Deprem sonrası için vergiye ilişkin tavsiyeler

Numan Emre ERGİN
Numan Emre ERGİN PERSPEKTİF

6 Şubat 2023 tarihinde ve sonrasında yaşadığımız depremlerin etkileri hala devam ederken Devlet ve Millet yaraları sarmaya çalışmaktadır. Sahada yardımların organizasyonu ve dağıtılması konusunda aksaklıklar devam etmekle birlikte, bazı kamu kurumlarımız hızlı ve yerinde aksiyonlar almaktadır. Bunların başında da Hazine ve Maliye Bakanlığı gelmektedir. Bakanlık, internet sitesinde yayınladığı duyuruda [1] kendisine bağlı veya ilişkili kurumlarca deprem sonrası alınan tedbirleri açıkladı. Bugüne kadar yapılmış olanları derli toplu görme açısından güzel bir kaynak.

Bu yazımda deprem sonrası için vergi mevzuatına ve uygulamasına ilişkin olarak yapılması gerekenler noktasında bazı tavsiyelerde bulunacağım.

Konteyner tesliminde KDV oranı indirimi

Şu an deprem bölgesindeki en önemli ihtiyaçların başında barınma gelmektedir. (Barınma ihtiyacından söz açılmışken, daha enkazlar kaldırılmadan, gerekli zemin etütleri yapılmadan deprem bölgesine konut inşaatı için apar topar ihaleler açılmasını, 1 yıl içinde onbinlerce konut yapılacağının vaat edilmesini, bu büyük afetten hala ders çıkarılmadığını hayretle izliyoruz. Yine en iyi yapılan iş yapılmakta: İhale!)

Depremzedelerin geçici barınma ihtiyacının karşılanması için konteyner temini çok önemlidir. Sahadaki konteyner ihtiyacının karşılanmasına destek olmak için 14 Şubat 2023 tarihindeki RG’de yayımlanan 6790 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile deprem nedeniyle olağanüstü hal ilan edilen illerde kullanılmak üzere 31.12.2023 tarihine kadar afetzedelere ve KDV Kanunu’nun 17/1 maddesinde sayılan kurum ve kuruluşlara (kamu kurumları, kamuya yararlı dernek vs.) prefabrik yapı ve konteyner teslimlerinde KDV oranı %18’den %1’e indirilmişti. Böylece afetzedelere ve AFAD, Kızılay gibi derneklere konteyner teslimleri için önemli bir imkan sağlanmış oldu. Ancak bu depremde halkın büyük teveccühünü kazanan Ahbap gibi bazı dernekler ile bireysel tedarikte bulunan kişi ve şirketler bu imkandan yararlanamadı. Depremzedelere zaten konteyner satışı olmadığından Karardaki “afetzedeler” ifadesi fiilen bir anlam ifade etmiyordu. 22 Şubat 2023 tarihli RG’de yayımlanan 6830 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile bütün prefabrik yapı ve konteyner teslimlerinde (kurulum ve montaj işleri dahil) KDV oranı %1 olarak belirlendi. Böylece sorun büyük oranda halledilmiş oldu. Ancak bu kararın yayımlanması sonrasında sahada başka sıkıntılar yaşanmaya başlamıştır. Prefabrik yapı ve konteyner üreticilerinin yüklenimleri %18 KDV, teslimleri %1 KDV ile olduğundan aradaki fark indirimli oran KDV iadesi yapılıncaya kadar üzerlerinde kalacağından, üreticiler yapılan oran indirimini ya uygulamak istememektedirler, ya da konteyner fiyatlarını artırmaktadırlar. Ekonomi biliminin kuralları afet zamanı da işlemekte: Dolaylı vergi indirimi, arz ve talebi esnek olmayan üründe üreticinin cebine gitmektedir. Bu olağanüstü dönemde Devlete burada önemli bir görev düşmektedir. Ya konteyner fiyatlarına bir sınırlama getirilmelidir, ya da konteyner ve prefabrik yapı üreticilerinin indirimli oran KDV iade talepleri için istisna yapılarak hemen ertesi ay hiç bir belge aranmadan beyan üzerine iadeler yapılmalıdır. Daha sonra denetimler yapılarak veya YMM raporuyla gerekli süreç işletilip eksiklikler giderilebilir. Önce iade, sonra bürokrasi.

Diğer yardım malzemelerinde KDV oranı indirimi

Afetzedelere gönderilmek üzere yapılan gıda, hijyen ürünleri, kıyafet, çocuk bezi vb. teslimlerde KDV oranı %1’e indirilmelidir.

