Distopyadan ütopyaya!

Ekin Al
Ekin Al Yeni Bir Ekonomi

Yüzümüzü nereye döneceğiz? İnsanlık olarak pek çok gelişme, bilim, medeniyetler inşa etmemize rağmen ben başarılı bir insanlık hikayesi yazamadığımızı düşünenlerdenim. Bir gezegeni yok ederken, diğer türlerle ilişkimiz yok etmek üzereyken ve kendi türümüzle birbirimizle ilişkilenmemiz, adalet ve haklar noktasında durduğumuz korkunç bir noktadayken, yüzümüzü nereye döneceğiz? Distopyalar yaratmak, onları düşünmek her şeyin yıkılıp mahvolduğu sonumuzun geldiği o hikayeleri her detayıyla düşünmek konusunda oldukça iyiyiz. Çok başarılı distopya kitaplarımız, filmlerimiz ve anlatılarımız varken sıkı sıkı tutunabileceğimiz ütopyalar neden yaratamadık? Sahi ütopyalar ne işe yarar?

“Ütopya ufukta uzanır. İki adım yaklaştığımda, iki adım geri çekilir. On adım ileri gidersem, hızla on adım ileri kayar. Ne kadar uzağa gidersem gideyim, ona asla ulaşamam. Peki, ütopyanın amacı nedir? Bizi ilerletmektir.” Eduardo Galeano

Bugün içinde bulunduğumuz noktada homo economicus’un ortaya çıkması beraberinde zaman içinde gelen bireysel özgürlükler ve bireyselciliğin pompolanması, selfienin ve I (ben) kavramının böylesine öne çıkarılması elbette tesadüf değil. Kendi benliğimizden oluşan muhteşem bir özgür olduğu düşünülen sınırlar ve duvarlar içinde kaldık. Bu sınırlar içinde önce hayal gücümüz şekillendirildi sonraysa sınırların ötesini tahayyül etme kapasitemiz. Gerçekçiliğin yüceltilmesi ile hayallerin küçümesenmesinden payını da en çok ütopyalar aldı ve çocuk işi olmakla, imkansız olmakla bir pembe hayaller atlası olarak anıldı. Öyleki ütopya demek bir olumsuzluk ifadesi çağrıştırmaya başladı. Oysa dönüşüm hayal etmekle başlardı. Bu kadar iyi distopyalar hayal edebilirken Fikret Adaman’ın sorduğu gibi neden ütopyalar hayal etmiyoruz? Adil bir ekonominin, ekolojinin, toplumların gerçekten ideal bir düzende yaşadığı bir evreni, zamanı neden hayal etmiyoruz? Adil, hakkaniyetli ve herkesi gözeten gerçekten çok iyi işleyen bir yeni ekonomiyi neden hayal etmiyoruz? Çünkü hayal edersek Galeano’nun dediği gibi oraya ilerler oraya doğru yürümeye başlarız. İşte tam da bu sebepten çemberin çizilenin dışına çıkmak ve gerçekten imkansız görülen soruların peşinden imkansız evrenler hayal etmemiz gerekiyor sonra da buralara varmak için sürekli yenilenen yol haritaları keşfetmek.

Carl Sagan “Hayal gücü bizi sıklıkla hiç var olmayan dünyalara götürür, ancak onsuz hiçbir yere gidemeyiz” der. İşte tam olarak mesele burada. Hep birlikte herkesin kendini bulabildiği hayaller kurmak gerek. Demokrasinin ve adaletin işlendiği, güç iktidar ilişkilerinin olmadığı, büyümenin değil ortaklaşmanın ana gündem olduğu bir yaşam neye benzerdi? Bu yaşamda neler olur ya da neler olmazdı? Şirketler, hükümetler, topluluklar neye benzerdi? Asla yanılmayan finans tabloları yerini adil bölüşme sistemlerine nasıl bırakırdı? Ölçme ve verimlilik takıntısı olmadan üretim ve tüketim nasıl işlerdi? İnsanın bencil değil toplumsal bir dayanışmacı olduğunu görmek hikayemizi nasıl değiştirirdi? İyi insan kime denirdi? Kim bizden kim öteki olurdu? Böyle bir dünyanın ütopyası nasıl olurdu? Yeni bir ekonomiye giden yol o ekonomiyi önce hayal etmekten onun üzerine konuşmaktan geçiyor. Bugün tahrip edici, gücü tek elde toplayan bir ekonomiye dair çok şey biliyor ona dair çok şey üretiyoruz. Biraz da peşinden koşacak bize gideceğimiz yolu gösterecek ütopyaları düşünme vakti. Yeni bir ekonomi için ütopyalar yaratma ütopyalar içinse öğretilenin ve kabul edilenin dışına bakma zamanı!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Masal bu ya... 16 Eylül 2024
Büyüme sonrası geldi 19 Temmuz 2024