Dijitalleşme bütüncül ve bilimsel eğitim politikaları gerektiriyor
Teknolojinin tüm sektörlerde yarattığı dönüşüm, STEM olarak adlandırılan Bilim (Science), Teknoloji (Technology), Mühendislik (Engineering) ve Matematik (Mathematics) yetkinliklerine duyulan ihtiyacı artırıyor. Beden ve zihin gücünü gerektiren pek çok iş yapay zeka ve otomasyon aracılığıyla makinelere teslim edildikçe, STEM becerileri olmayanların işgücüne girme ve işlerini koruma şansları azalıyor. Eğitim sistemleri artan talebe cevap verecek bir hızda gelişemediği için STEM alanındaki yetenek açığı da her yıl büyüyor.
Dünya Ekonomik Forumu’nun 2023 İşlerin Geleceği Raporu önümüzdeki 10 yılda yeni mesleklerin %70’inin STEM ile bağlantılı olacağını ortaya koyuyor. Dünya Ekonomik Forumu verilerine göre, Avrupa’daki işletmelerin yarısına yakın bir bölümü STEM becerilerine sahip çalışan bulma konusunda zorlanıyor. ABD’de STEM alanındaki doktoralı işgücünün yüzde 45’ini başka ülkelerden gelen bireyler oluşturuyor. Asya’da eğitime büyük yatırım yapan Japonya gibi ülkelerde bile son yıllarda STEM mezunlarının sayısı artmıyor.
Dijitalleşen dünyaya uyum sağlamak için neler yapılmalı?
TÜSİAD’ın 2023’e Doğru STEM İhtiyacı başlıklı raporuna göre, 2017 yılında Türkiye'deki STEM mezunları, tüm üniversite mezunlarının yaklaşık %17'sini oluşturuyordu. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) verilerine göre, bu oran 2023 yılında hala çok değişmeyip, %18 seviyesindedir. Bu sınırlı artış,, küresel rekabet ortamında Türkiye’nin öne çıkabilmesi için STEM mezunlarının sayısını artıracak politikaların hızlandırılması gerektiğini ve STEM eğitimine yönelik daha bütüncül bir yaklaşım ile tüm paydaşların işbirliğine ihtiyaç duyulduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Son yıllarda, özel sektör kuruluşları ve STK’lar STEM konusunda çeşitli projelere imza atıyorlar, ancak yetenek havuzumuzu genişletmek için her şeyden önce milli eğitim politikamızın bu doğrultuda yeniden düzenlenmesine ihtiyaç var. Dijitalleşen dünyaya uyum sağlamak için altı önemli nokta üzerinde çalışılması gerekiyor;
1.Erken Yaşta Eğitim
STEM becerilerinin temelleri, ilkokul çağından, hatta anaokulundan itibaren atılmalı. Oyun temelli STEM etkinlikleriyle çocukların yaratıcılığını teşvik eden bir ortam yaratılmalı. Erişimde fırsat eşitliği sağlanması için dezavantajlı bölgelerdeki öğrencilere öncelik verilmeli.
2. Yeni Müfredat
STEM eğitimi çerçevesinde çocukların soru sorma, sorun çözme ve takım çalışması becerilerinin artırılması hedeflenmeli. Müfredat bu doğrultuda düzenlenmeli. Sınava dayalı ölçme değerlendirme sistemleri de gözden geçirilmeli. Multidisipliner bir yaklaşımla bilimsel çalışmalara verilen ağırlık artırılmalı. Projelerle yaratıcılık desteklenmeli. STK’lar ve özel sektör kuruluşlarıyla çalıştaylar ve staj programları düzenlenmeli.
3. Altyapıya Yatırım
Okullardaki altyapı eksikliği giderilmeli. Gelişmiş bölgelerdeki okullarla, kırsal bölgedeki okullar arasındaki farklılıkların azaltılması için kaynak ayrılmalı. Hızlı internet bağlantısı, akıllı cihazlar, laboratuvarlar gibi teknik donanıma yatırım yapılmalı.
4. Öğretmen Eğitimi
STEM eğitimi verebilecek öğretmenler yetiştirilmesi için geniş çaplı bilimsel bir program oluşturulmalı. Dünyadaki başarılı projeler örnek alınarak, öğretmenlerin becerilerinin desteklenmesine yönelik uygulamalı çalışmalar yapılmalı.
