Dönem sonunda kur uygulamalarındaki açmazlar
Nusret AYYILDIZ – Bağımsız Denetçi – Kamu Gözetimi Kurumu Eski Uzmanı
Son zamanlarda gündemimizden düşmeyen en önemli konu belki de döviz kurları. Ülke olarak kurla yatıp kurla kalkıyoruz. Döviz borcu olanlar, döviz varlıkları olanlar, elde Türk Liraı tutarak acaba treni kaçırdık mı diye düşünenler…
Anlayacağınız herkesin gözü döviz kurlarında.
Hanehalkının dahi bu denli ilgilisini çeken döviz kurları elbette en çok şirketlerimizi etkiledi. Yapılan bütçeler, tahminler ve projeksiyonlar yerle bir halde. Bu belirsizlikler altında tez zamanda bitse de gitse dediğimiz 2021 yılının sonu geldi çattı. Bunca belirsizlik yetmiyormuş gibi buna bir de yıl sonunda bağımsız denetimden geçmiş finansal tablolarda hangi döviz kurunun kullanılacağı belirsizliği eklendi.
Konudan biraz uzak olanlar “Nasıl yani ilk defa finansal tablo sunmuyoruz ya! Yıl sonu kullanacağımız kur zaten belli.” diye düşünebilirler.
O zaman müsaade ederseniz soru ve cevap şeklinde ilerleyelim;
“Yıl sonunda hangi kuru kullanıyorsunuz?”
Yanıt genellikle “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından 31 Aralık’ta ilan kuru kullanıyoruz.” şeklinde,
Bir soru daha ekleyelim “Peki, Resmî Gazete’de yayımlanan hangi kuru kullanıyorsunuz? Alış kurunu mu, satış kurunu mu?”
Bu sorunun yanıtı da genellikle “Tabi ki alış kuru.” şeklinde.
İşte Kamu Gözetimi Kurumu da (KGK) kur konusuna bu yanıtları alınca konuya açıklık getirmek adına bir duyuru yayımladı. Duyuruda kapanış kuru olarak TCMB tarafından Resmî Gazete’de 31 Aralık tarihinde ilan edilen yerine doğrudan TCMB tarafından 31 Aralık tarihinde internet sitesinde ilan edilecek kurların kullanılacağı ayrıca varlıkların alış kurundan, yükümlülüklerin ise satış kurundan çevrilerek raporlanması gerekliliği ifade edildi.
Duyuru metni açık ve net bir biçimde ele alınmış olsa da birçok soruyu beraberinde getirdi. İsterseniz akıllardaki sorular neler ve bu sorulara nasıl yanıt bulabiliriz birlikte ele almaya çalışalım.
Neden 31 Aralık Kuru?
Konu TFRS’ler ve BOBİ FRS açısından ele alındığında kapanış kuru raporlama dönemi sonunda geçerli spot kur olarak değerlendirilir. Dolayısıyla hesap dönemi 31 Aralık’ta sona eren bir şirkette dönem sonu kuru olarak 30 Aralık kurunun kullanılmasının ilgili standartlar açısından doğru bir uygulama olmadığı sonucu aşikâr. KGK da yapmış olduğu duyuruyla birlikte bu noktaya temas ederek hatalı olarak gördüğü uygulamadan vazgeçilmesi gerekliliğini ele aldı.
Aslında buraya kadar her şey normal ancak duyuruda ele alınan varlıkların alış kurundan, yükümlülüklerin ise satış kurundan çevrilmesi gerekliliği kısmı uygulamada şirketlerimizi oldukça zorlayacak bir konu olarak dikkat çekti.
Bütün Varlıkların Alış Kurundan, Yükümlülüklerin Satış Kurundan Değerlenmesi Ne Kadar Doğru?
Yabancı para cinsinden gerçekleştirdiğimiz iş ve işlemlerde belirli tutarlarda kur marjına katlandığımız hususu bir gerçek. Ancak uygulamada döviz cinsinden borçlarımızı yine döviz cinsinden olan varlıklarımızla yerine getirebileceğimiz gibi üzerinde anlaşmaya varılan belirlenmiş kurlar üzerinden de iş ve işlemler gerçekleştirebilmemiz söz konusu. Böyle bir durumda alış ve satış kuru arasındaki kur marjına zaten katlanmayacak olan şirketin varlıklarını alış kurundan, yükümlülüklerini ise satış kurundan çevirmesinden kaynaklı boş yere alış-satış kuru marjı kadar bir kar veya zarar çıkacaktır.
