Dış politikada hayaller ve gerçekler
Türkiye, geçmişte yapılan ve hala yapılmakta olan hataların sonuçlarını hem dış politikasında, hem ekonomisinde görmeye devam ediyor. Ekonomide durum malum; Merkez Bankası bile hem bu yılın, hem de gelecek yıla yönelik enfl asyon tahminini yukarıya doğru yenilemek durumunda kaldı.
Dış politikada ise kullanılan retorik ile pek de gerçekçi olmayan bir Türkiye portresi çizilirken, gerçekte ülkenin uluslararası alandaki sıkışmışlığı devam ediyor. En belirgin örnek, Gazze'de İsrail'in savaş suçu unsurları da içeren operasyonuna karşı izlenen politika. Söylemde AK Parti hükümeti İsrail'e karşı çok sert. Ancak hükümetin "eylemleri", bu söylemle örtüşmüyor; Dünyanın diğer ucundaki Şili ve Bolivya gibi ülkeler İsrail'le diplomatik ilişkilerini keserken, Ürdün ve Bahreyn Tel Aviv'de görev yapan Büyükelçilerini protesto amaçlı geri çağırırken, hatta Bahreyn işi bir adım ileri götürüp İsrail'le tüm ekonomik ilişkilerini de kestiğini açıklarken, Türkiye'de resmi düzeyde yaprak kımıldamıyor. Görünen sadece Diyanet İşleri Başkanlığı'nın "Siyonizmi destekleyen markalara boykot uygulayın" çağrısı. İş yine "halka havale" anlaşılan.
İRAN DIŞİŞLERİ BAKANI'NIN ANKARA'DAKİ "ŞOVU"
Türkiye'de hükümetin söylem ve eylem konusundaki çelişkisini kullanan ülkeler de yok değil; İran Dışişleri Bakanı Emir Abdullahiyan, Ankara'da Türk mevkidaşı Hakan Fidan'la düzenlediği basın toplantısında "Arap ülkeleri ve bölge ülkeleri olarak İsrail ürünlerini boykot etmemiz gerekiyor, yakıt göndermeyi durdurmamız gerekiyor" dedi. İranlı Bakan'ın "yakıt gönderme" konusuna özel olarak atıfta bulunması önemli. Abdullahiyan bu ifadeyle belli ki, Azerbaycan petrolünün Türkiye'ye gelip, buradan tankerlerle İsrail'e gönderilmesini kastetti. Bunu, bizzat Ankara'da, yanında Türkiye Dışişleri Bakanı dururken yapması, Türk hükümetini İsrail'e karşı daha sert önlemler almak üzere zorlamaktan başka bir şey değil elbette.
Ankara'nın dış politika sıkışmışlığının bir başka göstergesi, ABD ile ilişkilerinde yatıyor. Hamas'ın 7 Ekim saldırılarının ardından acilen bölgeye giden, ziyaret edilmedik ülke bırakmayan ABD Dışişleri Bakanı Blinken, yeni bir tura daha çıktı. Blinken'ın bu kez Türkiye'yi de ziyaret edeceğine ilişkin bilgi, Ankara'da dolaşıma sokuldu. Hatta bu ziyaret için tarih bile verildi; 5 Kasım Pazar.
Ancak Blinken'ın Washington'da açıklanan resmi ziyaret programında Türkiye yer almadı. ABD Dışişleri Bakanı İsrail'den başladığı bu ikinci tur Ortadoğu ziyareti için halen bölgede. Bakalım gelecek mi? Ancak Washington'dan gelen işaretler, Ankara'ya Blinken yerine, Dışişleri Bakan Danışmanı Derek Chollet'in geleceğini gösteriyor. İsrail'in sivilleri hiç ayırmadan Gazze'ye yaptığı operasyona verdiği kayıtsız-şartsız destek nedeniyle, Türkiye kamuoyunda ABD'ye yönelik tepki de büyüyor. Bu tepki, AK Parti hükümet yetkililerinin söylemlerine de yansımış durumda.
Ancak Suriye'de bir Türk dronunun bizzat ABD uçakları tarafından düşürüldüğü bir dönemde, Türk topraklarında, ordusunun "gövde gösterisi" niteliğinde bir tatbikat yapması, yetkililerin Amerikan karşıtı sert söylemleriyle hiç bağdaşmıyor.
AB İLE İLİŞKİLER DE ÇIKMAZDA
Tatbikatın açıklaması ABD'nin Avrupa'daki güçlerinden sorumlu komutanlığı EUROCOM'dan geldi. Açıklamada, bombardıman uçaklarının motor durdurmadan yakıt ikmali yaptıkları bu tatbikatın bir ilk olduğu, tatbikatta Türk F-16 savaş uçaklarının da "koruma görevi üstlendikleri" duyuruldu.
Dışişleri Bakanı Fidan geçen hafta gittiği Berlin'de ise, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik sürecine bağlılığını bir kez daha teyit etti. Türkiye'nin Avrupa'dan öncelikli beklentileri de belli; Gümrük Birliği'nin güncellenmesi ve Türk vatandaşlarına vize kolaylığı.
Ancak Anayasası'nda olmasına rağmen, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarını yerine getirmeyen (AİHM'in Kavala kararı) ve bu yüzden Avrupa Konseyi'ndeki oy hakkını kaybetmekle karşı karşıya olan, kendi Anayasa Mahkemesi'nin aldığı kararları uygulamayan (milletvekili Can Atalay hala hapishanede), sırf haberleri/yazıları nedeniyle gazetecilerin tutuklandığı bir ülke için, AB hedefl eri giderek silikleşen bir "hayal" haline gelmekte.
Çok üzücü...