Deprem vergisi mükellefleri ikiye böldü
Nazmi KARYAĞDI
6 Şubat’ta Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri merkezli olarak meydana gelen ve asrın felaketi olarak adlandırılan depremler sonucunda ortaya çıkan acil finansman ihtiyacını karşılamak üzere, halk arasında Deprem Vergisi (Ek Vergi) olarak adlandırılan bir vergi kanunlaşarak uygulamaya konuldu.
Çok kabaca ifade edecek olursa; 2022 yılına ilişkin olarak indirim ve istisnalar nedeniyle kurumlar vergisi ödemeyecek mükelleflerin oldukça büyük bir kısmına, indirim ve istisnalar üzerinden %10 ya da %5 oranında ek vergi ödeme zorunluluğu getirildi.
Yeni gelen vergisel yükümlülük, 2022 yılı kurumlar vergisi beyanname verme ve ödeme süresinin ertelenmesiyle 5 Mayıs 2023 günü yerine getirilmiş oldu.
Ancak bu esnada iş ve vergi dünyasında “ihtirazi kayıtla beyanname verme furyası” yaşandı. Pek çok mükellef kendi durumunu pek irdelemeksizin e-beyannamelerindeki ihtirazi kayıtla beyan kutucuğunu tıklamak suretiyle bu yarışa katıldı.
Ancak beyanname verme süresinin bitiminden 30 gün sonra dava açılması hususu gündeme gelince, mükellefler daha önce pek de etraflıca düşünmedikleri “ihtirazi kayıt” konusunu sorgulamaya başladılar.
Biz bu işi niye yaptık?
Depremden hemen sonra 3483 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı kapsamında AFAD tarafından başlatılan Yardım Kampanyası’na pek çok kişi ve kurum ayni ve nakdi yardımda bulunmuştu.
Hatta EKONOMİ gazetesinde yayınlanan “Bağış ve yardımları vergi matrahından düşmek vicdani mi?” başlıklı yazımızda da belirttiğimiz üzere bir kısım vergi mükellefleri “Ben bu bağışı vergi avantajı elde etmek için değil, hayır için, iyilik için, yardım için yapıyorum” diyerek bağışlarını vergi ile ilişkilendirmemiş ve vergisel bir avantaj da elde etmemişti.
Birkaç hafta önce insani duygularla depremzedelere yardımda bulunan vergi mükellefleri, oysa şimdi; Devletin çok ciddi tutardaki kaynak gereksinimini karşılamak için getirdiği deprem vergisini Anayasa Mahkemesi’nde iptal ettirmek için dava açma yoluna gidiyordu.
Elbette ki bu da vergi mükelleflerinin bir kısmında bir tür duygusal ikileme (dilemma) neden oluyordu.
Anayasa Mahkemesi Deprem Vergisi’ni iptal eder mi?
İhtirazi kayıtla beyanname verenler için dava açmada son günlere girmiş bulunuyoruz.
Kanunların geriye yürümezliği, ödeme gücüne göre vergilendirilmeye aykırılık vb. gibi anayasal vergileme ilkeleri nedeniyle Anayasa Mahkemesi’ne iptal için başvuru hukuken mümkün (Anayasa Md-150-152).
Bu arada Anayasaya aykırılık iddiasıyla ana muhalefet partisi CHP’nin deprem vergisiyle ilgili olarak bir başvuruda bulunmadığı göz önüne alındığında mükelleflerin bireysel olarak vergi mahkemelerine bu iddiayla başvurmaları gerekiyor.
Eğer vergi mahkemeleri de bu iddiaları yerinde görürse iptal talebini Anayasa Mahkemesi’ne götürebilecek.
Elbette bir Vergi Mahkemesi de kendiliğinden Anayasaya aykırılık iddiasında yüksek mahkemeye taşıyabilir.
Anayasa Mahkemesi’nin bu tür olağanüstü vergiler konusunda geçmişteki yaklaşımına baktığımızda genellikle yeni getirilen vergilerin onaylanması şeklinde kararlar verdiği görülüyor.
Vergi mahkemelerinden herhangi biri deprem vergisini Anayasa Mahkemesi’ne götürürse sonucun bu kez ne yönde olacağını hep birlikte göreceğiz.
Buradan çıkacak ders
Charlie Chaplin’in sessiz sinema klasiklerinden “Altına Hücum” filminde olduğu gibi; kurumlar vergisi mükellefleri açısından 5 Mayıs 2023’te “İhtirazi kayıtla beyana hücum” gibi bir durum yaşandı.
Gerçekten hız ve esneklik çağında yaşadığımız konusunda hiçbir kuşku yok. Ancak biraz durup düşünüp, karar verip uygulamaya geçmek sanırım en sağlıklı olanı.
Çağımız ne çağı olursa olsun insan olabilmenin yegâne farklılığı olan vicdan terazisini devre dışı bırakıp bırakmamak, insanoğlunun hiç bitmeyen sınavı olarak devamlı karşımıza çıkıyor.
Özetle ifade etmek gerekirse kurumlar vergisi mükellefleri de bugün böylesi bir sınama ile karşı karşıya.