Dezenflasyon yükü açlık sınırında
Merkez Bankası internet sitesindeki kitapçıkta “Halk düşmanı” olduğu vurgulanan enflasyonun yol açtığı hayat pahalılığının “olağan ve mutlak mağduru” elbette sabit gelirliler, çalışanlar ve emekliler. TÜİK, zaman zaman kamuoyuna ‘biz yaşam maliyetini değil EUROSTAT standartlarında enflasyonu ölçüyoruz’ mesajları verse de iktidarın ekonomi yönetimi çalışan ve emeklilerin yaşam gelirlerini TÜİK endekslerine göre belirliyor.
Emekliler ve çalışanlar açlık sınırında veya eşiğinde
Yaşam maliyetini (hayat pahalılığı) ölçen elimizdeki en güvenilir veri TÜRKİŞ’in 38 yıldır her ay açıkladığı “Açlık ve Yoksullu sınırı” araştırması. Bugüne kadar TÜİK’in hiçbir itirazını duymadığımız TÜRKİŞ araştırmasının 2024 Aralık ayı sonuçlarına göre güncel açlık sınırı 21 bin 83 TL’ye yükselmiş durumda. Bu durumda yüzde 30 artışla 22 bin 104 lira olarak belirlenen 2025 yılı asgari ücreti Şubat ayından itibaren açlık sınırının altında kalacak. Geçen hafta açıklanan 2024 Aralık enflasyonuna bağlı olarak düzenlenen emekli maaşlarının (işçi ve memur) önemli bir kısmı şimdiden veya yıl içinde açlık sınırının altında kalabilecek. Resmi kayıtlara göre Türkiye’de yaklaşık 33 milyon çalışana karşılık 16,5 milyon emekli bulunuyor. Siyasi gerekçelerle zamana yayılması tercih edilen enflasyonla mücadele uzadıkça halk kitleleri üzerindeki maliyeti daha da ağırlaşıyor.
Türkiye enflasyonda tek haneyi çok özlüyor
2003-2017 yılları arasında tek hane ya da tek haneye yakın enflasyon oranlarıyla yaşayan ve ekonomide faktör verimliliğinin de pozitif alana geçtiği (2003-2007) yıların kaydedildiği Türkiye o günleri çok özlüyor. 2020’den bu yana yüksek enflasyon altındayız. Sabit gelirlilerin sıkıntı o günlerden devrolarak geliyor. Mehmet Şimşek’in son görevine başlarken akıl dışı ilan ettiği dönemde piyasalara oluk oluk para akıtılırken sabit gelirliler servet aktarımından pay alamadılar. Gelir dağılımı daha da bozuldu. Sabit gelirlilerin o dönemden de alacakları var.
Zorluklarla boğuşan ihracatta sınırlı 2024 artışı sevindirdi
● Türkiye’nin ihracatının Almanya başta olmak üzere Avrupa’daki durgunluk işaretleri ve yakın bölgesindeki jeopolitik gelişmelere rağmen sınırlı da olsa artışını sürdürmesi olumlu karşılandı. Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ın ev sahipliğinde düzenlenen toplanda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı verilere göre ihracat 2024 yılında %2,5 oranında artarak 261 milyar 925 milyon dolara yükseldi. 2024’de yüzde 19 oranında artarak 8,8 milyar dolara çıkan yüksek teknolojili ürün ihracatı. Gelecek için umut verdi. 2002’de yüzde 0,55 olan Türkiye’nin dünya mal ihracatındaki payı, 2024 üçüncü çeyreği sonunda yüzde 1,08’e yükseldi. Bir süredir ödemeler dengesi ve dış ticaret açığındaki göreli düzelme büyük ölçüde ithalattaki yavaşlamadan kaynaklandı. İthalat 2024’de %4,9 oranında azalarak 344 milyar 85 milyon dolar olarak gerçekleşti. Sanayi üretim ve ihracatındaki ithalat bağımlığı dikkate alındığında ithalattaki düşüşün sanayi üretimindeki yavaşlamayı da işaret ettiği söylenebilir. Merkez Bankası’nın 22 ay sonra faiz indirimine gittiği yılın son Para Politikası Toplantısı özetinde yer alan “Net ihracatın yıllık büyümeye pozitif katkısı ise artarak sürmüştür.” ifadesini dikkatle not ettik.
Türkiye gaza gelmedi
● Ukrayna’nın, Rus doğalgazının topraklarından geçerek Avrupa ülkelerine ulaşmasını sağlayan anlaşmayı yenilememesi heyecan yarattı. Rus doğalgazı hem Türk Akım hem de Mavi Akım’dan Türkiye’ye giriyor. Avrupa’ya doğalgaz girişi sağlayan tek hat haline gelen Türk Akımı’na ve ev sahipliği yapan Türkiye’nin rolü de Ukrayna’nın tutumuyla gündeme geldi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’ın Türk Harmanı olarak nitelediği Türkiye’nin Rusya, Azerbaycan ve İran’dan sağladığı doğalgaz düşünülerek “acaba Ukrayna’nın kararının Türkiye’ye faydası olur mu? Doğalgaz sevkiyatı artar mı?” soruları ortaya atıldı. Erken yorumlarda Türkiye’nin Ukrayna’nın kesintisini karşılayacağını iddia edenler bile oldu. Ancak bakanlıktan edindiğimiz bilgiye göre “Türkiye’den Avrupa’ya gaz taşıyan hatlar zaten tam kapasiteyle çalışıyor. Türkiye’nin Avrupa’ya gaz sevkiyatını artırması ancak yeni boru hatlarının inşa edilmesiyle mümkün.” Zaten, Avrupa geçmişe oranla böyle bir krize çok daha hazırlıklı görünüyor. Avrupa Komisyonu bir yıl öncesinden böyle bir gelişmeyi hesaba kattıklarını ima eden bir açıklama yaptı. Birkaç doğu Avrupa ülkesi dışında önemli bir etki hissedilmeyecek gibi görünüyor. Ancak, AB’deki doğalgaz piyasasında fi yatlar üzerinde baskı oluşabileceği belirtiliyor.