Doğa pozitif dönüşüm 10 trilyon dolarlık iş fırsatı yaratabilir!
Doğa bedava değil; ama bir fiyatı olmadığı için hızla yok ediyoruz! 2024 yılı Küresel Riskler Algı Araştırması’na göre gelecek 10 yıl için öngörülen ilk beş küresel riskten birisi “Biyoçeşitlilik Kaybı ve Ekosistemlerin Çöküşü” olarak ön plana çıkıyor.
WWF’in Yaşayan Gezegen Raporu son 50 yıl içinde omurgalı tür popülasyonlarının yüzde 69 azaldığını ortaya koyuyor. Habitat kaybı, iklim değişikliği, kirlilik, aşırı doğal kaynak tüketimi ve yasa dışı avlanma gibi insan faaliyetleri biyoçeşitliliği ciddi şekilde tehdit ediyor. Çözüm net: doğa pozitif bir dönüşüm…
Doğa pozitif yaklaşımı, “biyoçeşitlilik kaybını durdurmaya ve tersine çevirmeye yönelik dönüştürücü bir yaklaşım olarak tanımlanıyor.
Doğa pozitif bir iş stratejisi, faaliyetlerin doğa üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesini, kaynak tüketimi, atık yönetimi ve genel ekolojik ayak izi dahil olmak üzere şirketlerin tüm değer zinciri boyunca doğal ekosistemlerin işleyişini iyileştirmeye yönelik bir yaklaşımın benimsenmesi üzerine inşa ediliyor.
Küresel boyutta çevresel sorunlar arttıkça, “doğa pozitif” kavramı işletmeler için hayati bir strateji olarak ortaya çıkıyor. Bu noktada şirketlerin doğayı kapsayan risk yönetimi, paydaş katılımı ve performans ölçütlerine öncelik vermesi gerekiyor. Doğa pozitif stratejileri benimsemeyi sadece etik bir zorunluluk değil; sürdürülebilir iş dünyasının geleceğini şekillendirecek stratejik bir avantaj olarak benimsemek gerekiyor.
3 temel alanda dönüşüm şart
Dünya Ekonomik Forumu’nun Yeni Doğa Ekonomisi Raporu, kilit sosyo- ekonomik sistemlerde doğa-pozitif geçişlerin benimsenmesinin 2030 yılına kadar 10,1 trilyon dolarlık iş fırsatını ortaya çıkarabileceğini ortaya koyuyor. Bu potansiyelin yüzde 20’sini ise Çin’in ele geçirmeye hazırlandığı ifade ediliyor.
2030’a kadar doğa-pozitif bir statüye ulaşmaya yönelik küresel hedef, biyoçeşitlilikteki mevcut düşüşün sadece durdurulmasını değil, tersine çevrilmesini de gerektiriyor. Rapora göre 2030 yılına kadar üç temel sosyo-ekonomik sistemde doğa- pozitif geçişlerin benimsenmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Bu sistemler; gıda, toprak ve okyanus kullanımı; altyapı ve çevre; enerji ve madencilik olarak sıralanıyor. İş birlikleri, düzenlemeler, doğaya dayalı çözümlere yatırımın artırılması ve tedarik zincirlerinde veri kalitesi ve şeffaflığın artırılması dahil olmak üzere çeşitli stratejiler, doğa-pozitif geçiş potansiyelinin gerçekleştirilmesinde önemli bir rol üstleniyor.
Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu Başkan Yardımcısı Hua Jingdong’un yorumları önemli: “Son otuz-kırk yıl içinde yatırımcılar, iş fırsatlarını ayırt etmek ve riskleri azaltmak için çevresel ve daha geniş sürdürülebilirlik faktörlerinin farkına vardılar. 10 trilyon dolarlık iş fırsatı ancak yükselen piyasalarda ve gelişmekte olan ekonomilerde kurumsal yatırımların önünü açabilirsek mümkün olacak. Bu alanda ilerlemeyi hızlandırmak için kaliteli verilere, uluslararası standartlara ve zorunlu raporlama uygulamalarına ihtiyacımız var.
10 trilyon dolarlık potansiyelin yüzde 20’sini Çin kapabilir
Çin'in yeşil, döngüsel ve düşük karbonlu kalkınma stratejisi, doğa-pozitif dönüşüm gündemiyle büyük ölçüde uyumlu. Ülke, Ocak 2024’te 2023-2030 Ulusal Biyoçeşitlilik Stratejileri ve Eylem Planı’nı güncelleyerek “iş dünyası ve biyoçeşitliliği” öncelikli bir eylem alanı olarak vurguladı. 27 Mayıs 2024’te Çin Maliye Bakanlığı, kurumsal sürdürülebilirlik raporları için ülke çapında bir standart oluşturma yönünde bir plan yayınladı.
İş dünyası ve finans sektörünün entegrasyonu önemli
Doğanın korunması ve restorasyonu karmaşık bir konu. Bu noktada, doğanın iş dünyası için neden önemli olduğunu ortaya koyacak araçlara ihtiyaç var. Bu araçlar, şirketlerin biyoçeşitlilik üzerindeki etkilerini değerlendirmeleri, biyoçeşitlilik kaybından kaynaklanan risklerini yönetmeleri ve stratejilerini doğanın korunması ve yenilenmesini destekleme hedefleriyle uyumlu hale getirmeleri açısından büyük önem taşıyor.
Doğa pozitif stratejileri benimsemenin faydaları
Mevzuata uygunluk: Pozitif girişimlerin proaktif yapısı, şirketlerin uyumluluk gerekliliklerinin önüne geçmesine ve olası para cezaları ve cezalardan kaçınmasına yardımcı oluyor. Şirketler yeni çıkan yönetmeliklere uyum sağlayarak gelişen politika ortamlarında güvenle yol alabiliyorlar.
Operasyonel verimlilik: Sürdürülebilir uygulamalar genellikle kaynak tüketiminin ve atıkların azaltılması gibi maliyet tasarruflarına ve operasyonel verimliliklere yol açıyor. Enerji tasarruflu teknolojilerin uygulanması, kaynak kullanımının optimize edilmesi ve atık üretiminin en aza indirilmesi maliyetleri önemli ölçüde azaltıyor.
Uzun vadeli esneklik: Doğal ekosistemlerin korunması ve iyileştirilmesi, kritik kaynakların uzun vadeli kullanılabilirliğini ve tedarik zincirlerinin istikrarını sağlıyor. Sağlıklı ekosistemler temiz su, verimli toprak ve iklim düzenlemesi gibi iş sürekliliği ve esneklik için hayati önem taşıyan temel hizmetleri sunuyor.
İtibar: Doğa dostu uygulamalara kendini adamış şirketler daha güçlü bir itibar ve marka sadakati oluşturarak çevreye duyarlı tüketicilere ve yatırımcılara hitap ediyor.
Başlıca düzenlemeler
- Avrupa Birliği (AB) 2030 Biyoçeşitlilik Stratejisi: Şirketler biyoçeşitlilik üzerindeki etkilerini açıklamalı ve bozulmuş ekosistemleri restore etmek için önlemler almalıdır.
- Birleşik Krallık Çevre Yasası 2021: Biyoçeşitlilik için yasal olarak bağlayıcı hedefler belirler ve şirketlerin doğanın korunması ve restorasyonu için önlemler getirirken çevresel etkileri hakkında rapor vermelerini gerektirir.
- Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi: AB’deki büyük şirketlerin biyoçeşitlilik ve ekosistem etkileri de dahil olmak üzere sürdürülebilirlik konularında raporlama yapmaları gerekmektedir.
- Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi: BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi önümüzdeki on yıl için uluslararası biyolojik çeşitlilik hedefleri belirlemiştir. Hedef 15, özellikle şirketleri biyoçeşitliliği kurumsal stratejilerine, politikalarına ve raporlamalarına dahil etmeye çağırmaktadır.