Dış politika trafiği hızlı; hedef normalleşme
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomide Hazine ve Maliye Bakanlığı’na Mehmet Şimşek’i atayarak başlattığı “normalleşme” sürecine, dış politikada da devam ediyor.
Erdoğan’ın yakın dönem takviminde, çok önemli dış politika temasları var.
NATO GENİŞLEMESİ, KARADENİZ HATTI VE UKRAYNA
Bu temaslardan en göze çarpanı Vilnius’ta haftaya yapılacak olan NATO zirve toplantısı. İsveç’in İttifak’a üye olmasına koyduğu veto nedeniyle gözler Türkiye’de. Vilnius toplantısı öncesinde İsveç ve Türkiye arasında NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’in girişimiyle toplantı üzerine toplantı yapılıyor. Ancak takvim sıkışık; her konuda uzlaşılsa bile, 11-12 Temmuz’daki Vilnius zirvesine kadar TBMM’den İsveç’in NATO üyeliğine onay kararını çıkarmak -imkansız değilse de- çok zor artık.
Bir de elbette buna iç politika dengelerini de eklemek gerekiyor; AK Parti’nin TBMM’de çoğunluğu olmadığı için, İsveç’in üyeliği konusundaki kararda, başta MHP olmak üzere, İttifak ortaklarının da “oluruna” ihtiyacı var. MHP Lideri Bahçeli’nin partisinin son grup toplantısında İsveç hükümetinin “protesto” adı altında Kur’an-ı Kerim yakılmasına müsamaha göstermesine tepkisi sert oldu. Benzer açıklamalar AK Parti’nin diğer Cumhur İttifakı ortaklarından da geldi. Erdoğan ikna olsa bile, sıkışık sürede iç politikadaki ortaklarının NATO genişlemesi için onayını alıp alamayacağı muamma.
Ancak NATO genişlemesine vetonun devam etmesi halinde, başta ABD olmak üzere Batılı ortakların tepkisini hafifl etmek için belli ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “B planı” da var; Batı’nın en az İsveç’in İttifak üyeliği kadar önemsediği, Rusya-Ukrayna buğday ihracat anlaşmasını kurtarabilmek. Ukrayna Lideri Zelinsky’nin Türkiye ziyaretini de bu açıdan okumak gerek. Rusya-Ukrayna tahıl ihracatı uzlaşmasının süresi 17 Temmuz’da doluyor. Eğer Erdoğan, NATO zirvesine kadar bu anlaşmayı kurtaracak bir adım atabilirse, Vilnius’a eli biraz olsun rahatlamış gidecek.
EGE’DE NORMALLEŞME ADIMLARI
AK Parti hükümetinden Vilnius NATO zirvesinden önce gelen bir başka normalleşme adımı ise, Türk ve Yunan Savunma Bakanları’nın görüşmesinden çıkan “güven artırıcı önlemlerin” yeniden devreye sokulma kararıydı. Erdoğan’ın da Vilnius’ta, tıpkı kendisi gibi ülkesinde seçimden başarıyla çıkan Yunanistan Başbakanı Miçotakis ile ikili bir görüşme yapması bekleniyor. Tüm bunlar, Ege’de bir dönem yaşanan büyük gerilimin, yerini yeni bir “uzlaşma iklimine” bırakmakta olduğunun işaretleri. Normalleşme adına önümüzdeki birkaç hafta içinde Erdoğan’ın atması beklenen iki kritik adım ise, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ve İsrail Başbakanı Netanyahu’yu Türkiye’de ağırlaması. Sisi’nin ziyaret tarihi şimdiden belli; Temmuz’un son haftasında gelecek.
Netanyahu konusu biraz daha karışık; İsrail hükümetinin Filistinlilere yönelik operasyonları, Ankara’da Dışişleri Bakanlığı’nın birbiri ardına yayınladığı açıklamalarda sürekli kınanıyor. Bakanlık tarafından yapılan bu sert açıklamaların, henüz iktidardaki siyasi yetkililer tarafından aynı tonda dile getirilmiyor olması, İsrail’le normalleşmeye Ankara’nın verdiği önemin göstergesi. Yine de Netanyahu’nun ziyaretinin İsrail hükümetinin kısa dönemde tüm dünyanın tepkisini çeken bu operasyonları durdurmasına bağlı olacağını söylemek yanlış olmaz. Aksi halde, “normalleşme” adına bile olsa, Erd oğan’ın Filistinlilere eziyetin sürdüğü bir ortamda İsrail Başbakanı’nı ağırlaması, iç politikada başını çok ağrıtacak bir gelişme olur.