“Dondurmalı sinema”lardan bugüne…

Faruk ŞÜYÜN
Faruk ŞÜYÜN ODAK

Çocukluğumdan beri sinemaya düşkünüm düşkün olmasına da itiraf etmeliyim ki o beyazperdeyi, yazın açık hava sinemalarında bir başka severim. Hâtıralarım hâlâ tazedir ve zaman zaman anımsar, gülümserim: Büfenin çırağının sıra aralarında şişelere açacağı sürte sürte dolaştırarak sattığı Fertek ve Olimpos gazozları, arada bir gökyüzünde bakarak parıldayan yıldızları seyretmek, tahta sıralarda rahat oturabilmek için taşınan minderler, film öncesi hoparlörlerden yükselen zamanın en popüler şarkıları, çekirdek çıtlatma daha neler neler var anı dağarcığımda…

En sevdiğim yazarlardan Oktay Akbal’ın 1949’da yayınlanan “Aşksız İnsanlar”ındaki “Dondurmalı Sinema” öyküsünü şu pandemi günlerinde bir kez daha okurken o yılları düşündüm… Çok sonraları izleyeceğim “Cennet Sineması”ndakine benzer büyülü bir dünyada yaşardık sinemalarda. Zaten Akbal da daha öykünün girişinde “Hikâyemin bugünün insanlarına bir masal gibi geleceğini biliyorum. Ama ben bu masalın içinde yaşadım” demiyor mu?!

O, savaş yıllarını anlatıyordu; benim birkaç satırla anımsatmaya çalıştığım cennet sinemam 70’lerde geçiyor… Oktay Akbal’ın hikâyesinin konusu kısaca şöyle:

Mahalledeki iki sinemadan biri, sıcak yaz günlerinde müşteri çekebilmek için, bir bilet alana bir bardak da şerbet ikram etmektedir. Bunun üzerine diğer salonun sahibi de bir bilet alana bir külah dondurma vermeye başlayacaktır.

Bilmiyorum bugün dondurma veya şerbet ya da muadillerini veriyorlar mı, ama son günlerde yaz sinemaları haberlerini okudukça bu salgın günlerinde yine gülümseyebiliyorum. Size de yazayım, belki katılmak istersiniz kimilerine. İşte o etkinliklerden bazıları:

Yapı Kredi bomontiada “Açık Havada Sinema” günlerinde 26 Ağustos Çarşamba günü saat 21:00’de, yönetmen Lenny Abrahamson'ın İngiliz punk grubu The Freshies'in üyelerinden ilham alan 2014 yapımı “Frank” filmi var. 2 Eylül Çarşamba günü ise İtalyan yönetmen Paolo Sorrentino'nun, 76. Akademi Ödülleri’nde Yabancı Dilde En İyi Film Oscar'ını kazanan Muhteşem Güzellik (The Great Beauty) filmi gösterilecek. Sosyal mesafe kurallarına uygun şekilde düzenlenen Avlu’da her gösterimde toplam 70 seyirci ağırlanacak. İzleyiciler, gösterim günlerinde saat 19.30 itibariyle alanın girişinde kendi ve bir misafiri adına isim yazdırabilecekler. Kişi sayısı tamamlandığında alana daha fazla seyirci alınmayacak. Açık hava sinemasına katılım ücretsiz.

D-Marin Deniz Filmleri Festivali, D-Marin Turgutreis’te bir kez daha perdelerini açacak. Bu yıl beşincisi düzenlenen festival, 27-30 Ağustos tarihleri arasında dört gece dört ayrı film gösteriminde açık havada yıldızların altında film ve denizseverleri buluşturacak. Festival programında sırasıyla Finest Hours (Zor Saatler), Legend of 1900 (1900 Efsanesi), In The Heart of The Sea (Denizin Ortasında) ve Dunkirk yer alacak. Ücretsiz gösterimler her gece saat 21:00’de başlayacak. Gösterimler öncesinde pandemi önlemleri sebebiyle konuklar açık hava sinemasına ateş ölçümü yapıldıktan sonra maskeleriyle kabul edilecek; sosyal mesafe korunarak yerlerine alınacak.

AçıkhavADA Sinema, en çok izlenen yerli ve yabancı yapıtları Büyükada’da sinemaseverlerle buluşturmaya devam ediyor. “Amélie”, “Çılgın Max: Öfkeli Yollar/Mad Max: Fury Road” filmleri 21, 22 Ağustos’ta Büyükada Tarihi Arabacılar Meydanı’nda izleyicilerle buluşacak. Yaz boyunca her perşembe, cuma ve cumartesi günleri düzenlenen film gösterimleri, saat 21.00’de başlıyor.

İstanbul Modern Sinema, Türk Tuborg A. Ş’nin katkıları ve Eye Filmmuseum işbirliğiyle gerçekleştirilen “Yaz Havası” adlı film seçkisini çevrimiçi olarak sinemaseverlere sunuyor.

Programda, erken dönem sinemadan kısa film örneklerinin yanı sıra Theo van Gogh’un, Heere Heeresma’nın çok satan romanından uyarladığı “Sahilde Bir Gün” adlı uzun metrajı yer alıyor. Şablon yöntemiyle boyanmış “Güneşli İspanya”da (1912) filminde ise kamera önünde dans eden çiftler, yelpazesiyle poz veren kadınlar beliriyor. Bu iki filme de besteci ve müzisyen Başar Ünder’in özel olarak ürettiği orijinal müzikler eşlik ediyor. Walt Disney’in yönettiği nadir filmlerinden biri olan, animasyonla canlı çekimin, gerçekle düşün iç içe geçtiği “Alice’nin Denizdeki Günü” (1924) ise, Alice ve köpeğinin bir yaz günü geçen macerasını takip ediyor. Bir deniz kenarında, parkta, balkon veya bahçemizde sıcak yaz gecelerini yaşayarak elektronik aletlerimizden izleyebileceğimiz “Yaz Havası” filmleri, 27 Ağustos’a kadar müzenin web sitesi üzerinden yayınlanıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Hamburg izlenimleri 22 Kasım 2024
Benim Yalvaç’ım(*) 01 Kasım 2024