"Dolar sadece Amerikalıların parası değil.."
Herkes Euro/Dolar paritesinin neden güçlendiğini soruyor. Bunun cevabını vermeden önce Dolar'ın yatırımcılar için ne ifade ettiğini analiz etmek lazım.
Dolar, ABD vatandaşlarının parası olarak tarif edilse de pratikte böyle değil. Dolar Amerika Birleşik Devletleri'nin ihraç ettiği uluslararası kabul görmüş bir değer ölçütü. Dünyada herkes borcunu, alacağını, varlığını, zararını ya da servetini dolar cinsinden ölçüyor. Dolayısıyla risk iştahı azaldığı zaman varlıklarını satıp Dolara geri dönüyor. Çünkü en likit yatırım aracı ABD Doları. Herhangi bir ülkede cüzdanınızda bulunan Dolar ile ödeme yapmanız mümkün. Genel kabul görmüş değiş tokuş aracı olarak da tarif edilebilir.
Eğer dünyada ve özellikle Amerikan Ekonomisinde işler iyi gidiyorsa, yatırımcılar elindeki ABD Doları’nı satıp yatırım araçlarına geri dönüyorlar. Bu sebeple Euro/Dolar paritesi tekrar yükselmeye başlıyor. Kasım ayında paylaştığım raporlarda "paritenin tekrar 1.05 seviyelerini test etmesi mümkün" şeklinde yorum yapmıştım.
"İhracat İçin Olumlu Ama..."
ABD Ekonomisinden enflasyon, istihdam ve ekonomik faaliyetler ile alakalı beklenmedik olumlu gelişmeler olunca Fed daha önce belirlemiş olduğu katı faiz politikasından vazgeçti. Bu sebeple yatırımcıların risk iştahı geri döndü. Parite yükseldi. Etrafımızda bulunanların "ABD Ekonomisi iyi giderken neden Euro Dolara karşı değer kazanıyor" sorusunun cevabını böylece vermiş olduk. Eğer ECB faiz artışlarına Fed'den daha güçlü şekilde devam ederse paritenin daha da yükselmesini bekleyebiliriz.
Böyle bir gelişmenin özellikle ihraç pazarlarında sorunlar yaşanmaya başlamışken Türkiye'nin cari açığına olumlu etki yapacağı aşikar. Ancak yeterli olacağını pek sanmıyorum. Avrupa'ya ihracat yapan firmaların sadece fiyat tutturma değil aynı zamanda sipariş düşüşü ile karşı karşıya olduklarını biliyoruz. Dolayısıyla paritedeki yükselişin dış ticaret dengesine "pansuman" görevi yapacağını ancak dış kaynaklı risklerden tam olarak koruyamayacağının altını çizmek istiyorum.
Bu arada, firmaların maliyet baskısı sebebiyle pazarlama faaliyetine ara verip giderleri azaltmak için çaba vermelerinin yan etkileri konusunda da uyarmak istiyorum. Gelirleri artırmadan yapılacak gider düşürme çabalarının firmaları huzursuz edecek sonuçlarını daha önceki tecrübelerimden bildiğim için, yaklaşmakta olan yeni yıl için plan yaparken bahsettiğim tecrübeye dikkat edilmesi için paylaşmak istedim. Zaten firmaların çoğu yeteri kadar personel ve maliyet kurgusu içinde çalıştıkları için daha fazlasının fayda değil zarar getireceğini belirtmek istiyorum.