Desteksiz güneş ve rüzgâr yatırımı ne kadar mümkün?
Enerji üretim ve tüketiminde yenilenebilir kaynakların payının her geçen gün artması, enerji yönetiminin, özel sektörün ve diğer ilgili kesimlerin, hatta sokaktaki vatandaşın bile övündüğü bir durum. Bu artışta en büyük rol kuşkusuz devletin, dolayısıyla da aslında vatandaşın. Çünkü rüzgar, güneş, jeotermal, biyokütle ve hidroelektrik santrali yatırımları cazip hale gelsin diye 2011’den bu yana fiyat alım garantileri uygulanıyor.
Beş yıllığına başlanan uygulama daha önce beş yıl daha uzatılmıştı. Şimdi bir beş yıl daha uzatıldı. Ancak bu kez destekleme modeliyle ilgili soru işaretleri çoğaldı. Hem de iki kanaldan. Birincisi YEKDEM’in bir maliyeti var ve verilen desteklerin maliyeti elektrik tarifeleri yoluyla tüketiciler tarafından ödeniyor. İkincisi de onca teknolojik yeniliğe rağmen hala fizibıl proje geliştirilememesi, geliştirilse bile (ille de devlet desteği isterim) denilmesine yönelen eleştiriler.
Son değişiklikten sonra konuyla ilgili en kapsamlı eleştiri getirenlerden biri, TMMOB Makine Mühendisleri Odası (MMO) Başkanı Yunus Yener oldu. Desteklerin TL’ye çevrilip düşürülmüş halde 1 Temmuz 2021 ile 31 Aralık 2025 arasındaki dönemde de devrede olacağını anlatan Yener, “Kuruş esaslı fiyatlar 1 Nisan 2021’den başlamak üzere döviz ve enflasyona bağlı olarak üç ayda bir güncellenecek. Yani yatırımcılara verilecek destekler olası fiyat hareketlerinden etkilenmeyecek” diyor. Yener, buna rağmen bazı yatırımcı derneklerinin söz konusu destekleri yetersiz bulmasını ise eleştiriyor. Mühendislik kurallarına uygun ve ahlaklı olarak değerlendirilmesi koşuluyla yenilenebilir enerjiye yönelik teşvikleri uzun yıllardır savunduklarını anlatan Yener, “Ancak, geçtiğimiz dönemde, özel firmalarca üretilen elektrik enerjisine yüksek fiyatla alım garantisi verilmesi ve denetimsizlik, şirketlerin iştahını kabarttı ve bir yandan doğayı-çevreyi olumsuz yönde etkileyen bazı yatırımlara sebep olurken diğer yandan yurttaşların elektrik faturalarını şişirdi” diyor.
Yunus Yener’e göre, Türkiye ve dünya genelindeki ihalelerde ortaya çıkan rakamlar, belirli ve sınırlı uygulamalar dışında yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretimine özel destekler verilmesine gerek kalmadığını ortaya koyuyor.
Türkiye’nin kurulu gücünün ihtiyacın çok ötesine geçtiğini de anlatan Yunus Yener, enerji ihtiyacının karşılanması için yapılacak yatırımların ulusal ölçekte, bölgesel ve yerel ihtiyaçları dikkate alan kamusal bir planlamayla gerçekleştirilmesini öneriyor.
Peki çoğu yatırımcı derneği TL’ye çevrilerek aşağı çekilen kilovatsaat başına destekleme alım fiyatlarını düşük bulurken, MMO’dan gelen bu eleştiri ve öneriler ne anlama geliyor? Proje stokunda yer alan rüzgar, güneş, jeotermal, biyokütle ve hidroelektrik yatırımları gerçekten fizıbıl değil ise tamamen çöp mü? Peki doğrusu nerede? Genel bir mekanizma yerine proje bazlı desteklemeye mi geçilmeli? Ve daha bir sürü soru...
Olsun, sorgulama ve tartışma iyidir.