Deprem, yolsuzluk ve saydamlık

Nevzat SAYGILIOĞLU
Nevzat SAYGILIOĞLU EKO ANKARA

Yazının başlığı, aslında ilişkisizlikleri veya bir başka açıdan da çelişkileri ifade ediyor.

Deprem bir doğa olayı; yolsuzluk bir sistem sorunu; saydamlık ise olması gereken bir norm.

Peki neden bu üç kavramı bir araya getirdik?..

Bunun nedeni aslında bugüne dayanmıyor, ta 1999 depremine uzanıyor.

Çünkü; 1999 depremi sonrasında, Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün Seul’deki “Dünya Yolsuzluk Forumu” sırasında galiba OECD Genel Sekreteri’nin konuşmasında, yolsuzlukların ölümlere neden olduğunu Türkiye örneği ile ortaya koymuştu. Zira usulsüz, yolsuz, kanunsuz, hatta ahlaksız yollarla yapılan imarlar, inşaatlar bu deprem ile ölümlere davetiye çıkarmıştı.

Deprem sonrasının mevcut tablosu…

Malum şimdi 6 Şubat depreminin artçı sarsıntılarının ve sonuçlarının ötesinde asıl geleceğimizi şekillendirecek sonuçları gündemde.

6 Şubat pazartesi gecesi ve gün ortası 10 ilimizde yaşanan deprem felaketi, oluş biçimi ve sonuçları itibariyle yüzyılın değil belki de birkaç yüzyılın yıkıcı etkilerini yaratmış durumda. Yetmedi, arkasından artçı olmayan yeni Hatay depremleri gelmeye başladı.

Ulusal yas ilan ettiğimiz ve 2 haftayı aşkın süredir özellikle görsel ve yazılı basında ve özellikle de sosyal medyada tartıştığımız yüzyılın felaketi çeşitli yönleriyle değerlendiriliyor.

Öncelikle ve özellikle Türkiye’nin hemen bütün jeologlarını, jeofizikçilerini, yer bilimcilerini tanıdık ve dinledik. Bunların arasında kâhinleri de kehanetlerini de gördük.

Beraberinde ünlü ünsüz psikologların da bir kısmını tanıdık. Bunlar da psiko-sosyal ağırlıklı düşüncelerini ve önerilerini sıraladılar.

Elbette siyasetin değişmezlerini de izledik. Bu siyaset klasiklerinin vatanperver (!) ve hamasi nutuklarını dinledik. İktidarı ile muhalefeti farklı tellerden çaldı durdu.

Bu arada günah keçisi arayışı da devam ediyor, olağanüstü şartların olayları olağan hukukun çözümleriyle çözümsüzlüğe doğru gidiyor. Savcılarımız suçluları ve suçlu adaylarını tek tek toparlıyor. Bakalım sonu nereye varacak?

Bu tablonun bir süre daha devam edeceği anlaşılıyor.

Oysa ocağı yıkılanlar, canlarını kaybedenler, varlıklarını yitirenler asıl sıkıntıda. Çoğu çaresiz, umutsuz, yalnız…

“Şimdi zamanı değil” değil!...

Artık bizim bu ortamı iyi görmemiz ve “şimdi zamanı değil” demeden bugüne kadar yapılan yanlışlıklardan ve yolsuzluklardan ders alarak yönümüzü belirlememiz lazım.

Bundan sonra işimiz devlet ile bütçe ile…

Devletin çok önemli düzenleme, koordinasyon, imar, inşa, hukuk, kontrol ve denetim görevleri var. Ki bunların her biri çok önemli ve uzun bir konu…

Gelelim bütçe tarafına…

Deprem sonrasında dünya kamuoyu Türkiye’ye koştu. Maddi ve nakdi yardımlar adeta coştu.

Ama bunların hiçbiri yeterli olmayacak. Devletin bütçesi devreye girecek. Devlet, bir yandan sağlıklı bütçe kaynaklarına ihtiyaç duyacak; bir yandan da harcamalarını usulüne uygun olarak yapacak.

İşte bu noktada “saydamlık” konusu gündeme geliyor.

Bu alanda bilim insanları ve dünyanın uluslararası kuruluşları sürekli olarak yolsuzluk ve bütçe ilişkisini araştırıyorlar, konuşuyorlar. Bütçe saydamlığı ile yolsuzluk arasında ilişkileri ortaya koyuyorlar ve bütçe saydamlığının yolsuzluklar üzerinde negatif etkisi olduğunu söylüyorlar. Yolsuzlukların bir boyutu olarak rüşvetin sıklığı ile gelir arasında güçlü bir ilişkinin bulunduğunu belirtiyorlar.

Aslında Türkiye’nin gündeminde olmamakla ve gündeme hiçbir zaman girmemekle beraber bu konularda uluslararası kuruluşların çok önemli çalışmaları ve düzenlemeleri var. Örneğin;

- IMF’nin “Mali Saydamlık İyi Uygulamalar Tüzüğü”,

- OECD’nin “Bütçe Şeffaflığı için En İyi Uygulamalar”,

- Uluslararası Bütçe Ortaklığı IBP’nin “Açık Bütçe Endeksi”,

- Mali Saydamlık Global Girişimi GIFT’in Mali Saydamlık ve Hesap Verilebilirlik Mali Saydamlığı Üst Düzey Prensipleri,

sayılabilir.

Bizim bunların hiçbirinden haberimiz yok!... Düzenimizi sürdürüyoruz.

Oysa artık yazılı ve görsel basında, devlette, sivil toplumda, iş dünyasında ve özellikle siyasette bu konuların gündeme gelmesi lazım. Bu gündemlere gelmezsek ve tüm bir toplum olarak gerekli duyarlılığı göstermezsek irili ufaklı yeni felaketler devam eder. Allah korusun.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar