"Demokratik ülkeler yolsuzluğu kontrol altına almada otoriter rejimlere göre daha üstün"
KONUK YAZAR
AV. ASENA AYTUĞ KESER
AV. KARDELEN ÖZDEN
Uluslararası Şeffaflık Örgütü (Transparency International), 2023 yılı Yolsuzluk Algı Endeksini (“2023 Endeksi”), 30 Ocak 2024 tarihinde yayımladı. Yıllık olarak hazırlanan ve uzmanların ve iş insanlarının kamu sektörüne ilişkin yolsuzluk algısını Dünya Bankası, Dünya Ekonomik Forumu, özel risk ve danışmanlık şirketleri, düşünce kuruluşları gibi birtakım farklı kaynaklar üzerinden ölçmeyi amaçlayan 2023 yılı Yolsuzluk Algı Endeksi (2023 Endeksi), 30 Ocak 2024 tarihinde yayımladı. Bu alandaki en güvenilir göstergelerden biri olarak kabul edilen endekse göre, son yıllarda Rusya-Ukrayna savaşı, daha yakın dönemde İsrail- Hamas arasında Filistin’de giderek alevlenen çatışma ve tüm dünyanın bir süredir şahit olduğu yıkım, karışıklık ve kaos gibi faktörler, uluslararası gerilimin tırmanmasına sebep olarak devletlerin siyasi reflekslerle hareket etme eğilimini artırmıştır. Bu durum, küresel çapta yaşanan ekonomik ve insani krizlerin de etkisiyle bazı ülkelerde otoriter yönetim eğilimlerinin güçlenmesine sebep olmuş; bununla bağlantılı olarak hukukun üstünlüğü ilkesinin zaman zaman geri plana itildiği görülmüştür.
Türkiye 2 geriledi, 14 sıra düştü
Endeksteki bulgulara göre, demokratik ülkeler yolsuzluğu kontrol altına almada otoriter rejimlere göre üstün konumdadır. Gerçekten de toplumsal çatışma halinde olan ya da özgürlüklerin kısıtlandığı ve demokrasinin zayıf olduğu ülkelerin en düşük puanları aldıkları görülmektedir. Bu kapsamda Şeffaflık Örgütü Türkiye Ofisi, adalet mekanizmalarının ve hukukun üstünlüğü ilkesinin zayıf olmasının, kamu görevlilerinin hesap verebilirliğini azaltarak yolsuzluğun gelişmesine yol açtığını; otoriter rejimlerde ve hatta kimi demokratik liderlerde dahi görülen iktidar pratiklerinin, suçluların ceza almasının önüne geçerek yolsuzluğu teşvik ettiği vurgulamaktadır.
Son dönemde Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasında hasıl olan ciddi bir yargı krizi yaşayan ve süregelen cezasızlık politikaları medyatik figürler üzerinden basına dahi yansıyan Türkiye, bu bulgulara paralel olarak 2023 Endeksi sıralamasında bir kez daha düşüş yaşamıştır. Türkiye’nin puanı 36’dan 34’e düşmüş, ülke sıralaması 180 ülke içerisinde 101 iken 115. sıraya gerilemiştir [1].
Şeff afl ık Örgütü Türkiye Ofisi, ülkemizdeki var olan yasaların uygulanması konusundaki isteksizlikler ile cezasızlık uygulamalarının yolsuzluğun yaygınlaşmasına ve sıradanlaşmasına neden olduğuna işaret etmektedir. Gerçekten de Türkiye’nin uzun süredir çeşitli şirketlerin şüphe uyandırıcı bir hızla büyümesine göz yumduğu ve mevcut yasalar doğrultusunda gerekli inceleme ve soruşturmaları yapmakta geç davrandığı hususu, 2023 genel seçimlerinden sonra yeni Adalet Bakanının göreve gelmesini de takiben medyatik figürlerine karşı usulsüzlük iddialarıyla başlatılan yasal süreçler ile kamuoyu nezdinde görünür hale gelmiştir.
Bununla birlikte, Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu’nun (GRECO) 7 Aralık 2023 tarihinde noktalanan ve “milletvekilleri, hâkim ve savcılarla ilgili yolsuzlukların önlenmesi” konusunu ele alan Dördüncü Tur Değerlendirme Türkiye Dördüncü Ara Uyum Raporu’nda da önceki rapordan bu yana somut bir gelişme gösterilmediği sonucuna ulaşılmıştır. Bir süre önce Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay 3. Ceza Dairesi arasında mahkemelerin yargısal görev ve yetkilerine ilişkin sadır olan yargı krizinin özellikle modern anayasacılık çerçevesinde bireysel başvuru mekanizmasına, hak arama hürriyetine ve mahkemeye erişim hakkına ilişkin körüklediği hararetli tartışmalar da hukuk devleti ilkesine karşı duyulan güveni zayıflatarak halihazırda sıradanlaşmış olan yolsuzluk algısını derinleştirebilecektir.
Deprem tehdidi altındaki illerde oy kaygıları ile siyasi rant öne çıkıyor
Tüm bunlara ek olarak, geçtiğimiz yıl Türkiye’nin güney ve orta kesimi ile Suriye’nin kuzey ve batı bölgelerinde meydana gelen deprem felaketinin bilançosu da kamu kaynaklarının eşit dağılımındaki eksiklikleri, hataları ve bütçeye ilişkin ciddi bir şeffaflık ve hesap verilebilirlik sorununu kamuoyunun gündemine taşımıştır. Bununla birlikte, afet sonrası toplumun genelinde hâkim hale gelen endişe, korku ve panik hali, dikkatleri başta İstanbul olmak üzere deprem tehdidi altında olan diğer bölgelere çevirmiştir. Söz konusu kaygılar, bir yandan toplum nezdinde bu bölgelerde inşa edilen ve ruhsatlandırılan yapıların güvenilirliğine ve kentsel dirençliliğe ilişkin birtakım soru işaretleri doğurmuş; bir yandan da yasa koyucuyu bu bölgelerde hızla aksiyon alınması adına mevcut dönüşüm mevzuatında yeni düzenlemeler yapmaya sevk etmiştir. Bu kapsamda, esasen kamu gücünü de kullanarak mülkiyet hakkına müdahale eden bir anlayışla bir “Müteahhitlik Yasası” olarak kurgulandığı yönünde ciddi eleştiriler alan Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun tadil edilmiştir. Yapılan değişikliklerin ise, özellikle inşaat sektöründeki kamu-özel ortaklıklarına ilişkin endişelerin yanı sıra, yerinden etme ve mülksüzleştirme gibi yeni kaygıları körüklediği gözlemlenmiştir. 2023 Endeksi’nde de belirtildiği üzere, yolsuzluk ve sosyal adaletsizlik arasında birbirlerini besleyen bir ilişki olduğu dikkate alındığında, söz konusu eleştiriler ışığında belirli kesimlerin mülkiyet hakkının özünü zedeleyebileceği değerlendirilen bu yeni düzenlemelerin, yolsuzluğun yaygınlaşmasını kolaylaştırıcı bir etkide bulunabileceği söylenebilir.
2024 yılı kolay geçmeyecek
2023 Endeksi, toplumsal barışın tesis edilmesi için vazgeçilmez bir unsur olan hukukun üstünlüğü ilkesinin yolsuzlukla mücadele için önemini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Yaklaşmakta olan yerel seçimlerin getirebileceği oy kaygıları ile siyasi rant beklentileri dikkate alındığında, 2024 yılının yolsuzlukla mücadele alanında Türkiye açısından kolay geçmeyeceği söylenebilir. Yakın dönemde yapı usulsüzlüklerine ilişkin nitelikli dolandırıcılık, rüşvet ve resmî belgede sahtecilik gibi suçlar nedeniyle birtakım belediyelere düzenlenen operasyonlar da bu öngörünün somutlaşmaya başladığının sinyalini vermektedir. Öte yandan, kamu sektörüne ve adalet mekanizmalarına duyulan güvenin tazelenmesi adına, Şeffaflık Örgütü Türkiye Ofisi tarafından önerildiği şekilde ülke yönetiminde denge ve denetleme mekanizmalarının güçlendirilmesi, yargı erkinin hızlı bir şekilde bağımsız ve tarafsız bir yapıya kavuşturulması, demokratik ilke ve değerlerin canlandırılması ve uluslararası sözleşmelerin gerekliliklerinin yerine getirilmesi gibi adımlar atılmadığı müddetçe önümüzdeki yıllarda da Türkiye’nin puan ve sıralamasında süregelen düşüşün önüne geçilememesi kuvvetle muhtemeldir.
[1] Endeks, dünya çapında 180 ülke/bölgede kamu sektöründeki yolsuzluk algısını 0 (yüksek yolsuzluk) ila 100 (çok temiz) aralığında puanlayarak sıralamaktadır.