Yurt dışı yardımlar ve matrahtan indirim sınırı

Afetzedelere sadece vatandaşlarımız ve yerli sermayeli şirketlerimiz değil, yabancı sermayeli şirketler de ciddi anlamda yardımlar sağlamaktadır. Bu şirketlerin yurt dışında bulunan merkezlerinden yardım için ciddi fonlar gönderilmektedir. Söz konusu paralar genellikle önce buradaki şirket/şubeye gönderilmekte, daha sonra ilgili yardım kuruluşlarına yönlendirilmektedir. Yurt dışı merkezden gönderilen bu paraların vergi karşısındaki durumu tereddütlere neden olabilmektedir. Bağış yapılmak amacıyla da olsa yurtdışından Türkiye’deki şirket hesaplarına gönderilen bu paraların öncelikle şirketlerin gelirleri arasına alınması gerekmektedir. Türkiye’deki şirket her ne kadar burada aslında bir aracı durumunda olsa da Maliyenin benzer durumlardaki görüşü bu paraların gelir hesaplarına aktarılması yönündedir. Yurt dışından gelen paralar Türkiye’deki şirket tarafından Kurumlar Vergisi Kanunu (KVK)’nun 10. maddesinde belirtilen kurumlara bağışlanırsa, bağış tutarının kurum kazancının %5’ne kadar olan kısmı kurumlar vergisi matrahından indirilebilmektedir. Bir anlamda sağ cebe giren sol cepten çıktığından vergisel bir yük olmamaktadır. Ancak Türkiye’deki şirket yurtdışından gelen parayı başka kurumlara bağışlarsa veya kendisi yardım faaliyetinde bulunursa, ya da gelen yardım tutarı kurum kazancının %5’inden fazla olursa bu şirket üzerinde sırf bu yardım nedeniyle vergisel bir yük kalmaktadır. Bu nedenle, bu depreme özel olarak hem %5 sınırının hem de matrahtan indirim için bağışta bulunulan kurum sınırlamasının kaldırılmasının faydalı olacağını düşünüyorum. Bu arada, yurt dışından gönderilen paranın sermaye olarak konulması ve bu paranın daha sonra KVK madde 10’da sayılanlara bağışta kullanılması halinde hem KVK md. 10/1.ı’daki nakit sermaye indiriminden hem de 10/1.c’deki bağış indiriminden yararlanılması mümkündür. Yardımların matrahtan düşülmesinin veya yardımları yaparken vergi mevzuatının imkanlarından yararlanılmasının eleştirilmesini anlamlı bulmuyorum. Öncelikle bu planlama ve imkanlar mükelleflerin kanuni haklarıdır. Ayrıca Devlet, kendisi 100 TL’lik harcama yapacakken yardımın matrahtan indirimi halinde sadece vazgeçilen kurumlar vergisi oranında 20 TL’lik bir harcama yapmaktadır. Para bir de yurt dışından geliyorsa tutarı artırmak için her türlü teşvik sağlanmalıdır. Elbette yardımı yapan şirket bunu matrahtan düşmeyebilir, bu da bir tercih...

Çalışanlara yapılan deprem yardımları

Bir çok şirket depremden etkilenen personeline ayni ve nakdi yardım yapmaktadır. Söz konusu yardımlar Gelir Vergisi Kanunu (GVK)’nun 61. maddesi uyarınca ücret tanımına girmektetedir. GVK’nın ücretlerde gelir vergisi istisnasını düzenleyen 23. maddesinde bu yardımlara ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Diğer taraftan, GVK’nın tazminat ve yardımlarda gelir vergisi istisnasını düzenleyen 25 maddesinin ikinci fıkrasında “Muhtaç olanlara belli bir süre için veya hayat kaydıyla yapılan yardımlar”ın gelir vergisinden istisna olduğu belirtilmiştir. Bu hükmün çalışanlara yapılan yardımları kapsayıp kapsamadığı tartışmalıdır, zira düzenleme ücretlere ilişkin istisna maddesinde değildir. Bununla birlikte, “hizmet erbabına” ödenen çocuk zamları, yapılan evlenme ve doğum yardımları da 23 maddede değil, 25’inci maddede düzenlenmiştir. Fakat bu yardımlar sayılırken maddede açıkça bu ödemelerin hizmet erbabına (yani çalışanlara) yapılması halinde istisna olduğu sayılmışken ikinci fıkrada hizmet erbabı ifadesi geçmemektedir. Bu durum da ikinci fıkranın uygulaması açısından tereddüt doğurmaktadır. Ayrıca, muhtaçlara yapılan yardımlara ilişkin istisna maddesinin gerekliliği de tartışmalıdır; zira kapsama giren yardımlar gelir vergisinin değil veraset ve intikal vergisinin konusuna girmektedir. Dolayısıyla, verginin konusuna girmeyen birşeyin istisna edilmesi de anlamlı gözükmemektedir. Kanun koyucu, tartışmaya mahal vermemek için malumu bu şekilde ilan etmiş diyelim. Muhtaç kişi çalışan ise ve GVK md. 25/2’nin bu durumu kapsadığı kabul edilirse istisna hükmü pratikte bir anlam ifade etmektedir. Dolayısıyla, mevcut olağanüstü durum dikkate alarak genişletici yorumla GVK md. 25/2 hükmünün çalışanlara yapılan yardımları kapsadığı söylenebilir. Maliye’nin bu konuda tartışmaya mahal vermeyecek şekilde bir görüş açıklaması gerektiğini düşünüyorum. Maliye aynı görüşte değilse bu yönde yasal bir düzenleme yapılmalıdır.

