Doğrular ve yanlışlar
Yüksek fiyat artışları ve büyüyen cari açığa rağmen Türkiye ekonomisi, ihracatın sanayi üretimine ve büyümeye ciddi katkı verdiği bir çeyreği geride bıraktı. Evet, ihracatta yüzde 20’yi aşan ilk çeyrek performansının önemli bir kısmı küresel fiyat artışlarından ve hedef pazarların büyümesinden kaynaklanıyor ancak yine de kısa vadede kontrolü pek de elimizde olmayan bu rüzgarı şu anda doğru açıdan alıyoruz. Bu noktada geçen perşembe günü gelen ihracata dönük kredi paketi açıklaması, uzun vadede anlamlı bir katkı sağlayacak. Geçen perşembe akşamı Sayın Cumhurbaşkanı’nın ihracata dönük yatırımlara yıllık yüzde 9'a varan faiz oranıyla Türk lirası cinsinden uzun vadeli finansman imkanı açıklaması, altı çizilmesi gereken bir nokta.
Mevcut ihracat artışımız, küresel fiyat artışları ve dış talepteki canlılık nedeniyle iyi gidiyor. Yeni kredi paketi ise orta ve uzun vadede ihracat altyapısı ve ihracata dönük sanayi üretimi için doğru ve olumlu bir uygulama. Bu tür desteklerin, katma değerin daha yüksek olduğu alanlarda ve tedarik zincirlerinde üst basamaklara oynayan firmalara kullandırılması daha etkili sonuçlar verebilir.
Geçen haftadan iki gelişmeyi daha hatırlayalım.
Şubat ayı sanayi üretim endeksi beklenenden çok daha iyi bir sonuç aldı. Yıllık bazda yüzde 13,3 artan sanayi üretimi büyüme adına iyi bir gösterge. Ocak ve Şubat aylarında PMI’daki sönük görünüme rağmen, sanayi üretimi canlı bir artış gösterdi. Endekste değişim son dört ayın üçünde çift haneli oldu. Bununla birlikte endeksin bu sıra dışı performansının PMI verisi ile örtüşmediğini not etmek gerekiyor. Bu nedenle önümüzdeki aylarda bu iki gösterge arasındaki ıraksamanın normalleşmesi beklenir.
PPK, faizlerde bir değişiklik yapmadı ve politika faizini yüzde 14’te sabit bıraktı. Beklenen de buydu. Ancak açıklama metnindeki bir ifade dikkat çekiciydi: “Kurul, sürdürülebilir fiyat istikrarı ve finansal istikrarın tesisi için atılan ve kararlılıkla sürdürülmekte olan adımlar ile birlikte, küresel barış ortamının yeniden tesis edilmesi ve enflasyonda baz etkilerinin de ortadan kalkmasıyla dezenflasyonist sürecin başlayacağını öngörmektedir” Burada bahsedilen iki faktör var: küresel barış ortamının yeniden tesis edilmesi ve enflasyonda baz etkilerinin ortada kalkması.
Barış ortamının ne zaman tesis edileceği şu anda bilinmiyor. Bu olduğunda ise içerideki enflasyona ne kadar etki edeceği ayrı bir konu zira içerideki enflasyon, Rusya-Ukrayna Savaşından çok önce yükselişe geçmişti. Savaş emtia fiyatlarını yukarı çektiği için elbette enflasyon üzerinde etkisi oldu ancak bu toplam fiyat artış hızının küçük bir kısmını açıklıyor. Enflasyonda baz etkilerinin ortadan kalması için ise önümüzde altı aylık bir süre var. Dolayısı ile bu kanaldan yakın zamanda bir şey beklememek gerekir. PPK açıklaması bu anlamda enflasyon mücadele değil, enflasyonu izleme görüntüsü veriyor.
Bu hafta veri gündemi zayıf. İçeride konut fiyat endeksi ve tüketici güven endeksi ön planda olacak. Her ikisinde de son aylardakilere benzer sonuçlar alacağız: konut fiyatlarında hızlı bir yükseliş ve zayıf bir tüketici güveni. Bu nedenle verilerden ziyade açıklamaların etkili olacağı bir haftaya başlıyoruz.