Dolar yağmuru bize de yarar mı?

Osman ULAGAY
Osman ULAGAY DÜNYA GÖZÜ

Ülkelerini kimseye hesap vermek zorunda olmayan birer hükümdar gibi yönetmek isteyen otoriter-popülist liderler arasında Başkan Trump’ın özel bir yeri var benim gözümde ve gönlümde. Bunun nedeni çok açık sözlü olması, her aklına geleni paldır küldür söylemesi. Koronavirüs krizi nedeniyle her akşam basın toplantısı düzenleyerek duruma ne kadar hakim olduğunu göstermek isteyen Trump önceki akşamki basın toplantısında, başında bulunduğu federal hükümetin kesin otoriteye sahip olduğunu söyledi, “ABD Başkanı olan kişi mutlak otoriteye sahiptir”, dedi. Yani ülkeyi bir kral gibi yönetmek istediğini itiraf etmiş oldu.

Başta New York Valisi Andrew Cuomo olmak üzere bazı eyalet valilerinin, salgın nedeniyle uygulanan sokağa çıkma yasağını başlatma ve sona endirme yetkisinin anayasada kendilerine bırakılmış olduğunu hatırlatması Trump’ı böyle konuşmaya itmişti. Trump’ın açıklaması üzerine CNN’e bir açıklama yapan New York Valisi Cuomo, “ABD Başkanı mutlak otoriteye sahip değildir. Bu ülkede bir anayasa var ve anayasada krala yer yok”, dedi.

Virüs paniği dolar yağdırdı

Biliniği gibi Trump, virüs salgını tehdidini ilk önce tamamen hafife alarak geçiştirebileceğini sanmış, bu yüzden salgına karşı alınacak önlemlerin alınması gecikmiş ve ABD salgının merkez üssü haline gelmişti. Öncelikli hedefi Kasım ayında yapılacak başkanlık seçimini kazanmak olan Trump, sokağa çıkma yasağının uygulanmasına da ekonomiyi durduracağı gerekçesiyle önce karşı çıktı. Sokağa çıkma yasağı ancak ateş bacayı sardıktan sonra uygulamaya girdi ve ekonomi durma noktasına geldi.

Trump’ın korktuğu olmuş, başarısının simgesi olarak gördüğü ABD borsalarındaki tırmanış yerini bir çöküşe bırakmıştı. Trump bu çöküşün kalıcı olmasını önlemek ve ekonomideki tahribatı en aza indirmek için hemen 2,2 trilyon dolarlık bir ekonomiye destek paketi hazırlattı. Faizleri düşürmeye devam eden ABD Merkez Bankası (Fed) de 2,3 trilyon dolarlık bir menkul kıymet alımı penceresi açtı ve riski yüksek tahvilleri bile satın almaya başladı. Fed ayrıca kredi riski yüksek olmayan ülkelerin yararlandığı bir dolar swapı olanağını da devreye soktu.

Öte yandan sokağa çıkma yasağını ABD’den çok önce uygulamaya koyan Asya ülkeleriyle onları izleyen Avrupa ülkelerinde de ekonomik hayat durma noktasına gelmiş ve bu ülkelerde de benzeri görülmemiş büyüklükte ekonomiye destek paketleri uygulamaya konmuştu. Bunlarla birlikte açıklanan desteklerin toplam büyüklüğü 7,5 trilyon doları buluyordu.

Dünya ekonomisindeki zorunlu duraklamanın kalıcı kayıplara yol açmaması için başlatılan bu destek yağmuruna Uluslararası Para Fonu da (IMF) bir katkı yaptı ve başta ‘Yükselen Pazar’ ülkeleri olmak üzere ihtiyaç duyan ülkelere en az 100 milyar dolarlık bir destek penceresi açtı. IMF’nin fazla koşul dayatmadan sağladığı bu destekten yararlanmak isteyen ülke sayısı 85’i aştı.

Türkiye yağmurdan pay alabilir mi?

Virüs salgını dünyada benzeri görülmemiş bir para yağmuruna yol açarken Türkiye’yi yönetenler, adeta başka bir dünyada yaşamakta olduklarını göstermek için “Biz Bize Yeteriz” sloganını benimsedi ve virüs salgını nedeniyle ağır derbe yiyen ülke ekonomisinin ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak bir destek paketi açıkladı.

Bu arada 2018’de ekonomide son sözü söyleyenlerin inatçılığı nedeniyle ağır bir kur darbesi yiyen Türk Lirasının değer kaybı son dönemde yeniden hızlanmış, rezerv kaybı bile bunu önleyememişti. Türkiye’nin bu yıl için yapması gereken dış ödemelerin 170 milyar doların üzerinde olduğu hatırlandığında, Türkiye’nin dünyadaki para yağmurundan yararlanma ihtiyacının hiç de az olmadığını görmek hiç de zor değildi.

O halde neden bu yola girdi Türkiye?

Acaba Türkiye’nin bugünkü yönetim tarzıyla ve izlediği politikalarla dünyadaki para yağmurundan anlamlı bir pay almasının çok zor olduğunu bildikleri için mi “Biz Bize Yeteriz” sloganını benimsiyor Türkiye’yi yönetenler, “IMF’den destek almayız” derken aslında karanlıkta ıslık mı çalıyor?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar