Diyagram iktisatçılarının çöküşü

Cahit SOYSAL
Cahit SOYSAL

Putin, ekonomi-politik şablonlara uygun bir yaklaşım sergileyerek, “Bu Batılılar rahatlarına düşkündür. Doğalgazları kesilmesin diye benim Ukrayna’yı işgalime fazla ses çıkarmazlar” diye düşünerek, Ukrayna’ya saldırdı. Gelişmeler hiç de beklediği gibi olmadı. Batı Avrupa Rusya’ya ağır ambargolar uygulamakla kalmadı. Hava sahaları dahil tüm ulaşım ve para kanallarını da Rusya’ya kapattı.

Almanya Thüringen Eyalet Parlamentosu Başkanı Birgit Pommer, 22 Eylül’de gerçekleştirilen 90’ıncı oturumda milletvekillerine genel kurul salonunun soğuk olması nedeniyle battaniye alabileceklerini söyledi. “Burası oldukça soğuk. Kullanabileceğiniz birkaç battaniye var burada. Belki önceliği kadınlara bırakırsanız daha iyi olur. Bir dahaki sefere, burada 8-9 saat oturulduğunda herkesin bu ısıya dayanabilmesi için kesinlikle bir düzenleme yapacağız.” dedi. “Rahata düşkünlük” önermesi bir anda ortadan yok oldu.

Dünyayı nükleer silah tehdidi ile korkutmaya başlayan Putin’in “yarın seferberlik ilan ediyoruz” demesinden 5 – 10 saat sonra genç Rus ailelerinin havaalanlarına akın ederek Antalya’ya uçmaları da enteresan. Antalya’da oteller ve apartotellerde yer bulunamıyor. Bir başka anlatımla, eski Varşova Paktı’nın yenilmez “Kızıl Ordu”sunun neferleri rakip pakt “NATO” üyesi bir ülkeye üşüşüyor. Anlaşılan o ki, Putin kendisini hala 1950’lerin 1960’ların Soğuk Savaş yıllarında Kremlin meydanında kaz adımlarla yürüyen yirmili otuzlu sıralı askerleri selamlayan “polit büro”nun lideri sanıyor.

Son 50 – 60 yılı yaşayan bir insanın kolaylıkla kabullenebileceği olaylar değil bu yaşananlar. 1960’larda 1970’lerde giyim mağazalarının sıralandığı Beyoğlu’nda ya da Ankara Kızılay’da girdiğiniz her mağazanın % 50’sinin takım elbise, beyaz gömlek, kravat ve diğer giyim aksesuarları ile dolu olduğunu görürdünüz.

1990’lı yılların sonlarında ortaya Steve Jobs adlı bir bilgisayar uzmanı çıktı. Apple’nin kurucusu ve bugün kimsenin elinden düşürmediği Ipad, Iphone gibi teknolojik ürünlerin mucidi sayılan Jobs, dünya düzeyinde büyük bir şirketin CEO’su olduğu halde ürün sunumlarına ve panellere bir blue jean ve iddiasız siyah bir kollu kazak veya tişört giyerek sahneye çıkıyordu. Sadece giyiminde değil ev eşyası temininde de minimalist idi. Gençlerin hayran olduğu Jobs’un yaşam stili yeni jenerasyonların yaşam stiline dönüştü.

Bugün artık Beyoğlu veya Kızılay’da pek giyim mağazası kalmadıysa da yüzlercesi kurulan alışveriş merkezlerinde takım elbise- kravat satın alabileceğiniz mağaza sayısı parmakla sayılacak kadar az.

Günlük yaşamlarında insanların hep rasyonel davrandığını, “iktisadi insan” (homo economicus) olarak karar verdiğini düşünmek yanıltıcıdır. İktisadi insanın rasyonel, bencil ve faydasını en yüksek seviyeye çıkarmak için sürekli çaba gösterdiği yönündeki varsayım doğru değildir. Bilimsel araştırmalarda genellikle İnsanların davranış, karar ve tercihlerinde ortaya çıkan sistematik hata ve yanılgılarını açıklayan zihinsel sapmaları ve diğer psikolojik faktörleri ihmal edilmektedir.

Bugün dünyanın en gelişkin ve teknolojik yönden en üstün cep telefonunun Kuzey Kore’de üretildiği ve istersem bana 20 dolara satacaklarını söyleseler, aklıma o telefonu üreten pamuk elli, güzel yüzlü Koreli kızlar değil, Kuzey Kore’nin suratsız lideri Kim Jong-un geleceğinden, teklifi derhal reddederim. Bu da benim tam bir “iktisadi insan” olmadığımı gösterir. İnsanların çoğu alışverişlerinde benzer refl eksi göstermektedir.

Bu tutum ve davranışlar “Davranışsal İktisat” olarak tanımlanmaya başlamış ve bilimsel araştırmalara konu olmuştur. Gerçek yaşamda tüm insanları bir kalıbın içine koymak mümkün değildir. İnsanlar genellikle duygularının ekonomik kararlarını etkilemesine izin vermektedir. Dolayısıyla insanlar iktisat teorisine meydan okuyacak derecede irrasyonel olabilmektedir. Bu nedenle, her ekonomik gelişmeleri diyagramlarla açıklama eğilimindeki geleneksel iktisatçıların Kim Jong-un’a “yatırım-üretim-istihdam-ihracat” odaklı büyüme modelleri önermeleri fazla bir anlam ifade etmemektedir. Kim Jong-un’un davranışsal iktisat araştırması yapan uzmanları da dinlemesi doğru olacaktır.

Geleneksel iktisada göre insan tam rasyonaliteye ulaşmıştır. Davranışsal iktisat ise irrasyonelitenin de göz ardı edilmemesi gerektiğini kabul eder. Geleneksel iktisat tam enformasyona her insanın ulaştığını varsayarken davranışsal iktisat eksik ve yanlış bilgilendirmenin de yaygınlığına vurgu yapar. Geleneksel iktisat optimizasyon çabasıyla insanların mükemmeliyete eriştiğini ileri sürerken davranışsal iktisat memnuniyete erişimi yeterli gören insan topluluğunu azımsamaz. Geleneksel iktisatçılar normatif iktisadın varsayımlarının üzerine pozitif iktisadın gerçeklerini oturtmaya çalışırken, davranışsal iktisatta pozitif iktisadı önceleyen araştırma yöntemlerine başvurulur. Geleneksel iktisatçılar teorik, analitik ve diyagram ağırlıklı ampirik araştırma metodolojisi kullanırken, davranışsal iktisat metodolojisinde görsel ve deneysel ağırlıklı araştırmalara yer verilir.

Geleneksel iktisatçıların Türkiye’deki bir yanılgısı da ihracat öngörülerinde ortaya çıktı. “Mademki Türkiye’de işgücü ücretleri çok düştü, Avrupa’ya ihracat patlaması yaparız” önermesi diyagram iktisatçılarının yeni bir yanılgısı olarak iktisat tarihinde yerini aldı.

Ticaret Bakanlığı verilerine göre, 2022 yılı Ocak-Eylül döneminde geçen yılın aynı dönemine göre, ihracat yüzde 17,1 oranında artışla 188 milyar 224 milyon dolar, ithalat yüzde 40,8 oranında artışla 272 milyar 43 milyon dolar olarak gerçekleşti. Ocak-eylül döneminde toplam dış ticaret açığı yıllık yüzde 158,5’lik artışla 83 milyar 819 milyon dolara ulaştı.

TÜİK verilerine göre Türkiye 2021 Ağustos ayında Avrupa Birliği’ne 7.781.336.000 dolar tutarında ihracat yapmış iken bu yıl Ağustos ayında Avrupa Birliği’ne 8.015.429.000 dolar tutarında ihracat yaptı. Avrupa Birliğine 2021 Ocak-Ağustos döneminde toplam ihracat tutarımız 58.638.969.000 dolar iken 2022 Ocak-Ağustos döneminde bu rakam 68.733.785.000 dolara ulaştı. Bu ülke grubuna da ihracat artışının % 17,2 düzeyende gerçekleştiği anlaşıldı. Yüzde 17’lik bu artış diyagram iktisatçıların öngörülerinin çok gerisinde.

Konuya davranışsal iktisat penceresinden bakıldığında, başta ABD Merkez Bankası olmak üzere tüm gelişmiş ülke merkez bankalarının gösterge faiz artışı kararlarının insanları daha fazla tasarrufa yönlendirdiği sonucuna ulaşılmasının yanı sıra diğer etmenleri de göz ardı etmemek gerektiği sonucuna ulaşıyoruz.

Diğer etmenleri ise, Koronavirüs salgınının yarattığı ölüm korkusunun tüketim eğilimlerini azaltması, Rusya-Ukrayna savaşının diğer Avrupa ülkelerine de yayılması endişesi, savaş psikolojisinin insanları harcamadan çok biriktirmeye yönlendirmesi, doğalgazsız kış günlerinde alternatif ısınma kaynakları için ayrı bir fon ayırma düşüncesi, hepsinden ötesi, bu psikolojinin insanların yaşam sevincini azaltması ve bunun günlük yaşamdaki harcama eğilimlerine yansıması şeklinde sıralamak mümkün.

Diyagram iktisatçılarının, normatif iktisadın varsayımlarının yanı sıra insan davranışlarını da gözleyen ve inceleyen analizler yapmasının zamanı geldi de geçti bile.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Yok artık, daha neler! 26 Ağustos 2024
DİR'den vazgeçmek 08 Temmuz 2024
İsrail ambargosu 20 Mayıs 2024
Orta koridoru işletmek 22 Nisan 2024