici olarak anılmak istemiyoruz. Bizim derdimiz ekosistemi büyütmek. Oyunun öznesi; geleceği şekillendirmeye soyunan, ke ndisine verilenlerle yetinmeyip zoru seçen, daha iyi bir dünya tasarlanmasına katkı sağlayan, toplumsal sorunları kendi sorunu gibi görüp çözüm üretmek isteyen bu insanlar, biz değiliz. Onlar, bizi geleceğe taşıyacak ‘kanatlar’, çünkü kök soruna müdahale ediyorlar, umudu yeşertiyorlar. Bana birçok küresel liderden daha fazla ilham veriyorlar, çünkü gerçekçiler. Daha adil ve daha güçlü bir dünya istiyorsak, bu insanların sayısını artırmak gerekiyor.”