Davaya taraf olmak, ya da olmamak...
Gazze'de İsrail'in soykırıma varan askeri operasyonları hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından açılan dava malum; Aralarında AB ülkelerinin de bulunduğu pek çok ülke Güney Afrika Cumhuriyeti'nin yanında davaya taraf olmuştu.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da, Türkiye'nin "gerekli hazırlıkları tamamlar tamamlamaz" davaya taraf olacağını açıklamıştı.
Fidan'ın bahsettiği "gerekli hazırlıklar" mı yetişmedi, yoksa Ankara davaya taraf olmaktan siyasi nedenlerle vaz mı geçildi bilinmez; Açıklamanın üzerinden bir aya yakın zaman geçmesine rağmen, bir daha konu hiç gündeme gelmedi.
Hem İsrail, hem de Hamas için "savaş suçu" iddiası
Türkiye davaya "taraf olmaya" hazırlanadursun, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin İngiliz Savcısı Kerim Han, hem İsrail tarafının, hem de Hamas'ın "savaş suçu" işlediklerini gerekçe göstererek, her iki taraftan toplam beş kişi için "tutuklama kararı çıkartılmasını" istedi.
Gazze'deki sivilleri bilerek ve isteyerek aç bırakmak, sivil halka saldırı, bir halkı yok etmeye çalışmak gibi çok ciddi savaş suçlarını gerekçe gösteren Savcı Han, Mahkeme'den İsrail Başbakanı Netenyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama kararı çıkarmasını talep etti. Savcı Han, Hamas'ın Gazze'de olduğu düşünülen iki lider Yahya Sinvar ve askeri kanadın komutanı Muhammed Diab İbrahim El Masri ile Katar'da ikamet eden Hamas'ın siyasi lideri İsmail Haniye için de, "sivilleri rehin almak, cinsel saldırı, işkence" gibi suçlamalarla tutuklama kararı istedi.
Tutuklama kararı çıkar mı?
Savcı'nın bu adımı ile birlikte artık karar, Uluslararası Ceza Mahkemesi hakimlerinin elinde; Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin dava öncesi talepleri inceleyen üç hakimi, Savcı'nın suçlamaları ve ortaya koyduğu delilleri inceleyerek kararını verecek.
İsrail, 2002 yılında kurulan Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin yetkisini tanımıyor. Ancak Netenyahu ve Gallant haklarında mahkeme "tutuklama" kararı verirse, mahkemenin yetkisini tanıyan ülkelere ziyarette bulunmaları imkânsız hale gelecek.
Filistin'in durumu biraz daha karışık; Çünkü 2015 yılında Filistin Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne İsrail'in Gazze, Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te işlediği suçlar hakkında başvuruda bulunmuş, bu çerçevede mahkemenin yetkisini de tanımıştı. Dolayısıyla haklarında tutuklama istenen Filistin vatandaşı Hamas üyelerinin durumu çok daha sıkıntılı.
Türkiye'nin durumu
Savcı Kerim Han'ın tutuklama isteği Ankara'nın durumunu da karmaşık hale getirdi; Ak Parti hükümeti, İsrail'in savaş suçu işlediğini savunurken, hatta bu konuda Ceza Mahkemesi'ne taraf olmaya hazırlanırken, Hamas'ın ise "özgürlük mücadelesi verdiğini" savunuyor.
Nitekim Savcı'nın tutuklama taleplerini açıklanmasının ardından Adalet Bakanı Yılmaz Tunç sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant için işledikleri savaş ve insanlık suçları nedeniyle yakalama kararı başvurusunda bulunması, gecikmiş ancak olumlu bir karardır" ifadesini kullandı. Ancak Tunç'un aynı Savcı'nın Hamas yetkilileri hakkında tutuklama isteği konusunda hiç yorum yapmamış olması dikkat çekti.
AK Parti hükümeti daha önce hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin tutuklama kararı olan Sudan eski lideri El Beşir'i Türkiye'de ağırlamaktan kaçınmamıştı. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan yine hakkında aynı mahkemece verilen tutuklama kararı olan Putin'i de Türkiye'ye davet etti.
Dolayısıyla AK Parti hükümetinin sık sık Ankara'ya gelen, en üst düzeyde ağırlanan İsmail Haniye için de, hakkında tutuklama kararı çıksa bile, herhangi bir adım atması beklenmiyor.
Ancak Hamas liderleri hakkındaki tutuklama isteminin, AK Parti'nin Gazze konusunda Uluslararası Ceza Mahkemesi'ndeki davaya "taraf olma" isteğini yeniden gözden geçirmesine neden olabileceğini tahmin etmek de herhalde yanlış olmaz.