Doğalgaz alanında hiçbir şey eskisi gibi olmayacak
Geçtiğimiz haftalarda Rusya’nın Avrupa ülkelerine gaz akışını kesmesi, bölgesel ve küresel enerji dengeleri açısından kritik bir gelişmeydi. Bu adım, Rusya’nın yaklaşık yarım asırdır devam eden “güvenilir doğalgaz tedarikçisi” unvanını sona erdirmişti. Aslında Moskova’nın, yıllardır üzerine titrediği bu unvanı kaybetmesinin kaçınılmazlığını gördüğü, bu yüzden söz Avrupa’ya gaz kısıntısını göstere göstere devreye aldığı da düşünülebilir. Bu da nereden çıktı diyebilirsiniz ama son yıllarda doğalgaz lojistiğinde köprünün altından çok sular aktı, pek çok şey değişti, dengelerin yeniden oluşması da kaçınılmazdı.
Nasıl mı? Anlatmaya çalışalım…
Bundan 15 yıl öncesine kadar Avrupa ülkelerinde doğalgaz için boru hatları ile taşıma dışında yaygın bir kullanıma sunma yöntemi pek akla gelmiyordu. Doğalgazı sıvılaştırılmış formda, yani LNG olarak kullanmak da buna dahildi. Ne de olsa ürünü önce sıvılaştırıp sonra tekrar gaza çevirmek, ciddi enerji harcamayı gerektiriyordu ki bu da LNG’nin boru gazından çok daha yüksek bir maliyeti olmasını kaçınılmaz hale getiriyordu.
Oysa Japonya ve Güney Kore gibi ülkeler öteden beri, deniz yolu ile kendilerine ulaştırılan LNG’yi kullanıyordu. Son 10 yılda, özellikle de son beş yılda doğalgazı sıvılaştırılmış formda taşıma ve dağıtma seçeceğinde Avrupa da epey yol kat etti. Bunda, ABD’nin kaya gazı (shale gas/şeyl gaz) yatırımlarına ciddi yatırımlar yapmasının büyük etkisi oldu. Geçmişte doğalgaz ithalatçısı konumunda bulunan ABD, kaya gazı yatırımları sayesinde kendi ihtiyacını karşılamanın da ötesine geçip, doğalgaz ihraç edebilecek hale gelmişti. Ancak ihracat için gazı çıkarmak yetmiyordu. Satış kanallarına da ihtiyaç vardı. Bunun yolu da, en büyük doğalgaz tüketim pazarı konumundaki yaşlı kıtaya, yani Avrupa ülkelerine satış yapabilmekten geçiyordu.
ABD kaya gazı Avrupa yolcusu
Tabii, ABD’yi Avrupa’nın gaz tedarikçisi haline getirecek böyle bir altyapıyı kurmanın önünde ciddi engeller vardı. Bir kere ABD’nin doğalgazı LNG’ye çevirip tankerlere yükleyecek çıkış terminallerine ihtiyacı vardı. Hemen işe koyuldular. Atlantik ve Pasifik kıyılarında, daha önce LNG alımı için kurulmuş terminaller bu kez LNG yükleyip gönderme terminallerine dönüştürülmeye hatta yanlarına sıfırdan yeni LNG yükleme tesisleri kurulmaya başlandı.
Avrupa’ya LNG alım terminalleri
Bu arada Avrupa’nın Atlantik kıyılarında da LNG alım terminalleri kuruluyordu. Tabii bunlar büyük yatırımlar gerektiriyordu. İstenilen noktaya gelmek için epey yol alınması şart görünüyordu. ABD ve Avrupa ülkeleri, hatta Türkiye bunlar üzerinde çalışmalara odaklanırken, Rusya da boş durmuyordu. Moskova, bir yandan kendi doğalgazını Avrupa kapısına kadar ulaştıracak yeni iletim hatları kuruyor, bir yandan da yeni gelişen LNG piyasasına da adım atıyor, yol kat ediyordu.
