Dışarıda neler oluyor?
İhracatçı dostlarımıza yaptığım önerilerde gözümüzün, kulağımızın, işimizle bağlantılı her türlü veriyi toplamaya açık olması gerektiğini vurgularım.
Ve hep derim ki ihracat sadece bul müşteriyi, yolla ürünü değildir.
Hedef pazarları gözlem altına almayan ihracatçı dostlarımızın sürprizlerle karşılaşmaları oldukça yüksek olasılık içermektedir.
Bu nedenledir ki farklı kaynakları izleyip, aynı konuda yayınlanan farklı verileri bir araya getirerek yorum yapmaya çalışmak, bizleri tedbirli olabilme konusunda önceliklendirir.
Bu çerçeveden olmak üzere küresel pazarlara biraz göz gezdirdiğimde, gözüme takılanların bazılarını paylaşayım istedim. Önce her yerde önümüzü kesen ancak Covid19 nedeniyle sıkıntılar yaşayan ve yaşatan Çin ekonomisine bir bakalım.
2021 yılında beklentilerden çok uzak olmasa da tahminlerden biraz düşük olarak % 8,1 büyüyen Çin ekonomisinin 2022 yılında ciddi boyutta yavaşlaması tahminleri dolaşıyor.
Dünya Bankasının 22 Aralık 2021 günü yayınladığı Çin Ekonomik Güncellemesinde Çin ekonomisinin 2022 yılındaki büyümesinin çarpıcı bir şekilde düşerek %5,1 olmasının öngörüldüğü belirtiliyor.
Bunu bilmek ne işimize yarayacak derseniz?...
İhracatımızda görülen, memnuniyet verici ve olağanüstü artışın nedenlerinden birisi olarak vurguladığımız, Uzak Doğu kaynaklı tedarik sıkıntılarının devam edeceğini öngörebiliriz.
Bu da bize, ihracatımıza destek olan dış taleplerin devam edeceğini, sekteye uğrayan tedarik zincirlerini çeşitlendirmeye çalışan alıcıların artacağını ve mevcut alıcıların da alım taleplerinin artabileceğini tahmin ettiriyor.
Çünkü, COVID-19 beklenildiği gibi güçsüzlenip ortadan kaybolmak yerine, Omicron gibi yeni marifetlerle dünya sahnesindeki yerini koruyor.
İnternet haberlerinin dışında, işbirliği yaptığımız Çin firmalarından aldığımız, her gün tazelenecek kadar güncel bilgiler, sağlık nedeniyle uygulanan kapanmaların çok ciddi ölçeklere geldiğini ve bazı bölgelerin tamamen kapatıldığını vurguluyor.
Öte yandan, çevre kirliliğinin azaltılması amacıyla Çin devleti tarafından, kömür kaynaklı elektrik üretimine getirilen kısıtlamaların da üretimde yaşattığı sıkıntıları akılda tutmalıyız.
Zira Çin, 2030 yılına kadar CO2 (karbondioksit ) salınımındaki artışı durdurmayı ve 2060 yılına kadar da net sıfır salınım hedefine varmayı taahhüt etmiş durumda.
Kuşkusuz bu taahhüt çok sıkı tedbirler alınmasını ve bu tedbirlerin alınması da bazı olumsuz ekonomik sonuçları beraberinde getiriyor.
Karbon ayak izi konuları sadece Çin üreticilerinin mi baş ağrısı?
Kuşkusuz değil…
Devletimiz de bu konuya eğildi hatta bu çerçeveden olmak üzere bir bakanlığın adı da değişti.
Türkiye İhracatçılar Meclisi de (TİM) bu konuda iyi bir adım attı, onu izlemeye devam edelim.
Yeşil üretim konusu bizim de başımızı ağrıtabilir ve hatta önümüzü kesebilir dikkatli olalım.
Çevremize bakarken ABD olmadan olmaz diyerek, özellikle ABD dolarının Türk lirası karşısındaki değeri tahminlerinin ne olabileceğini düşünebiliriz.
FED'in Mart 2022 de yapması beklenen faiz artırımını, enflasyon hesaplarını göz önüne alarak öne çekmesi halinde, TL/USD paritesinde yükselmenin kaçınılmaz olması çok da uzak bir tahmin olmamalı.
Doğru verilere dayanan tahminlerle hareket etmek her zaman güvenlidir, akılda tutalım…