Değerli Konut Vergisi daha çok tartışılacak gibi....

Nevzat SAYGILIOĞLU
Nevzat SAYGILIOĞLU EKO ANKARA

Değerli Konut Vergisi adıyla yeni bir nur topu gibi vergimiz daha doğduğunu ve doğum tarihinin de 7 Aralık 2019 olduğunu biliyoruz.

Değerli Konut Vergisi (DKV), kısaca değeri 5 milyon lirayı geçen konutlardan alınacak kademeli ve yeni bir vergiyi ifade ediyor.

DKV konusunu mizahi, siyasi, mali (fiskal) ve hukuki açıdan kısaca değerlendirelim diyoruz.

- Mizahi yönüyle:

İstanbul iş dünyasında konu mizahi çerçeveye oturtulmuş bile. Değerli konutların sahipleri diyorlar ki; “hiç olmazsa bu vergi ile değerimiz anlaşılmış oldu”. Ama bunun karşıt yansıması da var. Şöyle ki; bir tarafta değerli bir varlık veya onun sahipleri varsa, bunun karşısında da değersiz varlık veya sahipleri olduğu anlaşılabiliyor.

- Siyasi yönüyle:

AKP çevrelerinin şöyle bir değerlendirmesi var. Değerli konut sahipleri daha çok zengin kişiler ve de bu konutlar özellikle CHP’li belediyelerin bulunduğu yerlerde. Dolayısıyla AKP tabanı açısından bir sorun yok. Deyim yerinde ise “vurun abalıya!”…

Ancak; görünürde ve ilk algılamada akla yatkın gelen bu değerlendirme çok da sağlıklı gibi görünmüyor. Şöyle ki; tabanda oya etkisinin olmayacağı düşünülen bu vergi aslında tavanda sıkıntı yaratmış görünüyor. Özellikle Hükümete yakın iş dünyası da dahil, değerli konutları olanlar bu düzenlemeden çok rahatsız.

Aslında Türkiye’de vergi sosyolojisi itibarıyla en hassas alanlardan biri, taşınmazlar üzerine her ne adla olursa olsun konulan vergi, resim ve harç benzeri yüklerdir. Yani taşınmazlar üzerine konan vergiler, en düşük gelir sahibi vatandaşı da rahatsız eder; aynı şekilde en üst gelir grubunu da sıkıntıya sokar. Türk insanının taşınmaz vergilemesine yönelik hassasiyeti çok yüksektir.

Bu tespiti boşuna yapmıyoruz. 4369 sayılı Kanun’un çıkarılması sırasında görev yapan Gelirler Genel Müdürü olarak değerlendiriyoruz. Kamuoyuna yansıyan adıyla “nereden buldun?” kanununun teknik direktörü olarak ifade ediyoruz. Türk insanının her şekliyle ne kadar duyarlı olduğunu yaşayarak biliyoruz.

Şimdi de bu düzenlemenin yeni düzenlemelerin “ayak sesi” olduğu yönündeki tahmin ve beklentiler, işin siyasi boyutunu oldukça önemli getiriyor.
Yani siyaseten bu konu sıkıntılı ve önünde sonunda Hükümete zarar verecek gibi.

- Mali (fiskal) yönüyle:

Her verginin mutlaka fiskal ya da gelir sağlama amacı vardır. Bu düzenlemenin de temel amacı, kalbura dönmüş bütçeye gelir sağlamaktır.

Maliye bürokrasisi bu tür düzenlemelerde işin mali boyutunu veya beklentilerini tahmin eder.
Edindiğimiz bilgiye göre değeri 5 milyon liranın üzerinde minimum 103 bin konut varmış. Bir başka hesaplamaya göre bu rakam 143 bin olup hatta 200 bini aşacağı da ifade ediliyor.
Aslında bu tahminler hayali değil, rakamlar yukarıya doğru artabilir. Zira konutların değerini belirleyen Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü… Yani kalem elinde, istediği rakamı belirleme yetkisine sahip. İtirazın da hem süresi kısa ve hem de cevabı şimdiden belli. Yargıya intikal ettiğinde de ileriye doğru kaç yıl süreceği belirsiz.

En kötümser tahminle 103 bin konut olsa ve hepsinin ortalama değeri de 7.5 milyon lira olarak kabul edilse, binde 6 oranıyla ortaya çıkan vergi hasılatı 4.6 milyar lira oluyor. Daha geniş banttan bakarsak 4-6 milyar lira arasında bir vergi bekleniyor.

Bu verginin çok önemli bir özelliği daha var. Toplanacak olan bu vergi, emlak vergisinde olduğu gibi belediyelere gitmiyor. Yani CHP’li belediyelere bu vergiden gidecek bir kuruş yok. Tamamı merkezi yönetim bütçesine yani Maliye’nin kasasına gidiyor. Üstüne üstlük Maliye’ye gidecek paradan da mahalli idarelere herhangi bir pay ayrılması veya kesinti yapılması söz konusu değil. Net ve kemiksiz haliyle vergi dairesine gidecek bir para.

Açıkçası iyi düşünülmüş, fiskalitesi olan verimli bir vergi. Ama siyasi yönü başka.

- Hukuki yönüyle:

Değerli Konut Vergisi’nin Anayasa’ya aykırılığı kesin. Hatta Anayasa’nın 4 maddesi açısından aykırılık söz konusu.

Kanunun yürürlüğe girdiği 7 Aralık 2019 öncesi çalışmalara dayanması ve vergilemeye Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü rakamlarının esas alınması sıkıntılı.

Aynı yerde yan yana, karşı tarafında veya yakınında olan konutların birim değerlerinin çok farklı değerlendirildiği yönünde ciddi eleştiri ve tespitler var.

Konunun ciddi şekilde itirazlara neden olacağı ve dolayısıyla ileride çok sayıda vergi uyuşmazlık davalarının ortaya çıkacağı kesin.

İmar geçmemiş, köy alanında bulunan, İmar Barışı’ndan yararlanarak Yapı Kayıt Belgesi almış olanların durumu belirsiz.

Değeri 4.9 milyon liradan 100 tane konutu olan bir kişi için kuruş vergi yokken; değeri 5 milyon lira olan bir konutun 100 sahibinin her birine payları oranında vergi var.

Sonuç olarak; Değerli Konut Vergisi, Hükümet için başlangıçta getirisi yönüyle cazip gibi gelmekle beraber daha çok konuşulacak, dolayısıyla sonradan bumerang silahı gibi sahibini vuracak gibi görünüyor. Bekleyip göreceğiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar