Dış talep iç talebi henüz ikame edemiyor
Cumhuriyetimizin 100. yılı hepimize kutlu olsun. Çocuklarımızın, torunlarımızın, gelecek kuşaklarımızın coşkuyla ve heyecanla kutlayacağı nice 100 yıllar diliyorum.
Dün büyüme ve döviz arz talebi açısından iki önemli veri yayınlandı; dış ticaret istatistikleri ve turizm verileri. Eylül ayı dış ticaret istatistiklerine baktığımızda, ihracatın yüzde 0,5 arttığını, ithalatın ise yüzde 14,6 azaldığını izliyoruz. Ocak Eylül dönemine bakarsak ihracat yüzde 0.5 azalırken ithalat yüzde 1,2 artmış görünüyor. İlk dokuz ayında dış ticaret açığı yüzde 4,9 artarken, ihracatın ithalatı karşılama oranı geçen yılın aynı dönemine yakın bir şekilde yüzde 68,2 oldu.
İç talepte ılımlı yavaşlama
Haziran ayından itibaren ekonomi politikalarında ortaya çıkan değişimin yansımaları ise son birkaç aylık veride kendisini daha fazla göstermeye başladı. Temmuz ayında ihracat yüzde 8,3 artarken, Ağustos ayında artış oranı yüzde 1.6 oranına inmişti. Eylül ayında artış yüzde 0,5 oldu. İhracatta henüz bir iyileşme değil, hatta artış hızına baktığımızda gerileme izliyoruz. Başta Euro bölgesi olmak üzere küresel ekonomideki yavaşlama bunun bir nedeni iken diğer bir nedeni fiyat rekabeti açısından ihracatın henüz bir toparlanma gösteremediğini izliyoruz. İthalata baktığımızda, Temmuz ayında yüzde 10,3 artan ithalat hacmi, Ağustos ayında yüzde 6,9, Eylül ayında yüzde 14,6 azalmış görünüyor. Bu veriler iç talepte ve büyümede önemli bir azalma sinyali veriyor. Bununla birlikte, enerji ve altın hariç olarak ithalattaki azalma yüzde 1,5 seviyesine geriliyor. Dolayısıyla, ithalatın seyri ekonominin yavaşlamasını göstermesine rağmen asıl düşüşün altın ithalatına getirilen sınırlamalardan kaynaklandığını ortaya koyuyor. Yavaşlama var ama çok güçlü değil. Yılın ilk dokuz ayında yüzde 4,9 artan dış ticaret açığının Eylül ayında yüzde 47,8 azalması ise dış açıkta ve önümüzdeki süreçte cari işlemler açığında önemli azalma sinyalleri veriyor. Eylül ayında ihracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 81,8 olması ve ilk 9 ay ortalaması olan yüzde 68’in bir haylü üzerine çıkması da bu tabloyu destekliyor. Veriler dış açık ve döviz talebinde bir gerilemeye işaret ediyor. Bu durum ekonomi politikalarının hedeflerinden birisiydi. Bununla birlikte, ihracatın ivme kaybı, iç talep azalırken ihracatın henüz bunu ikame edecek bir noktada olmadığını gösteriyor. Bu tablo önümüzdeki süreçte enflasyonla mücadelede beklenen büyüme performansının olmaması ve bununla ilgili kaygıların artma potansiyelini gösteriyor. İhracatımızda Almanya ilk sırayı korurken son aylarda Çin’in ithalatta ilk sıraya geçtiğini görüyoruz. Genelde Rusya ithalatta bir numaralı yeri alır. Enerji fiyatlarındaki gerileme bu değişimin bir nedeni görünüyor. Bunun yanında, enerji dışı imalat sanayi ürünlerinde, ülkemiz açısından ithalatın daha da cazip olabildiğini gösteriyor. Ürünlerimizin pahalı kalması nedeniyle, ihracat rekabetinde zorlanmamızın dolaylı yoldan bir başka ifadesi olarak karşımıza çıkıyor. Dış ticaret verilerinde en olumlu gelişmelerden birisi, yüksek teknolojili ürünlerin ihracatımızdaki payının yıl içerisindeki artışını sürdürerek Eylül ayında toplamdaki payını yüzde 4.1’e çıkarması diyebiliriz. Özellikle savunma sanayideki olumlu gelişmelerin bu yükselişte etkili olduğunu düşünüyoruz.
Turizmde giden ziyaretçi artışı çok güçlü
Ödemeler dengesi cari işlemler hesabımızın diğer önemli kalemi olan turizm istatistiklerine baktığımızda, bu yılın üçüncü çeyreğinde turizm gelirlerinin geçen yılın aynı çeyreğine göre yüzde 13,1 arttığını izliyoruz. Ziyaretçi sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 6,8 artmış görünüyor. Bununla birlikte, yılın ilk dokuz ayında turizm gelirindeki artış yüzde 20, gelen turist sayısındaki artış yüzde 13,2 oldu. Üçüncü çeyrekte hem gelen turist sayısında hem de turizm gelirlerinde bir ivme kaybı olduğunu görüyoruz. Bu durum ülkemizin turizm açısından daha pahalı olmasının bir yansıması da olabilir. Bu değerlendirmeyi destekleyen bir başka veri, turizm giderlerimizin geçen yılın aynı çeyreğine göre yüzde 74,8 artmasıdır. Yurtdışına giden yerleşiklerin sayısı da bir önceki yıla göre yüzde 43,7 artmış görünüyor. Anektodal olarak duyduğumuz, imkânı olanların tatili için yurtdışına gitmeyi tercih etmesi verilere de yansıyor. İçerideki pahalılığı gösteren bir başka veri olarak karşımızda duruyor. Yerleşiklerin kişi başına harcaması bir önceki yıl 534 dolar iken bu sene 649 dolara çıkmış. Gelen turist sayısı ile giden sayısını karşılaştırdığımızda, elbette arada çok büyük bir fark var. Gelen turist sayısı üçüncü çeyrekte 22,5 milyon civarındayken, giden yerleşik sayısı yaklaşık 3 milyon olmuş. Turizmde önde gelen bir ülke olmaya ve önemli bir gelir elde etmeye devam ediyoruz. Fakat ihracatta olduğu gibi turizmde de rekabette zorlandığımızın sinyalleri verilere de yansıyor. Enflasyonla mücadelede iç talebin zayıflaması, dış talebin gerek ihracat gerek turizm kanalıyla bunu ikame etmesi, büyümeyle ilgili sorunu hafifletmesi, ekonomi politikalarının hedeflerinden birisi durumunda. Mevcut veriler henüz o noktaya uzak olduğumuzu gösteriyor.