Dış ticaretteki tabloyu nasıl düzeltiriz?
Dış ticarette tam anlamıyla yarısı boş yarısı dolu bardak durumu yaşıyoruz.
Tüm olumsuz faktörlere rağmen Türkiye ekim ayında bugüne kadar ki ekim ayları arasında en yüksek ihracatı yaptı. Aylık ihracat yüzde 7,4 artışla 22,9 milyar dolara yükseldi. Aynı ayda ithalat ise yüzde 1,3 artarak 29,6 milyar olmuş. İhracatın ithalattan yüksek bir ivmeyle artmış olması sevindirici.
Ancak ekonomide ve ticarette rakamlara bakarken aylık değil de daha uzun bir dönem için bakmak performansımız hakkında daha iyi fikir verir. Aylık değil de ilk 10 ay ya da son bir yıl itibariyle baktığımızda tablo değişiyor.
Yılın ilk 10 ayında ihracat yüzde 0,3 artışla 210,8 milyar dolara çıkarken, ithalat yüzde 1,2 artışla 304,3 milyar olmuş. Son 12 ayda ise ihracat sadece yüzde 0,7 artarak 254,5 milyara dolara yükselirken, ithalat yüzde 3,1 artarak 367,3 milyara çıkmış.
Bu rakamlara enerji hariç bakarak daha iyi bir tablo ortaya çıkarmak mümkün ama bu bakış çok anlamlı olmaz çünkü üretebilmek ve yaşamımızı sürdürebilmek için o enerjiye ihtiyacımız var. İçeride üretemediğimiz için de dışarıdan ithal etmek zorundayız.
Dış ticaretteki zorlayıcı tabloyu düzeltmek için ne yapmalı?
- Türkiye’nin ticaretteki ana sorunu üretimin yapısı ve dolayısıyla ithalattır. İthalatımızın yüzde 85’i ara malları ve sermaye malları ithalatından oluşuyor. Yani Türkiye üretebilmek ve ihracat yapabilmek için ithalat yapmak zorunda olan bir ülke. Eğer ithalat yapmazsa daha düşük bir büyüme oranı ile yetinmek zorunda olan bir ülke. Eğer bu girdileri ithal etmeyip içeride üretebilseydik bu kadar yüksek açıkları vermezdik. Yıllardır bu konuyu konuşuyoruz. Çeşitli adımlar atıldı, teşvik programları açıklandı ama anladık ki bu olumsuz tabloyu kısa vadede değiştiremeyeceğiz.
- Dış ticaretteki sorunu düzeltmenin diğer adımlarından biri ihracatın katma değerini ve teknolojik içeriğini yükseltmek. Her ne kadar yüksek ve orta teknolojili ürün ihracatımızı bu yol artırmış olsak da toplam içinde hala düşük seviyedeler. Özellikle yüksek teknolojinin payı çok düşük kaldı. Daha katma değeri yüksek ürünler üreterek bunları ihraç etmemiz gerekiyor. Böylece miktar olarak olmasa da değer olarak ihracatı daha fazla arttırmak mümkün olacak.
- Şu anda neredeyse 165 ülkeye ihracat yapan bir ekonomiyiz. Yani yeni pazarlar yaratmakta başarılı olmuşuz. Bu noktada serbest ticaret anlaşmaları ile yeni ya da mevcut pazarlara daha fazla mal ve hizmet satmanın yollarını yaratmalıyız.
- Diğer bir önemli, belki de en kritik adım ise Avrupa Birliği ile 1995 yılında başlatılan gümrük birliği anlaşmasının güncellenmesidir. Gümrük Birliği yaklaşık son 30 yıl boyunca dış ticaretimizi çok değiştirdi. Sanayimizin beyaz eşya ve otomotiv gibi pek çok alanda rekabet gücü kazanması anlamında önemli katkıları oldu. Ama zamanın gerisinde kaldı ve yenilenmesi gerekliliği doğdu. Bu konuda geçmişte iki taraf arasında mutabakat zaptı imzalandı; yol haritası bile çıkarıldı. Ama ilerleme olmadı, ya da çok yavaş oldu. Oysa yapılacak kapsamlı bir güncelleme bize önemli kazanımlar sağlayacaktır. Gümrük Birliği’nin kapsamına tarım ve hizmetler de dahil edilecektir. Firmalarımızın AB kamu alımları pazarından pay almasının önünü açılacaktır. AB’nin üçüncü ülkelerle imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarına taraf olmamız sağlanacaktır. AB’nin ilgili karar alma mekanizmalarında yer alabilmemiz söz konusu olacaktır. Türk mallarının taşınmasıyla ilgili liberasyona gidilecektir. Bunlar ticaret hacmimizi arttıracak ve dış ticaret dengemize olumlu katkı yapacak önemli adımlardır.