5. Toplumsal Farkındalığı
Artırmaya Yönelik Çalışmalar Ailelerin ve toplumun STEM eğitiminin önemini kavraması için kampanyalar düzenlenmeli. Başarılı rol modeller üzerinden ailelere çocuklarını STEM alanlarına yönlendirmelerinin faydaları anlatılmalı.
6. Kız Çocuklarına Destek
YÖK verilerine göre STEM mezunlarının %36,5’ini kız öğrenciler oluşturmaktadır. STEM alanlarında cinsiyet eşitsizliğini azaltmak için kız çocuklarına yönelik özel teşvik programları geliştirilmeli.
Perihan İnci - TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Ve Dijital Türkiye Yuvarlak Masası Başkanı: Toplumumuzu dijital çağın yetkinlikleri ile donatmaya mecburuz
■ Türkiye’de dijital dönüşümün mevcut durumu nedir ve potansiyelimizin hayata geçirilmesi için neler yapılmalı?
Teknolojik yenilikler ekonomik büyüme paradigmalarını köklü bir biçimde dönüştürüyor. Dijital ekonominin küresel ölçekte 30 trilyon doları aşkın bir ekonomik büyüklüğe sahip olduğu tahmin edilirken ülkemizin dijital ekonomideki payı binde bir civarında. Bu çarpıcı veri, ülkemizin potansiyelini gerçeğe dönüştürmek için kritik bir dönemeçte olduğumuzu ortaya koyuyor. Dijital teknolojilerin verimliliği artıran yenilikçi iş modellerini uygulayan şirketler ve ülkeler rekabetçiliğin hızla değişen dinamiklerinde güçlü bir konuma sahip oluyor. Teknolojilerin yarattığı hızlı dönüşümü, ülkemiz açısından etkin şekilde yönetebilmek için kaynaklarımızı Ar-Ge’ye, teknolojiye, bilime, inovasyona ve eğitime daha fazla ayırmamız gerektiğine inanıyoruz.
■Dijital dönüşümün hızlanmasıyla beraber meslekler ve insan kaynağı becerilerinde nasıl bir değişim öngörülebilir? Gelecekte hangi becerilerin öne çıkmasını bekliyorsunuz?
Geleceğin ekonomisinde halihazırda sahip olduğumuz becerileri geliştirmek ve/veya tamamen yeni beceriler edinmek zorunda kalacağız. Bu dönüşüm sürecinde merak ve problem çözme yeteneği, veri odaklı karar alma, yapay zeka destekli yaratıcılık, insan-makine iş birliği gibi becerilerin gelecekte ön plana çıkması bekleniyor. Gençlerimizin teknoloji yetkinliğini artıracak müfredatı geliştirmeli; yeni nesil teknoloji odaklı eğitim programlarını, fikir ve girişim üreten merkezleri yaygınlaştırabilmeliyiz.
■ Dijital dönüşüm eğitimde hangi değişim ihtiyaçlarını doğruyor, gençleri geleceğe nasıl hazırlamalıyız?
Tüm toplumumuzu dijital çağın yetkinlikleri ile donatmaya mecburuz. Ülkemizin genç ve dinamik nüfusunu ileri teknoloji alanlarına yönlendirmeliyiz. Üniversitelerimizdeki eğitim kalitesinin artırılması ve gençlerin yeterli düzeyde rekabetçi eğitim alabilmesi için gerekli adımları atmalıyız. Eğitim sistemimizi gözden geçirmeli, her bireye okul öncesinden yükseköğretime kadar 21. yüzyıl becerilerine sahip bir eğitim yapısı sunmalıyız. Otomasyon ve yapay zekanın neden olabileceği istihdam kayıplarını engellemek için geleceğin mesleklerine ve yeni sektörlere odaklanan kapsamlı eğitim programları geliştirmeliyiz.
