Dijital tiranlık tehlikesi
Türkiye Zekâ Vakfı’nın 10’uncu “Zeka ve Yetenek” kongresindeyiz. Kürsüde birbirinden değerli uzmanlar, insanoğlunun bu yeni kavram etrafında nasıl şekilleneceğini anlatıyorlar. Görünen o ki insan beyni kafatasının sınırlarını aşmış, milyarlarca bilgisayar ve işlemcinin bütününe ulaşmış.
Size bir fıkra; Bill Gates, “tanrı var mı?” diye merak etmiş ve bilgisayara sormuş; uzun süre çalıştıktan sonra cevap; “veri yetersiz” olmuş. Bu defa binlercesini birbirine bağlamış ve sormuş; “tanrı var mı?” Cevap aynı olunca tüm cihazları bağlayıp aynı soruyu sorunca bu defa cevap farklı gelmiş; “artık var!”
Sina dağındaki kim? Tanrı mı iblis mi?
Hz. Musa’nın tabletlerindeki 10 emrini, tanrıdan aldığına inanılır. Ancak yapay zekâyı kimin yazdığını bilmiyoruz. Tanrı mı iblis mi? Sonuçta yapay zekâ, merak edilen her şeyi biliyorsa, bizi bizden daha iyi tanıyorsa, sonraki adımımızı bilecek. Bununla yetinmeyecek, bizi istediği hayat formuna sokacak.
Şu anda yaşadığımız yapay zekâ pandemisinde tüm şirketler konuşmalarında bundan söz ediyor. Dikkatimi çeken, karanlıkta fil gibi, herkes “algıladığı yerden” tanım getiriyor. Ancak organik zekâsı kıt olanlar, daha fazla zikrediyor. Oysa akıl embesil ise yapay zekâ ne yapsın? Ama dilinden düşürmüyor.
İKİ SORU İKİ CEVAP / Stratejiye dair…
Yapay Zekâ yeni dünya düzeni mi?
Eğer etik kodları üretilmez ve evrensel boyutta denetlenmezse dünya, dijital tiranlıkla yönetilir hale gelecektir. Tüm verileri elinde tutan, devletlerüstü hale gelmiş şirketler, kendi çıkarları uğruna, tüm insanların zihinleriyle besledikleri bu “devasa veri” ile tek dünya devleti, kader tayincisi(!) olabilecek.
Bireylerin alabileceği tedbirler nedir?
Yapay zekâyı, sırtına tüm bilgileri yükleyerek bindiğimiz eşeğe benzetiyorum. Eğer yuları sen tutarsan, ahir’e gidersin. Yani bir sonraki hedefine… Ama yuları eşeğe bırakırsan, ahır’a gideceksin. Zira tiranlar tartışmaz, kural koyar ve onun çizdiği kaderin dışına çıkamaz, seçeneklerin de elinden alınır.
not/ Türkiye Zeka Vakfı insan odaklı yaklaşım inisiyatifi başlattı
Yapay zekâ, hayatımızın her alanını dönüştürme potansiyeline sahip, tehdit ve fırsatlarıyla hızla gelişiyor. Yapay zekânın bağımlılıklar yaratması, zihinsel yeteneklerimizi köreltebilecek etkileri, dijital güç yoğunlaşmasına zemin hazırlaması ve belki de kendi bilincini oluştururken dönüşeceği şeyler…
Bu bağlamda Türkiye Zeka Vakfı olarak başlatılan inisiyatif; eğitim, seminer ve etkinliklerle toplumu bilinçlendirmeyi amaçlıyor. Etik değerlerin altını çizmek, geliştirici, akademisyen ve teknoloji şirketlerini insan odağında çalışmaya yönlendirip yapay zekâya bağımlılığı azaltma gayesi taşıyor.
Yapay zekâ çalışmalarında etik sınırları korumak hayati önem taşıyor. Türkiye Zekâ Vakfı Başkanı Emrehan Halıcı; “yerel ve uluslararası düzeyde yasal düzenlemelere katkıda bulunmak istiyoruz” diyor. Zira yapay zekâ teknolojilerinin insan haklarına, bireysel özgürlüklerine saygılı olması gerekiyor.
Bu girişimle toplumun her kesimi için farkındalık yaratmayı ve bireysel ve kurumsal sorumlulukları ön plana çıkarmak amaçlanıyor. Hedef; bireysel, toplumsal, ekonomik ve etik değerleri göz önünde bulundurarak yapay zekânın olumsuzluklar yaratmadan, tirana değil tüm insanlığa faydalı olması…
Görünen odur ki yapay zekâ fırsatlarına odaklananların aynı zamanda tehditlerini de hesaba katacağıdır. Bunu; riskler gerçekleştikten sonra değil, önceden yapmak, bu inisiyatifin görevi olacak.