“Dolarizasyonu bitireceğiz!” ama nasıl?
Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun geçen haftaki Enflasyon Raporu sunumundan medyada öne çıkan başlık “Dolarizasyonu bitireceğiz” sözleri oldu. Bu açıklamanın üzerine hemen tartışılması gereken sorular ise “Ne kadar dolarizeyiz?” ve “Dolarizasyon nasıl bitirilir?” olmalı.
Ne kadar dolarizeyiz?
Dolarizasyon halkın alışveriş yaparken, tasarruf ederken ya da bir sözleşme imzalarken Türk lirası yerine yabancı para kullanmasıdır. Türkiye’de mevduatların yüzde 40’ı Türk lirası cinsinden, yüzde 41’i yabancı para ve yüzde 19’u ise dövize endeksli bir tasarruf aracı olan Kur Korumalı Mevduat (KKM) cinsinden tutuluyor. Her ne kadar ekonomi yönetimi KKM’nin bir TL mevduat olduğunu ısrarla vurgulasa da bana ve birçok ekonomiste göre KKM dövize endeksli bir enstrümandır ve dolarizasyonun bir unsurudur. Bu nedenle, Türkiye’de mevduatların yüzde 40’ı TL cinsinden ve geri kalan yüzde 60’ı ise ya dövize endeksli ya da döviz cinsindendir. Ve geçmiş ile karşılaştırıldığında bu oran çok yüksektir. Mesela 2014 yılında mevduatların yüzde 60’ı TL ve geri kalanı dövizmiş. Dolayısıyla Türkiye’de bir gerçekleşmekte olduğu belirtilen “liralaşma”yı son dönem de dahil olmak üzere görmek mümkün değildir. Aksine yıllar itibariyle yüksek oranda dolarizasyonun hüküm sürdüğü bir ekonomi haline gelmişiz. Türkiye’de yabancı para vadeli ve vadesiz mevduatların geniş para arzı M2 içindeki payı da dolarizasyonun geldiği boyutu gösteriyor. Kısacası, “Ne kadar dolarizeyiz?” sorusunun yanıtı “Oldukça dolarizeyiz”dir.
Dolarizyon nasıl bitirilir?
Venezuela Devlet Başkanı Maduro’nun daha önceki yazılarımda da kullandığım bir sözüdür. Diyor ki; “Dolarizasyon o kadar da kötü bir şey değil. İtiraf ediyorum; bunu söylemek bir günah ve ben de bir günahkârım”. Maduro işi çözmüş aslında. Dolarizasyonun sorunlu ekonomilerin var olan sorunlar karşısında geliştirdikleri bir reaksiyon ve kaçış olduğunun farkında.
Dolarizasyon ülkedeki makroekonomik istikrarsızlığın bir sonucudur. Bu sorunlara çözüm getirmeden sermaye kontrolleri ya da bazı metazori yönetmelerle dolarizayon ile baş etmek mümkün değildir. Kalkışıldığında ise ikili piyasalar oluşur; karaborsalar doğar. Dolarizasyonu bitirmenin tek yolu vardır; o da milli paraya itibar ve cazibe kazandırmaktır. Bu da makroekonomik istikrar, güçlü bir kurumsal yapı ve güvenin tesis edilmesi ile mümkündür. Fiyat istikrarının sağlanması ve gerçekçi bir faiz politikası uygulanması gerekir. Dolarizasyonun ana nedeni enflasyonun yüksekliği ve inatçılığıdır. TL’nin gelecekteki alım gücünün belirsiz olması ekonomideki aktörleri TL tutma ya da fiyatlama yerine dolar ve Euro’ya yöneltir.
Negatif reel faiz TL’den kaçışı hızlandırdı
Türkiye’de son iki yıldır parasını TL mevduata yatıranlar uygulanan negatif faiz politikası ile cezalandırılmaktadır. Dolarizasyonun artmasının arkasında yatan hikâyelerden biri de bu durumdur. TL’ye ve verilen sözlere güvenip tasarruflarını TL mevduata yatırıp yüksek enflasyon karşısında reel olarak kaybedilen bir ülkede “dolarizasyonu bitireceğiz” açıklaması şüpheyle karşılanır.
Merkez Bankası’nın öngörülerinin gerçekleşmediği, hedeflerin anlamını yitirdiği bir ortamda liralaşama yani “ters dolarizasyon” olmaz. Merkez Bankası’nın bizzat kendisinin geçmişte defalarca vurguladığı gibi “Fiyat istikrarı odaklı sıkı para politikasının sürdürülmesi başta enflasyon, enflasyon beklentileri ve döviz kuru beklentileri olmak üzere yabancı para mevduat tercihini etkileyen tüm unsurlar açısından kritik öneme sahiptir. Ters dolarizasyon eğiliminin devam etmesi için sağlam para ve maliye politikalarının uygulanması ve bu politikalara duyulan güvenin artması gereklidir.“
Uzun sözün kısası; seçimden sonra göreve gelecek yeni yönetimin bir önceliği de liraya istikrar ve itibar kazandırmak olmalıdır.