Döngüsel ekonomiye geçişte uluslararası ticaret (1)
Döngüsel ekonomiye geçişin en temel hedeflerinden biri iklim değişikliği ile etkin biçimde mücadele edilebilmesi. Küresel çapta sera gazı emisyonlarının azaltılması iklim değişikliğini gerçek anlamda önlemenin en önemli yolu. Güncel verilere göre dünyada her yıl yaklaşık 54 milyar ton karbondioksit eşdeğeri sera gazı salımı gerçekleşiyor. Mevcut teknolojik imkanlarla sera gazı emisyonlarının etkili biçimde azaltılması, emisyonların hangi alanlardan kaynaklandığının belirlenmesi ile yakından ilişkili.
Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından yayınlanan verilere göre, küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık %34’ü enerji kullanımından kaynaklanıyor. Sanayinin sera gazı emisyonları içindeki payı ise %24 olarak hesaplanmış. Tarım sektörü sera gazı emisyonlarının %22’sini oluştururken, ulaşımın toplam içindeki payı %15 seviyesinde. Binalar ise %6’lık bir paya sahip. Ülkemizde ise TÜİK tarafından yayınlanan güncel verilere göre sera gazı emisyonu 564,4 milyon ton seviyesinde. Sektörlere göre emisyon miktarında enerji sektörü %71,3 pay ile ilk sırada yer alıyor. Endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı %13,3 paya sahip. Tarım sektörünün payı %12,8 ve atık sektörünün payı ise %2,6 seviyesinde.
Veriler, sera gazı emisyonlarının hem küresel hem de yerel bazda geniş bir dağılıma sahip olduğunu gösteriyor. Bu durum, iklim değişikliğiyle mücadelede yalnızca tek bir alanda iyileştirme yapılmasının yeterli olmayacağını, tüm sorunların çözümü için çok yönlü önlemler alınması ihtiyacını ortaya koyuyor. Bu kapsamda birçok sektörde yapılacak yenilikler net sıfır emisyon hedefine ulaşma yolunda önemli bir adım olacak.
Atık üretimini en aza indirme ve kaynak kullanımını daha sürdürülebilir hale getirme odaklı geniş tabanlı bir yaklaşım olan döngüsel ekonomi aynı zamanda ticaret ve ekonomik çeşitlilik için de önemli fırsatlar oluşturuyor. Döngüsel ekonomi uygulamalarına olan ilgi arttıkça, uluslararası ticaretin döngüsel ekonomiyi destekleyici standartlar oluşturulması daha da önemli hale geliyor. Bu kapsamda ticaret politikaları döngüsel ekonomi hedefine ulaşma yolunda stratejik bir bileşen olarak değerlendirilebilir.
Birçok ülkede halihazırda döngüsel ekonomiyle ilgili çok çeşitli politikaların uygulandığını görüyoruz. Sürdürülebilir büyümeyi hedefleyen Avrupa Birliği'nin Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın bir parçası olarak 2020 yılında Döngüsel Ekonomi Eylem Planı kabul edildi. 2017 yılında düzenlenen 23. Taraflar Konferansı'nda birçok Afrika ülkesinin katılımı ile Afrika Döngüsel Ekonomi Birliği kuruldu. Japonya, Döngüsel Ekonomi Vizyonu programını 2020 yılında güncelledi. Çin'in 5 yıllık kalkınma planlarında döngüsel ekonomiye ilişkin önemli hedefler bulunuyor. ABD’nin Ulusal Geri Dönüşüm Stratejisi kapsamında döngüsel ekonomi alanında birçok tedbir uygulanıyor. Bu girişimler içinde geri dönüşüm, ürünlerin yeniden kullanımı ve onarımı, atıklar ile ilgili uygulamalar öne çıkıyor.
Diğer yandan döngüsel ekonomiye geçiş için alınan ticaret önlemlerinin uluslararası ticaret üzerinde önemli etkileri bulunuyor. Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) tarafından küresel çapta uygulanan ticaret politikası araçları analiz edilerek hazırlanan “DTÖ Yılsonu Ticaret İzleme Raporu”nda, ticaret kısıtlamalarının küresel ticaret üzerinde baskı oluşturmaya devam ettiği belirtilmekte. Ekim 2022 – Ekim 2023 arasını kapsayan dönemde özellikle ihracat tarafında uygulamaya koyulan ticaret kısıtlamalarında yaşanan artışa vurgu yapılıyor. Bu dönemde ticareti kısıtlayıcı politika araçlarının etkilediği toplam ticaret hacmi 337 milyar $ olarak gerçekleşti. Döngüsel ekonomi açısından değerlendirildiğinde özellikle atıkların dış ticareti önemli bir tartışma konusu olarak karşımıza çıkıyor.
Ayrıca son dönemde yaşanan iklim olayların uluslararası ticarete etkilerini açık biçimde hissediyoruz. Atlas Okyanusu ile Büyük Okyanus'un bağlantı noktası olan Panama Kanalı'nda yaşanan çevresel sorun buna en çarpıcı örneklerden biri. Kuraklık nedeniyle kanaldan günlük gemi geçişi büyük ölçüde azaltılmış durumda. Bu gelişmeler uluslararası ticarette sevkiyat sürelerini ve maliyetleri olumsuz etkiliyor. Bu açıdan değerlendirildiğinde, gerekli önlemlerin zamanında alınmaması durumunda iklim değişikliği nedeniyle uluslararası ticaretin çok daha olumsuz etkilere maruz kalma riski bulunuyor.
Günümüz toplam ekonomik faaliyetleri içinde döngüsel ekonomik çözümler oldukça sınırlı bir paya sahip. Küresel ekonominin yalnızca %9 oranında döngüsel özellikte olduğu tahmin ediliyor. Ülkelerin döngüsel ekonomik uygulamalara yönelik ilgisi ise her geçen gün artıyor. Döngüsel ekonomi yaklaşımına olan ilgi arttıkça, ticaret politikalarının döngüsel ekonomi hedefleri göz önünde bulundurularak tasarlanması, giderek daha fazla uzman tarafından dile getirilen bir konu. İçinde bulunduğumuz dönemde artık ticaret politikalarının döngüsel ekonomi yaklaşımlarıyla uyumlu hale getirilmesi bir ihtiyaç halini aldı. Dünyanın pek çok bölgesinde refah artışı sağlayan ve yoksulluğun azaltılmasında katkısı bulunan uluslararası ticaretin, döngüsel ekonomiye geçiş sürecinin tüm dünyada yaygınlaşmasında kritik bir rol üstlenmesi mümkün.