STEM Eğitimi Uygulama Ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Devrim Akgündüz:
STEM eğitimi ile geleceği şekillendirmek
STEM eğitimi, 1990’lı yıllarda ABD’de gündeme geldi. 2010’dan sonra daha fazla dikkat çekmeye başladı. Bu dönemde STEM alanlarının ekonomik kalkınmaya olan katkısı vurgulandı ve bu alanlara yönelik eğitim politikaları geliştirildi. Örneğin, ABD, STEM alanlarına her yıl milyarlarca dolarlık yatırımlar yaparak, nitelikli insan kaynağını artırmayı ve teknolojik yenilikleri desteklemeyi amaçladı. STEM’in, bilgi ekonomisinin ve küresel rekabetin temel unsurlarından biri haline gelmesi, bu eğitim yaklaşımının uluslararası bir standart olarak benimsenmesine yol açtı. (ABD’de STEM alanlarındaki işlerin ortalama maaşı 100.900 dolar olup, bu rakam diğer mesleklerin ortalama maaşının neredeyse iki katıdır.)
■ Güncel veriler Türkiye’de STEM mezunlarının oranının %20’lerin altında olduğunu gösteriyor. Diğer ülkelerin mezun oranları hangi seviyededir?
CSET- The Global Distribution of STEM Graduates’e göre Çin, STEM mezunlarının sayısında lider konumda. Mezunların %40’ı STEM alanlarından geliyor. Hindistan bu oranda %30’u geçiyor. ABD’de STEM mezunları toplamın %20’sini oluşturuyor. AB’de ise bu oran %25,8 seviyesinde. Avrupa’da en yüksek STEM mezunu oranına sahip ülkelerse Rusya ve Almanya.
■ Toplumsal cinsiyet temelli temsiliyet nasıl?
Tarihsel olarak STEM alanlarında kadınlar daha az temsil ediliyor. STEM alanlarına olan ilgi, ortaokuldan liseye geçişte kız öğrencilerde azalma eğilimi gösteriyor. Doğa bilimlerinde kadın katılımı artıyor, mühendislik gibi alanlarda bu artış sınırlı kalıyor. The International Labour Organization (ILO) verilerine göre, Türkiye’de STEM alanlarında kadınların temsil oranı, disiplinlere göre önemli farklılıklar gösteriyor. Bilim ve matematik alanlarında kadınların katılım oranı %50’ye yakın seviyelerde olup cinsiyet dengesi nispeten daha iyi. Ancak mühendislik alanında kadınların temsil oranı %25 seviyesinde kalırken, teknoloji alanında bu oran %15-20 aralığına düşüyor. Yükseköğretim düzeyinde STEM alanlarına kadınların katılımı artış gösteriyor ancak bu durum meslek hayatına yeterince yansımıyor.
■ Denge sağlamak için neler yapılabilir?
STEM eğitiminde kız çocukların rol modellerle buluşturulması ve özel projelerle desteklenmesi büyük önem taşıyor. İstanbul Aydın Üniversitesi gibi kurumlar tarafından ABD Dışişleri Bakanlığı ile hayata geçirilen “Dezavantajlı Öğrenciler ve Özellikle Kızlar için STEM”, İAÜ-UNESCO Türkiye iş birliği ile yapılan “Kızlar için STEM Okulu” projeleri, cinsiyet eşitliğini destekleyen stratejik girişimler arasında yer alıyor.
■ Çözüm önerileriniz neler?
Eğitim politikalarının geliştirilmesinde STEM eğitimi, ulusal stratejilerin oluşturulması ve bütçe ayrılmasıyla desteklenmelidir. Erken çocukluk döneminden itibaren STEM çalışmaları ciddiyetle gerçekleştirilmelidir. Müfredat reformlarıyla STEM odaklı öğrenme entegre edilmeli, erişimde fırsat eşitliği sağlanarak dezavantajlı bölgelerdeki öğrencilerin STEM eğitimine katılımı artırılmalıdır. Kariyer yönlendirme politikaları ve meslek tanıtımları, öğrencilere STEM alanlarında gelecek planlamalarında rehberlik sağlayabilir. Ayrıca, donanımlı STEM laboratuvarları, teknolojik altyapı ve bölgesel STEM merkezleriyle öğrencilere uygulamalı öğrenme fırsatları sunulmalıdır. Özellikle kırsal bölgelerde online STEM platformları geliştirilerek dijital erişim desteklenmeli ve altyapı eksiklikleri giderilmelidir. Toplumun STEM farkındalığını artırmak adına toplumsal kampanyalar düzenlenmeli, aile katılımı ve rol model programları aracılığıyla öğrencilere destek sağlanmalıdır. Özel sektörle iş birlikleri kapsamında staj programları, STEM etkinlikleri ve sanayi destekli projeler öğrencilere sunulmalı; uluslararası projelere katılım teşvik edilerek küresel rekabet ortamı oluşturulmalıdır. Sürekli araştırmalarla STEM uygulamalarının etkililiği değerlendirilmeli, veriye dayalı iyileştirme süreçleri planlanmalı ve ulusal uluslararası kıyaslamalar yapılarak STEM eğitiminde gelişim sağlanmalıdır. STEM istihdam alanları artırılmalı ve beyin göçü çeşitli teşviklerle engellenmeli, tersine göç gerçekleştirilmelidir.