TürkAkım, Kuzey Akım 2 ve Sibirya’nın gücü
Yeni doğalgaz hatlar arasında Karadeniz’in altından geçerek Türkiye’ye ve oradan Avrupa’ya da gaz taşıyacak TürkAkım hattı ile Baltık Denizi’nin altından geçerek başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerine gaz aktaracak Kuzey Akım 2 hattı da vardı. Batı’da ürününü satmaya hazırlanan Rusya ayrıca, doğusunu da ihmal etmiyordu. Rusya’dan Çin’e gaz taşıyacak boru hattının adı ise Sibirya’nın Gücü olarak belirlenmişti.
Kırım’ın ilhakı, Ukrayna’nın işgali
Tüm dünyada gaz boru hatları, LNG alım ve yükleme terminalleri ve LNG tanker filoları kurmaya yönelik yatırımlar eşzamanlı olarak devam ederken, enerji meselesini etkilemeye aday pek çok ekonomik, siyasi ve askeri kriz yaşandı. Suriye’de iç savaş, Kırım’ın ilhakı, Ermenistan işgali altındaki Azerbaycan’ın Yukarı Karabağ bölgesindeki savaş bunlardan birkaçıydı. Suriye’deki çatışmalar sırasında Türkiye hava sahasında bir Rus uçağının düşürülmesi gibi olayları da hatırlamakta yarar var.
“Güvenilir tedarikçi” efsanesinin sonu
Yakın ve uzak coğrafyalarda yaşanan tüm savaşlar, çatışmalar, krizler sırasında Rusya’nın doğalgazı bir silah olarak kullanıp kullanmayacağı da hep konuşulageldi. “Savaşta, sıcak çatışmada bile doğalgazı kesmedi” argümanıyla da desteklenen “Güvenilir gaz tedarikçisi Rusya” unvanı işte bu süreçlerden ileri geliyordu. 24 Şubat 2022 tarihinde başlayan Ukrayna’nın işgalinin ilk altı ayında da, “Ruble ile ödeme yapmayana gaz yok” politikasına rağmen korunagelen bu unvan geçtiğimiz haftalarda resmen sona erdi. Önce ve birkaç kez arıza gerekçesiyle Kuzey Akım 1’den gaz akışını kesen Rusya, nihayet Avrupa’ya gaz akışını kestiğini duyurdu.
Avrupa’da bu kış donma endişesi
Rusya’nın gazı kesmesi, yaz ortalarından itibaren başlayan Avrupa bu kış donar mı endişelerini zirveye taşıdı. Bu ihtimale karşı önlem almaya yönelik çalışmalar yoğunlaştı. Enerjiyi tasarruflu kullanma, vitrin aydınlatmalarını söndürme, doğalgaza alternatif enerji tedarik imkanlarının arttırılması, kömür ve nükleer santraller gibi daha önce devreden çıkarılmış ya da kapatılacağı açıklanan kimi enerji tesislerinin yeniden devreye alınması bunlardan en bilinenleri denilebilir.
Depolama tesisleri dolduruldu
Bu arada eski ve yeni inşa edilmiş doğalgaz depolama tesislerinin ağzına kadar doldurulmasına da azami özen gösterilmeye başlanmıştı ki, Rusya gazı kesmeden hemen önce Avrupa ülkelerindeki gaz depolama tesislerinin neredeyse tamamen dolmuş vaziyette (ortalama doluluk oranı yüzde 85’lerin üzerine çıkmıştı) olduğu söylenebilirdi.
Enerji savaşları ve sıcak savaş
1990’larda farklı enerji tedarikçilerinin, dolayısıyla boru hattı güzergahlarının birbirleriyle rekabeti, 2000’li yıllarda Avrupa Birliği’nin Rusya’ya bağımlılığı azaltmaya yönelik mevzuat geliştirme (rekabetin sağlanması vs.) çabaları ile hep gündeme gelen doğalgaz savaşları, bugün Ukrayna işgalinin ardından bambaşka bir noktaya evrildi. ABD’nin de çok istediği, hatta bunun yapılması için yoğun çaba harcadığı, Avrupa’nın Rus gazına ve petrolüne yönelik ambargo çabaları sonuç vermeye başladı.
Rus gazına mecburiyet sürerken...
Avrupa ülkeleri istemeye istemeye Rus gazı kullanmaya devam etse de ambargonun etkisiyle Rus petrolü, uluslararası piyasalarda muadillerinin yüzde 30 altından alıcı bulmaya başlamıştı. Zira ambargo kapsamının genişletilip Rus petrolü alacak ülkelerin Amerikan tehdidi ile karşı karşıya kalması söz konusuydu. Rusya’nın kendi gazını ve enerjisini almamak için uzun süredir çeşitli hazırlıklar içinde bulunan Avrupa ülkelerinin gazını kesmesi de işte bu gelişmelerin ardından geldi.
Kuzey Akım 1’deki delikler
Son 40 yılın güvenilir gaz tedarikçisi Rusya’nın, Avrupa ülkelerine gaz akışını keserek bu unvanından vazgeçmesinin ardından, olayların nereye evrileceği merak konusu. Avrupa ülkeleri Rus gazının akmayacağı bir kışa dönük hazırlıklarını sürdürürken, Rusya lideri Vladimir Putin’den gelen “Kuzey Akım 2 Hattı’nın açılmasını kabul edin, gaz vanalarını açalım” mesajları göründüğü kadarıyla pek karşılık bulmadı. Ancak bir başka ilginç gelişme yaşandı, o da yıllardır Avrupa’yı besleyen Kuzey Akım 1 gaz boru hattının üç farklı noktasında eşzamanlı olarak gaz sızıntısı yaşandığı haberleri geldi.
Herkes buna sabotaj diyor ama...
Yaşanan onca gerilimin tam ortasında ortaya çıkan bu gaz sızıntısının tesadüf olduğuna insanları inandırmak kolay değil. Çoğunluğun sabotaja inandığı kesin. Peki boru hattına böyle bir saldırı kimden gelmiş olabilir? Pek çok senaryo üretilebilir elbette. Rus gazı akmazsa bu kış enerji yetersizliği yaşayacağını bilen ve buna karşı önlem almaya çalışan Avrupa, olası bir anlaşma halinde gaz alabileceği bir hattı işlevsiz kılar mı? Düşük ihtimal.
ABD parmağı mı Rus inadı mı?
Peki Avrupa’nın Rus boru gazı ile ilişkisini iyice kesip, Moskova ile köprüleri tamamen atarak kendisiyle birlikte hareket etmesini isteyen başka bir aktörün, yani ABD’nin parmağı olabilir mi bu işte? Ya da, inşaatını bitirip tam devreye almak üzere olduğu Kuzey Akım 2 Hattı’nı açmaları için Avrupa’yı köşeye sıkıştırmak isteyen Rusya’nın riskli bir oyuna giriştiği düşünülemez mi? Bu sorulara cevap vermek için yeterli bilgimiz yok. Ancak, Rusya’nın Avrupa’ya gaz akışını kesmesinden sonra, doğalgaz lojistiğinde hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını söylemek mümkün.
Peki gelecek nasıl gelecek?
Doğalgaz küresel enerji tüketiminde yerini korumaya devam edecekse, lojistik tarafında LNG ve CNG’nin daha çok gündeme geleceğini söylemek için kahin olmaya gerek yok. Hayat boşluk tanımaz, zor oyunu bozar. Enerji tedarikçileri ile tüketicilerinin kullanım alanı giderek artan doğalgazın taşınması ve dağıtılması işinde, boru hatları yetinmeyecekleri, kesin. Hatta dünyanın enerji arz güvenliğini sağlayacak ölçüde yaygın bir LNG altyapısına doğru yürüyeceği söylenebilir. Nasıl ki benzin ve motorin başta olmak üzere petrol türevi ürünlerin tedarikinde sınırsız seçenek söz konusu ise doğalgazda da benzeri bir noktaya doğru ilerlemek söz konusu olabilir. Tabii enerjide metreküp ya da ton yerine kilovatsaat (kWh) biriminin daha yaygın bir ifade haline geldiği düşünülürse, sektörün şimdiden öngörülemeyen başka yerlere evrilebileceğini söylemek de mümkün.