Değişmeyen turizmin sonu
Avrupa Seyahat Komisyonu tarafından 2021 yılı Şubat ayında yayınlanmış “Sürdürülebilir Turizm Uygulamaları” ve “Horizon 2022-Turizmde Yeni Stratejik Hedefler” raporlarını inceliyorum. Avrupa Seyahat Komisyonu (ETC) Brüksel merkezli bir sivil toplum kuruluşu olup amacı Avrupa’nın bir turizm destinasyonu olarak tanıtılması ve desteklenmesi.
Her iki rapor son 50 yıldır hâkim olan geleneksel turizm modelinin artık kritik bir eşiğe gelmiş olduğunu vurgulamakta, bu modeli sorgulamakta ve Avrupa için yeni çıkış yolları önermektedir. Salgın öncesi dönemde başlayan, özellikle yoğun ziyaret edilen yerlerde ekonomik ve sosyal kazançları aşan maliyetler yeni bir turizm modelinin tartışılmasına neden olmaktadır. Salgının sebep olduğu kriz ise, yeni bir anlayış ve yaklaşımla değişim ve dönüşümün hayata geçirilmesi gereğini daha da zorlamaktadır.
Ancak bu değişim ve dönüşümün kolay olmayacağı da kesindir. Özellikle Türkiye gibi “çok ziyaretçi / az değer” yaratan kitle turizm modeline dayalı faaliyet sürdüren işkolları için kırılgan bir süreç olacağı bellidir. Diskjokeylerin bir müzikten diğerine atlarken uyguladığı yumuşak geçiş, “fade in - fade out”, çalan bir parçanın sesini azaltırken diğerini arttırmak gibi bir sürece ihtiyaç duyulacaktır. Ancak bu sürecin başarılı olabilmesi için sözde değil özde, gerçek, elle tutulur, gözle görülür değişiklikler sağlanmalıdır.
Raporlarda önerilen stratejik hedefler şu şekilde özetlenebilir:
- Dikey pazarlama (coğrafya, cinsiyet gibi) anlayışından yatay pazarlama (tematik) anlayışa geçmek. Ürün ve deneyim ön planda olmak üzere insanların tutkularına cevap verebilmek.
- Yaş, cinsiyet, yaşadığı ülke gibi demografik yaklaşım yerine davranış, ilgi alanı gibi psikografik yaklaşımı tercih etmek. Potansiyel ziyaretçileri değerleri, arzuları, ilgileri ve yaşam tarzı seçeneklerine göre gruplandırmak.
- Potansiyel ziyaretçilerin bireysel davranışlarını öğrenecek şekilde araştırma tekniğini değiştirmek. Nelere önem veriyorlar? Olumlu bir deneyim nasıl yaşatılabilir?
Rapor, herkese uyan genel bir pazarlama anlayışının daha fazla değer yaratmayacağını ileri sürüyor. Onun yerine belli grupları motive edecek şekilde ilgi alanlarını merkeze alan özel bir pazarlama anlayışının tüm turizm paydaşları için daha fazla değer yaratacağını savunuyor. Söz konusu strateji ile turistik destinasyonların, orada yaşayanların, yapılan işlerin, yerel kültür ve mirasın hak ettiği niteliği elde edeceği vurgulanıyor. Buna ilave olarak, dengeli bir turizm anlayışı ile elde edilecek kazançların maliyetlerden fazla olacağı belirtiliyor.
Avrupa böyle bir stratejik değişim ve dönüşüm planlarken bizim de turizm anlayışımızı gözden geçirmemizde büyük yarar vardır. Altını çizmek gerekirse, şehirlerin değişim ve dönüşümde en önemli role sahip olması gerektiğine de inanıyorum. Merkez’den beklentilerin en aza indirilmesi, şehir yönetimlerinin yukarıda belirtilen anlayış yönelimlerini idrak etmesi ve zaman yitirmeden uygulamaya başlaması hepimizin hayrına olacaktır.
Turizm bu ülke için çok ama çok önemlidir. Türkiye barındırdığı fırsatlar ile elde ettiği kazançların muhasebesini mutlaka yapmalıdır. Kaldı ki bu fırsatların hoyratça kullanılmasına müsaade etmemelidir. Gelecek nesillerine hayrına doğal ve kültürel mirası koruyup kollayarak sürdürülebilir, yani dengeli, bir turizm elbette mümkündür.
Haftanın Şehri: KOPENHAG, DANİMARKA
“Başka Bir Turizm Mümkün!”. Danimarka’nın başşehri Kopenhag 2018 yılında yeni bir turizm anlayışını ilan etti. Bu anlayış ve stratejinin adı “Localhood”, Türkçeye çevirmeye çalışırsak “Yerellik” diyebiliriz. Stratejinin çıkış noktası, ziyaretçiler ile şehirliyi bir kabul edip, aynı deneyimleri yaşamalarını sağlamak, kendilerini yabancı hissettirmemek. Deneyimlerin ve kurulacak ilişkilerin bir şehri eşsiz, unutulmaz hale getireceğine inanan bu strateji ile Kopenhag Avrupa Komisyonu ödülünü kazanmıştır.
Kopenhag yaklaşık 800 bin nüfusa sahip olup 2019 yılında 10 milyon ziyaretçi ağırlamıştır. Ziyaretçiyi “geçici şehirli” kabul eden yeni turizm anlayışının şehre önemli kazançlar sağladığı kesindir.