Dış konjonktür meselesi…

Zeynep GÜRCANLI
Zeynep GÜRCANLI Yedi Düvel

Türk-Amerikan ilişkileri bilmece gibi.

Türkiye’de mevcut iktidarın dış politikada yaptığı müthiş dönüşler malum. ABD ise Trump’la birlikte, geleneksel dış politikasını tümüyle reddedip “yeni sulara yelken açma” derdinde. İki taraf da “öngörülemez” olunca, Trump-Erdoğan ilişkisinin geleceğini kestirmek çok güç.

İşi daha da güçleştiren, iki Devlet Başkanı’nın geçen hafta yaptıkları telefon görüşmesinin ardından içeriğe ilişkin Ankara açıklama yaparken, Beyaz Saray’ın sessizliğe bürünmesi.

Sadece Trump’ın Ortadoğu özel Temsilcisi Witkoff’dan görüşmeye ilişkin, o da laf arasında, birkaç cümle geldi.

 

S-400’den vazgeçme mi, Netanyahu’yla barışma mı?

Witkoff, muhafazakar televizyonculardan Tucker Carlson ile yaptığı 1,5 saatlik röportajında, Türkiye’ye yaklaşık 1.5 dakika ayırdı. Türkiye, tam da Gazze meselesinin Ortadoğu’ya etkisi ile Suudi Arabistan gibi ülkelerin İsrail’le ilişkilerini normalleştirme olasılıkları konuşulurken gündeme geldi.

Trump’ı kastederek, “Bence Başkan’ın Erdoğan ile bir ilişkisi var ve bu önemli olacak” diyen Witkoff, “bu görüşmenin bir sonucu olarak şu anda Türkiye’den çok sayıda iyi ve olumlu haber geliyor” diye devam etti. Witkoff, Türkiye’den gelecek “olumlu haberlerin” önümüzdeki günlerde devam edeceği “müjdesini” de verdi.

Konuşma böylesine “şifreli” olunca, ABD’nin “olumlu” sayabileceği olası gelişmeleri sadece tahmin etmek mümkün olabilir.

Aynı dönemde Trump’a yakınlığı ile bilinen Fox Tv’de ABD Başkanı’nın Türkiye’ye F-35 savaş uçağı satmayı kabul edebileceğine ilişkin bir haberin yayınlanması dikkate değer; Witkoff’un “müjdesi” bu olabilir. Ancak yine Fox’un haberine göre, Türkiye’nin Rusya’dan aldığı S-400 füzelerini söküp, kullanılmaz hale getirmesi ABD’nin F-35 satış şartı olacak. Eğer durum buysa, Trump için “müjde”, ancak Erdoğan açısından dış politikada çok büyük bir geri adım bu.

Bir başka tahmin ise, Trump’ın -tıpkı seleflerinden Obama’nın yaptığı gibi- Erdoğan ile İsrail Başbakanı Netanyahu’nun arasını bulmaya çalışacak olması.

Trump bu; böyle bir işe kalkışırsa, reddedilmeyi hazmetmesi pek mümkün olmaz. Oval Ofis’te Zelensky’ye yaptıkları bunun kanıtı. Ankara açısından ise Netanyahu ile barışmak yutulması oldukça zor bir lokma olur.

Dış konjonktüre güvenilir mi?

Trump’ın Erdoğan ile telefon konuşmasının da Witkoff’un söz konusu söyleşisinin de Ekrem İmamoğlu’na gözaltı operasyonundan önce gerçekleştirildiğini unutmamak gerek.

İmamoğlu operasyonu öncesinde uluslararası konjonktür Erdoğan yönetiminin “çok lehine” bir tablo çiziyordu. Suriye’de Esad rejiminin çöküşü, Öcalan üzerinden başlatılan ve adı “çözüm süreci olmayan” süreç, Avrupa’nın ortak savunma için Türkiye’ye ihtiyaç duyması… Ancak İmamoğlu gözaltısı sonrasında yaşlı kıtadan “Avrupa’yı antidemokratik Çin ve Rusya’ya karşı, antidemokratik operasyonlara yol veren Erdoğan mı koruyacak” eleştirileri gelmeye başladı.

Trump yönetimi bile İmamoğlu gözaltısının ardından yaptığı “Türkiye’nin iç işidir, karışmayız” açıklamasının -hadi düzeltme demeyelim- tonunu düşürmek durumunda kaldı.

Yani o “pek uygun” dış konjonktür de dağılma eğiliminde.

Bunu kurtarmak için son hamle, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin önerdiği gibi PKK terör örgütünün fesih kongresini Türkiye sınırları içinde, Malazgirt’te yapmak olabilir elbette. Ancak burada da küçük bir pürüz var; Türkiye’nin resmen “terörist” olarak tanıdığı yapının kilit elemanları, örgütü feshetmek için bile olsa, Türkiye’ye ellerini kollarını sallayarak girip nasıl kongre yapacaklar?

İşler zor…

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Nükleer güce hücum! 10 Mart 2025