Deprem sürecini yönetmek
Türkiye, deprem kuşağında ve acılarla dolu bir deprem bilançomuz var. Her depremde bir eksiğimizi fark edip düzeltme gayretimiz de mevcut fakat bu gayret, ne kadar yeterli? Depremin öncesi tedbir, sırası tedbir, sonrası tedbir şartken, bizler acaba hangi aşamalarda eksik kalıyoruz ki acı bitmiyor.
Marmara depreminde, bir Kızılay’ımızın olmadığını idrak etmiş, çürümüş çadırlar, istismar edilmiş bağışlar ve yolsuzlukları görünür kılmıştık. Derken Türk Kızılay’ı olarak güncelledik, onu gurur duyulacak bir noktaya taşımakla kalmadık, bölgede ve kürede parmakla gösterilir hale getirdik.
YARDIMLAR DEPREMZEDEYE ZAMANINDA ULAŞMALI
Benim de fiiline çalıştığım Van depreminde, iyi bir Kızılay’ın tek başına yeterli olmadığını, bu işin planlama ve koordinasyon meselesi olduğunu gördük. Deprem 7,2 şiddetindeydi ama ülke genelinde yardım seli 9,2 oldu ve dağ taş, yardım malzemeleriyle dolup taştı. Ama bunları etkin dağıtamadık.
Yardım yönetimi; depremdeki enkazdan insan kurtarmadan sonra en kritik süreç. Geçmişte gördük serum bir yerde şırıngası başka yerde… Elektrikli sobagelmiş ama elektrik yok. Bir tepe montlardan oluşmuş, gıda maddesi başka bir lokasyonda… Elazığ, Erzincan, Bingöl, hepsinde durum buydu.
İKİ SORU İKİ CEVAP
Deprem sonrasında yardımı kim yönetmeli?
AFAD bu iş için var. Ancak bölge tepe yöneticileri de karar süreçlerinin başında. Fakat lojistik, en kritik faktör… Türkiye’de lojistik tecrübesi var. Lojistik; belli bir şeyi, standart zamanda, ihtiyaç sahibine ulaştırmanın karmaşasını yönetebilmek demektir. Lojistik dâhileri mutlaka devrede olmalı.
Afet bilançosu neden gerekli?
Nerede, kim ve ne gibi sorun ile karşı karşıya olduğunu bilmek, hayati derecede önemlidir. Deprem değil bina öldürür diyoruz. Doğrudur ama bu eksik bir analizdir. Zira depremde bina kadar, cehalet öldürür, akılsız koordinatör öldürür, elindeki iş makinesini zamanında ulaştırmayan öldürür.
NOT
DEPREME KARŞI HANGİ HAZIRLIĞIN VAR?
Depremle yaşamayı öğrenemedik gitti. Oysa Marmara depreminden de büyüklerinin yaşayabileceğimizi Kahramanmaraş’ta öğrendik ve binlerce canımız gitti. Kahrolduk…
Depreme 5 temel hazırlık söz konusu; 1-Altında fay hattı olduğunu bil, 2-Deprem değil bina öldürür, 3-Mutlaka tatbikat yap, 4-Afet yönetimine gönüllü ol, 5-Deprem tedbirlerini al…
Misal oturduğun ev depreme dayanıklı mı? Her insan, depremin tanığı olmuştur. Depremin sorumlusu, tedbir geliştirmeyen anlayıştır. Bunu sadece yönetime bağlamak yetmez, bireylerin de tedbirler manzumesinde yapması gerekenler vardır.
Deprem bilinci gelişmiş ülkelerde halk, çözüme dâhil edilmiş, toplum esaslı çözümler benimsenmiştir. Bizde ise vatandaş, çözümün parçası değil, potansiyel depremzededir. Japonya, depremle birlikte yaşayan bir ülkedir. Çünkü depreme çok kurban vermişler ve tedbir geliştirmişlerdir. Binalar jiroskoplu, kritik tesisler erken uyarı sistemine sahip, halk da deprem bilinciyle donatılmıştır.
Bu yüzdendir ki 8 şiddetinde bir deprem, Japonya’da “hasar” diye geçiştirilirken, Türkiye’de böylesi bir deprem sonrasında ortada kent diye bir şey kalmayabiliyor. Deprem; yönetilebilir afettir. Eğer erken uyarı sistemleri kurar, binaları buna göre sağlamlaştırır ve halkı deprem anında nasıl davranacağı konusunda eğitirseniz, hayatta kalırsınız. Değilse her deprem sonrası ağıt yakar dururuz canlarımıza…