Doların gülümsemesi ve portföy tercihleri…
Ekim ayını doların güçlenmeye başladığı ve gelişmekte olan ülke paralarında satış baskısının arttığı bir ortamda bitiriyoruz. Enflasyonda yukarı, büyümede aşağı yönlü küresel sinyallerin arttığı ortamda dolar yeniden gülümsemeye başladı.
Doların yeniden gülümsemeye başlamasını henüz risk iştahında olası bir bozulmanın işareti olarak görmüyoruz. ABD ekonomisinin dünyaya göre pozitif ayrışması ve Fed’in faiz artışlarına daha önce başlayacak olması doların güçlenmesini destekliyor.
Merkez bankalarının enfl asyondaki yükselişi geçici gördüğü, reel faizlerin negatif olduğu mevcut ortam hisse senedi piyasalarını desteklemeye devam ediyor. Büyüme cephesinden gelen yavaşlama sinyallerini büyüme döngüsünde sona geldiğimizin işareti olarak okumuyoruz. Salgının kontrol altına alınması ile büyümenin yeniden hızlanmasını bekliyoruz.
Ancak doların güçlenmesi gelişmekte olan ekonomiler için iyi haber değil. Son 25 yıllık verinin incelenmesi gelişmekte olan ülke varlıkları ile ABD Dolarının güçlenmesi arasında negatif bir ilişki olduğunu gösteriyor.
Fed’in faiz artırması ve 10 yıllık tahvillerdeki artış ile gelişmekte olan ülke varlıkları arasında tutarlı negatif bir ilişki yok. Ancak doların güçlenmesi ile gelişmekte olan varlık fiyatlamaları arasında tutarlı ve güçlü bir negatif ilişki bulunuyor.
Türkiye varlıkları için durum maalesef daha kötü. Fed faiz artışı, 10 yıllık ABD tahvil faizleri ve doların güçlenmesi ile Türkiye varlıkları arasındaki negatif ilişki gelişmekte olan ülkelere göre daha sert oluyor.
Bu kez durum daha farklı olur mu? Emin değiliz. Ekonomi yönetiminden gelen sinyaller erken seçim sathına girdiğimizi ve önceliğin büyümeye verileceğine işaret ediyor.
Destekleyici gelirler politikası, genişleyici finansal koşullar kısa vadede hızlı büyüme ve yüksek enflasyonun devam etmesiyle sonuçlanacak. Bu ortamda tasarruf sahibinin önünde servetini korumak için üç seçenek var: (i) Devlet ve özel kesim Eurobondları ile döviz varlıklarını artırmak; (ii) Türk Lirası verim eğrisinde uzun vadeye kayarak finansal baskılamadan kaçmak; (iii) Hisse senedi, gayrimenkul gibi reel varlık alarak kendini sermaye kazancına oynamak.
Geçmiş veri risk iştahında sert bir bozulma olmadıkça bireysel yatırımcıların ilk ve son tercihe yöneldiğini gösteriyor. Türk Lirasında kalmak zorunda olan kurumsal yatırımcılar ikinci tercihe yöneliyor. Bu kez de benzer bir tablo bekliyoruz. Dolayısıyla dolar küresel olarak güçlenirken, Türk Lirasının dolar kaybettiği ve borsanın yükselmeye devam ettiği bir tablo görebiliriz.