Neslihan Eroğlu – Brisa İnsan ve Kurumsal İletişim Direktörü: Brisa Dönüşüm Akademisi Bir İnovasyon Üssü Olarak Faaliyet Gösteriyor
Bugün, ülkemizin uluslararası rekabet gücünü artırmanın en öncelikli yolu, geleceğin becerileriyle donatılmış genç bireyler yetiştirmektir. Bu hedefe ulaşmak için iş dünyası, akademi ve diğer paydaşların birlikte çalışması şart. İş dünyası açısından bakacak olursak, hem şirketlerin sürdürülebilir büyüme ve başarısı için 21.yüzyılın becerileriyle donatılmış yetenek gücüne ihtiyacı var, hem de topluma, gençlere karşı da bir sorumluluğumuz var.
STEM yaklaşımına sanat alanını da dahil eden STEM+A yaklaşımı sadece teknik becerileri değil, yaratıcı düşünme, sürekli öğrenme, problem çözme becerilerini de geliştirmeyi amaçlar. Bu bağlamda, sanayi ve üniversite iş birliklerinin artması, akademik ve pratik bilginin entegrasyonunu sağlayarak inovasyonu teşvik edecek kritik bir adımdır.
Endüstri 4.0 projelerine gençler dahil ediliyor
Aksaray’da kurduğumuz Brisa Teknoloji ve Etki Merkezleri ile şirket akademimizin yetkinlik ve beceri eğitimlerini gençlere sunuyoruz. Teknoloji üssü fabrikalarımızda yürüttüğümüz Endüstri 4.o projelerine gençleri dahil ediyoruz, yerinde deneyim kazanma fırsatları sağlıyoruz. Ayrıca, gençlerin yaratıcı fikirlerini prototiplere dönüştürebilecekleri ve girişimciliğe adım atabilecekleri ortamlar tasarlıyoruz.
Brisa Dönüşüm Akademisi, yalnızca bir eğitim merkezi değil, geleceğin iş dünyasını şekillendiren bir inovasyon üssü olarak faaliyet gösteriyor. Yapay zeka, veri analitiği ve mobilite gibi geleceğin kritik alanlarına odaklanan yeni nesil eğitim programları ile gençleri destekliyoruz. Bunun yanı sıra, problem çözme ve tasarım odaklı düşünme gibi “power skills” olarak adlandırdığımız becerilerle yenilikçi fikirlerin ortaya çıkmasını teşvik ediyoruz. Diğer yandan kapsayıcı bir yaklaşımla, elektrifikasyon gibi trendleri göz önünde bulundurarak, geleceğin mobilite uzmanlarını yetiştirdiğimiz mesleki eğitimlerle de nitelikli işgücü oluşturuyoruz.
Manpowergroup Türkiye Genel Müdürü Feyza Narlı: İşverenlerin %76’sı İhtiyacı Olan Yeteneğe Erişemiyor
■ Teknolojiyle birlikte yaşanan hızlı dönüşüm sürecinde işverenlerin önemli bir yetenek açığı ile karşı karşıya kaldığını görüyoruz. ManpowerGroup Yetenek Açığı 2024 raporumuzda, dünyada ihtiyaçları olan yeteneğe erişemeyen işverenlerin oranı %75, Türkiye’de ise %76 olarak ifade ediliyor.
