Donbass’la başlayıp, NATO ile bitirmek
Churchill’in o ünlü sözü yine gerçek oluyor;
“ABD her zaman doğrusunu yapar; Diğer her türlü yanlış alternatifi denedikten sonra…”
Washington’daki Biden yönetiminin Ukrayna krizinde hala yanlışta direnmekte ısrarlı bir imaj ortaya koyuyor. Ve Biden’ın, Batı’daki müttefiklerini konsolide etmek üzere kullanmaya çalıştığı Ukrayna krizinde, NATO ittifakı çatırdıyor.
Nasıl mı?
Ukrayna’daki Donbass ayrılıkçı bölgesi üzerinden başlayan kriz, Moskova’nın diplomatik hamleleriyle NATO’nun genişlemesi konusunda pazarlığa dönüşmüş durumda.
BATI İTTİFAKI’NDA ÇATLAK BÜYÜYOR
ABD’nin Rusya’ya yönelik müttefikleriyle birlikte kurmaya çalıştığı baskı politikası işlemiyor. Almanya mesela; Kendisi NATO çerçevesinde Ukrayna’ya ağır silah göndermemekle kalmadı. Estonya’nın Ukrayna’ya ağır silahlar göndermesine de, silahların Alman menşeli olduğu gerekçesiyle izin vermedi. Berlin’de duruma genel bakışı özetleyen olay ise, Alman Donanma Komutanı’nın Rus Lideri Putin’in politikalarını uluorta övmesi oldu. Alman Komutan’a apar topar istifa ettirildi ama sözleri Berlin’deki mevcut atmosferi yansıtması açısından hafızalara kazındı.
Fransa da NATO’nun Ukrayna üzerinden Rusya ile bir çatışmaya girmesine sıcak durmuyor.
ABD’nin “olası bir savaşa ihtimaline karşı” Kiev Büyükelçiliği’ndeki personelinin ailelerini geri çekme hamlesi de Batı İttifakı’nı konsolide etmek konusunda işe yaramadı; Avrupa Birliği’nin Dış İlişkiler temsilcisi Josep Borrell, AB ülkelerinin Washington yönetiminin attığı bu adımı “dramatik” olarak nitelendirerek, Rusya ile görüşme süreci devam ederken diplomatik personelin ailelerini tahliye etmeye gerek duymadıklarını açıkladı. ABD’yi sadece, Rusya’ya karşı Batı ittifakında kimi zaman Washington’dan bile daha şahin bir politika izleyen İngiltere izledi.
KARŞILIKLI ASKERİ YIĞINAK
Rusya bir yandan diplomasi masasında el yükseltirken, diğer yandan da Ukrayna sınırına askeri yığınağa devam ediyor. Moskova son olarak krize yakın müttefiki Belarus’u da dahil etti. “Ortak tatbikat” adı altında Ukrayna’nın kuzey komşusu Belarus’a Rus savaş uçaklarını konuşlandırdı.
ABD’nin ise Ukrayna’ya son dönemde gönderdiği silah miktarının 90 tonu bulduğuna ilişkin haberler yer alıyor uluslararası basında. Washington yönetimi ayrıca, Almanya’nın aksine Estonya gibi bölge ülkelerine ellerindeki Amerikan menşeli silahları Ukrayna’ya aktarma izni de verdi.
Batı ittifakı şubat ayında ise Akdeniz’e Neptune Saldırısı 22 tatbikatına hazırlanıyor. Moskova yönetimi Suriye üzerinden Akdeniz’de etkinlik kurmaya çalışırken, Amerikan yönetimi de, USS Harry S Truman uçak gemisini de göndereceğini açıkladığı NATO tatbikatı ile “gövde gösterisine” hazırlanıyor.
TÜRKİYE’NİN ARABULUCUĞU SÖZ KONUSU DEĞİL; BELKİ EV SAHİPLİĞİ…
Rusya ile AK Parti hükümeti döneminde karmaşık bir ilişki geliştiren Türkiye ise konu hakkında ikirciklik bir politika izliyor;
Bir yandan Ukrayna’ya silah satmaya devam ederken, -Türk SİHA’ları Kiev yönetimi tarafından bizzat Donbass’ta kullanıldı- diğer taraftan Rusya ile Ukrayna arasında arabuluculuktan bahsediyor AK Parti hükümeti.
Türkiye’nin Ukrayna ile Rusya arasında oynamaya çalıştığı “arabuluculuk” rolü ise işleyecek gibi durmuyor. AK Parti hükümeti böyle bir rol üzerinden –tıpkı Kabil hava limanının güvenliği konusunda olduğu gibi- Washington’daki Biden yönetimi ile iletişim kurabileceğini hesaplarken, Moskova’nın sürekli “hayır” yanıtı ile karşılıyor.
Ankara’nın arabuluculuk arayışının Moskova tarafından sürekli reddedilmesinin nedeni ise, Rusya’nın konuyu Ukrayna ile ikili bir mesele olarak görmemesinden kaynaklı. Donbass krizinin “Ukrayna’nın iç işi” olduğunu savunmaya devam eden Putin yönetimi, bir yandan buradaki ayrılıkçı hareketi desteklerken, diğer yandan da konunun “uluslararası arenada çözülmesi gerektiğini” vurguluyor.
Ankara bu olguyu okuyabilse, aslında rol oynamak için bir şansı olabilir; “arabulucu” olarak değil, AGİT gibi hem tüm Batı ittifakının, hem de Rusya ve Ukrayna’nın tümünün üye olduğu bir uluslararası kuruluş çatısı altında düzenlenecek toplantıya ev sahibi olabilir Ankara.
Ancak AK Parti hükümetinin ısrarla vazgeçmediği “Rusya ile Ukrayna arasında arabulucu olalım” retoriği bu olasılığı da boşa düşürüyor.
Sıcak günler kapıda…