Şirketlerin ve bağımsız denetçilerin çoğu bu gerçek olmayan karın ya da zararın tahakkukunun yapılmaması gerektiği yönünde hem fikir. Ancak düzenleyici otoritenin de bu yönde bir duyurusu mevcut. Ne yapalım dersiniz?
Eğer şirket nakit yönetiminin bir parçası olarak döviz cinsinden varlıklarıyla döviz cinsinden yükümlülüklerini ödemeyi planlıyor ve bu işlemlerin zamanlamasını ayarlayabiliyorsa aynı kurun kullanmasında herhangi bir sakınca olmadığı kanaatindeyim. İlave olarak sözleşmede taraflarca belirlenmiş bir kurun olması durumunda belirlenen bu kurun kullanılmasında da herhangi bir aykırılık söz konusu olmayacaktır.
Yukarıdaki gibi bir nakit yönetiminiz yok ve sözleşme kapsamında belirlenmiş kurlar da söz konusu değilse o zaman KGK’nın duyurusunda belirttiği üzere alış ve satış kurunu ayrı ayrı ele almanız gerekecektir. Bunu yaparken de ilavece önemlilik seviyesini de göz önünde bulundurmanızı öneririm.
Peki Finansal Tabloları Farklı Yabancı Para Birimine Hangi Kurdan Çevireceğiz?
Finansal tablolarımızı farklı bir para biriminden sunmak isteyebiliriz. Bu noktada alış ve satış kuru gibi iki farklı kurdan ziyade çevrim işlemlerini tek bir kapanış kuru üzerinden gerçekleştirebilmemiz söz konusu. Bu kısım için uygulamada herhangi bir belirsizlik yok.
Asıl konu, “Bu yıl ortalama kur kullanmak ne kadar doğru?”
TMS 21 kar veya zarar tablosu kalemleri açısından kolaylık sağlanması adına ortalama kurun kullanılmasına müsaade eder. Ancak öyle bir yıl geçirdik ki 2020 yılı sonunda USD efektif alış kuru 7,4142 iken, 2021 yılı içerisinde 18 TL’leri aştığını gördük, hatta aynı gün içerisinde %10’un üzerinde değişimler gözlemledik. 2021 yılının ilk altı ayındaki USD ortalama kuru 8,0442 iken, yıl sonu itibarıyla yılın ikinci yarısındaki ortalama kur ise yaklaşık 10,9969 olarak gerçekleşecek gibi görünmekte.
Böyle bir ortamda yıllık ortalama kur üzerinden çevrim yapılmasının ne kadar doğru olacağını takdirlerinize bırakmak isterim.
Uygulama Geçmişe Dönük Düzeltme Gerektirir Mi?
Finansallarımızı 31 Aralık kuruna göre düzenledik, alış ya da satış hangi kuru kullanmamız gerektiğine karar verdik. Soru işaretleri bitti mi? Elbette hayır. Bu değişiklikleri karşılaştırmalı yıllara da uygulamalı mıyız? Duyuruda bu konuyla ilgili de bir açıklık söz konusu değil.
KGK bu duyuru metniyle birlikte yeni bir düzenlemeden ziyade sahadaki gözlemleri neticesinde yanlış yapıldığını düşündüğü bir uygulamaya dikkat çekti. Bu duyuruyla 2021 yılı hesap dönemi sonu itibarıyla uyum sağlanmasının amaçlanmak istendiği kanaatindeyim.
Aramızdan bazıları “O zaman karşılaştırılabilirlik ilkesine ne oldu?” diye sorabilirler. Aslında önceki dönem 30 Aralık kurunu kullansak dahi önceki yılımız karşılaştırılabilirlikten çok da uzak değil. Çünkü finansal tablolarda kullandığımız kurları zaten finansal tablo dipnotlarımıza açıklıyoruz. Yani hangi tarihteki hangi kuru esas aldığımız zaten belli olduğu için sorun olmayacaktır.