OECD verileri, Türkiye’de STEM mezunları oranının toplam mezunlar içerisinde %17’lik bir paya sahip olduğunu gösteriyor. Türkiye açısından toplam işgücünde STEM mezunlarının payı incelendiğinde ise %27 oranı ile karşılaşıyoruz. STEM eğitimi bireylerin yaratıcılık, veri analizi, iletişim, stratejik karar alma, teknoloji okuryazarlığı gibi yetenekleri kazanmalarına yardımcı olarak iş dünyasının ihtiyaçlarını karşılayan işgücünün oluşmasını sağlamaktadır.
Türkiye, orta ve uzun vadeli hedefl erini gerçekleştirmek adına STEM eğitimini yaygınlaştırarak mühendislik ve teknoloji alanlarında mezun sayısını artırmayı aynı zamanda nitelikli işgücünün yaygınlaşmasını hedefl emektedir.
Cinsiyet eşitliğinin sağlanması konusunda farkındalık artıyor
Buna rağmen, eğitim ve işgücünde cinsiyet eşitliğinin sağlandığını ifade etmemiz mümkün değildir. STEM eğitimi alan öğrenciler incelendiğinde, OECD (Education at a Glance, 2024) verileri, Türkiye’de kadın öğrencilerin tüm öğrenciler arasında %28’lik paya sahip olduğunu göstermektedir. İşgücü açısından incelediğimizde ise, son araştırmalarda Türkiye’de STEM alanında çalışan kadınların oranı yaklaşık %34,7 olarak belirtilmiştir.
2024 yılı 2. çeyreğinde yayınladığımız ManpowerGroup İstihdama Genel Bakış Araştırmalarımız, STEM rollerinde kadın çalışan sayısını artırmayı hedefleyen işverenlerin oranının %43 olduğunu gösteriyor. İşverenler STEM alanında da cinsiyet eşitliğinin sağlanması konusunda farkındalıklarını artırmış durumda.
Koç Holding Sürdürülebilirlik Koordinatörü Ebru Tüzecan: Koç Holding Teknoloji ve İnovasyon Alanında Kadın Çalışan Oranını %30’a Çıkaracak
■ İş dünyası, teknolojik gelişmeleri merkezine alarak dönüşüyor. Bu dönüşümde, kadınların teknoloji ve inovasyon alanlarında daha fazla yer almasının kritik bir öneme sahip olduğunu düşünüyoruz. Koç Holding olarak yıllardır eşitlik yolunda kararlı bir şekilde ilerliyoruz. Enerji, otomotiv, dayanıklı tüketim ve finans gibi faaliyet gösterdiğimiz ana sektörler başta olmak üzere, teknoloji ve inovasyon alanında çalışan kadın sayısını artırmak için hedefl erimiz var. Kapsayıcılığı ve eşitliği destekleyen örnek iş ortamları oluşturmak, toplumda bu alanda farkındalık yaratmak amacıyla hayata geçirdiğimiz projelerimiz bulunuyor.
Gençlere yönelik gelişim ve mentorluk programları
Çalışmalarımıza Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) Nesiller Boyu Eşitlik Forumu Teknoloji ve İnovasyon Eylem Grubu liderliğimiz doğrultusunda yön veriyoruz. Eylem Grubumuza dahil olan Aygaz, Beko, Ford Otosan, Koçfinans, Tofaş, Tüpraş, Türk Traktör ve Yapı Kredi ile 2026’ya kadar yerine getireceğimiz taahhütlerimizi açıkladık. Teknoloji ve inovasyon alanında çalışan kadın oranlarını, iş tanımlarını gözden geçirdik. Var olan oranları en az %30 seviyelerine taşımak üzerine hedefl er belirledik. Diğer yandan işe alım süreçlerini destekleyecek eğitim programlarına kaynak ayırdık. STEM konularına ilgi duyan orta öğretim, lise, üniversite ve yeni mezun gençlere yönelik sivil toplum iş birlikleri ile yürüttüğümüz projelerimiz var. Bu projelerde gençlerle çalışma arkadaşlarımızı ve teknoloji ve inovasyon alanındaki birikimimizi birleştirmeyi önemsiyoruz. Staj-istihdam fırsatları ve özellikle gençlere ulaşan gelişim ve mentorluk programları uygulamaya devam ediyoruz.