Veraset ve intikal vergisi

Depremzedelere yapılan bağışlar karşılıksız olduğundan veraset ve intikal vergisinin konusuna girmektedir. Sağlar arası ivazsız intikallerde 2023 yılı için 23.387 TL’lik bir istisna bulunmaktadır. Ayrıca, kamu idareleri, emekli ve yardım sandıkları, sosyal sigorta kurumları, kamuya yararlı dernekler, siyasi partiler ve bunlara ait olan veya bunların aralarında kurdukları teşekküllerden kurumlar vergisine tabi olmıyanlar, tüzel kişilere ait olup umumun istifadesi için ilim, araştırma kültür, sanat, sıhhat, eğitim, din, hayır, imar, spor gibi maksatlarla kurulan teşekküllerin statüleri gereğince maksatları içinde usulüne uygun olarak yaptıkları yardımların tamamı intikal vergisinden istisnadır. Bu durumda, sayılan istisnalar dışındaki bağış ve yardımlar %10-30 oranında intikal vergisine tabi olacaktır. Afetzedeleri bu vergi yüküyle karşı karşıya bırakmamak için Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu’na bir madde eklenerek afetler nedeniyle yapılan her türlü yardımın tamamının vergiden istisna edilmesi sağlanmalıdır. Ayrıca, depremde hayatını kaybedenlerden mirasçılarına intikal eden mallar açısından da veraset vergisi ististisnası getirilmelidir.

Tapu ve noter harcı

Depremde evi ve işyeri yıkılan kişilerin ileride edinecekleri konut ve işyerleri için tapu ve noter harcı istisnası getirilmelidir. Bu istisna yıkılan taşınmazlardaki mülkiyet durumu esas alınarak yapılmalıdır. Daha önce yazdım ama tekrar vurgulamakta fayda görüyorum. Yabancılara taşınmaz satışı (en azından bu olağanüstü dönem geçinceye kadar) yasaklanmalıdır. Hatta muvazaalı işlemlerin önüne geçmek için belli bir tarihten sonra kurulan, Türkiye’de aktif bir faaliyeti/varlığı olmayan yabancıların sahip ve kontrolü altındaki şirketlere de taşınmaz satışı yasaklanmalıdır.

Yargı harçları

Depremde malını, evini, yakınlarını kaybetmiş kişiler sorumlu olanlara karşı çeşitli davalar açacaklardır. Bu davaların açılabilmesi için ciddi tutarlarda yargı harçları ödenmesi gerekecektir. Maddi anlamda zor durumda olan afetzedelerin açacakları davalarda kendilerinden ciddi tutarlarda harç talep edilmesi vicdanları yaralayacaktır. Bu nedenle, deprem nedeniyle zarara uğrayanların açacakları davalar yargı harçlarından istisna kılınmalıdır.

Emsal kira bedeli

Deprem nedeniyle birçok kişi evini ve yazlığını depremzedelerin kullanımına tahsis etmiştir. Ancak Gelir Vergisi Kanunu’nun 73. maddesi uyarınca, maddede belirtilen istisnai şartlar olmadıkça[2], bu ev sahiplerinin depremzedelerin kullanımına bedelsiz olarak tahsis ettikleri evler nedeniyle emsal kira bedeli üzerinden kira geliri beyan etmeleri gerekecektir. Böyle bir durumun yaşanmaması için söz konusu maddeye bir istisna eklenerek yaşanan afetler nedeniyle afetzedelerin kullanımına bedelsiz olarak veya emsalinden düşük kirayla tahsis edilen mal ve haklar nedeniyle emsal kira bedelinin uygulanmayacağı yasal güvenceye kavuşturulmalıdır.

 Sözün özü: Depremle sarsılanı vergiyle de sarsmayalım.

[1] https://ms.hmb.gov.tr/uploads/2023/02/Hazine-ve-Maliye-Bakanligi-Olarak-Deprem-Felaketi-Sonrasi-Attigimiz-Adimlar.pdf

[2] Şu hallerde emsal kira bedeli esası uygulanmaz: 1. Boş kalan gayrimenkullerin muhafazaları maksadiyle bedelsiz olarak başkalarının ikametine bırakılması; 2. Binaların mal sahiplerinin usul, füru veya kardeşlerinin ikametine tahsis edilmesi (Usul, füru ve kardeşlerden herbirinin ikametine birden fazla konut tahsis edilmiş ise bu konutların yalnız birisi hakkında emsal kira bedeli hesaplanmaz. Kardeşler evli ise eşlerden sadece biri için emsal kira bedeli hesaplanmaz.); 3. Mal sahibi ile birlikte akrabaların da aynı evde veya dairede ikamet etmesi. 4. Genel bütçeye dahil daireler ve katma bütçeli idareler, il özel idareleri ve belediyeler ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılan kiralamalarda.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar